5K olmusuz agliyorum...
Minho
Gergince etrafa bakmayı bırakıp Jisung'a döndüm. "Ailenle tanışmam doğru bir karar mı?"
"Minho, daha dün evlenelim dedin. Onu yapmak istiyorsak, bunu yapmalıyız."
Oflayıp ellerimi saçımdan geçirdim. Dün sabah trende Jisung'la birbirimizle evlenmek istediğimizi söylemiştik; fakat dürüst olmam gerekirse ben ciddi değildim. Tabii ki ileride evlenelim isterdim ama dün sadece o anın verdiği gazla öyle bir şey demiştim. Jisung'un da öyle dediğini düşündüğüm için gülüp geçmiştik.
"Jisung," Elimi çenesine götürüp bana doğru çevirdim. "Önce bir konuşsak olmaz mı?"
Jisung birkaç saniye gözlerime bakmış ve sonrasında gülmüştü. Ben neden güldüğünü anlamazken "Bir an için hiç sormayacaksın sandım." demişti.
"Ne?"
Jisung elini yüzüme getirip "Minho, tabii ki seninle evlenmeyeceğim. Ay yani evlenmek istiyorum elbette ama şimdi değil. Ben seni uzun zamandır seviyor olabilirim ama senin için durum aynı değil. Belki beni biraz daha yakından tanıdıktan sonra hoşlanmayacak ve ayrılmak isteyeceksin." dedi.
Dediklerini idrak edince derin bir nefes verdim. Elini yüzümden çekip kalbimin üstüne koydum ve, "Bak nasıl atıyor. Heyecandan altıma edecektim az daha." dedim.
Jisung bana gülerken bende kendimi gülmeye zorlamıştım. Beni düşünüyor olması mutlu etmişti. İkimizde henüz buna hazır olmadığımızı biliyorduk.
"Peki," Durup kapısının önünde durduğumuz evi gösterdim. "Burası kimin evi?"
Jisung gözlerini bana çevirip gülümsemiş ve, "Bizim." demişti. Her halinden benimle dalga geçtiği belli oluyordu.
"Siktir git ya. Bir kere kanarım buna. O kadar da salak değiliz şükür."
Elimi elinden çekip yürümeye başladım. Jisung da peşimden gelirken "Dur ya tamam gitme." demişti ve elimi tekrar tutmuştu. "Şakaydı şaka, gül diye."
"Haha, güldüm bayağı teşekkür ederim."
Jisung bana gülmeye devam ederken bir anda durup "Changbin'i Felix'le bırakmakla iyi mi yaptık?" diye sormuştu. Aklına nereden gelmişti şimdi bu bir anda? Jisung'un aynı anda beş yüz tane şey düşündüğünden emindim.
Omzumu silkip "Başta biraz atıştılar ama bebek değiller ki. Bir şey olmamıştır, boşver." deyip yürümeye devam ettim.
Jisung da bana uyduğunda gülümsedim. O ise konuşmaya devam ediyordu. "Hayır zaten anlamadığım şey, iki kere telefonda konuşmuşlar sadece. Nasıl birbirlerinden bu kadar nefret etmiş olabilirler ki?"
"Hiçbir fikrim yok." deyip başımı iki yana salladım.
Biraz daha öyle sessizce yürüdüğümüzde dünden beri aklıma takılan soruyu Jisung'a sorup sormamak arasında çok kalmıştım. Hazır fırsatım varken sorup rahatlamalıydım.
"Jisung bir şey soracağım."
"Efendim?"
"Sen dün öğlen ailenle konuştun ama sence ikna olmuşlar mıdır?" Adımlarımı yavaşlatıp Jisung'a döndüm. "Yani sonuçta yüz yüze konuşmak farklı, telefondan konuşmak farklı."
"Olmamaktan başka çareleri yok Minho. Dediğim gibi, o küçük çocuk değilim ben artık."
"Doğru." deyip başımı salladığımda o konuşmasına devam etmişti.
"Takma bunu kafana lütfen. Zaten gitmeden önce uğrayıp konuşacağım ben." Elimi tutuşunu sıkılaştırmıştı. "Bir şey olmayacak."
"Umarım olmaz." deyip yürümeye devam ettiğimizde havanın kararmaya başladığını fark ettim. Sabahtan beri Jisung'la dışarıdaydık ve yorulmaya başlamıştım artık.
"Eve mi geçsek?" diye sordum.
Jisung kafasını omzuma koyarken "Çok yoruldum bende." demişti. O şekilde yavaş adımlarla eve vardığımızda cebimdeki anahtarı çıkarıp deliğe soktum. Felix, ne olur ne olmaz diye yedek anahtarını bize vermişti.
Kapıyı açtığımda ilk Jisung geçmiş ve ayakkabılarını fırlatırcasına çıkarıp salona koşmuştu. Ona gülerken bende ayakkabılarımı çıkarıp Jisung'un peşinden gittim.
"Jisun-" Konuşmamla önümde duran Jisung'un gözlerini elimle kapatmam bir olmuştu. Diğer elimle de kendiminki kapatmıştım.
"Bok mu var da ortalıkta yapıyorsunuz amına koyayım. Siktirin gidin odanıza. Aile var burda."
"Minho bizde trende yapmıştık hani hatırlarsan." Jisung'un gözlerindeki elimi indirip ağzına koydum. Ne diye hatırlatıyordu ki şimdi? Utanması gereken biz değildik, Felix ve Changbin ikilisiydi.
Changbin, "Gelmeden haber verseydiniz." deyince bende gözlerimi açıp üstünü yarım yamalak giyinmiş koltukta oturan ikiliye baktım.
"Nereden bilebilirdik dün birbirlerine söven iki kişinin bugün beraber olacağını?"
Göz devirip tekli koltuğa geçirip oturdum. Bu evde olduğum sürece o üçlü koltuğa hiçbir zaman oturamayacaktım anlaşılan. Jisung da benimle aynı şekilde düşünmüş olmalıydı ki gelip dizimin üstüne oturmuştu. Elimi beline koyup sırtını göğsüme yasladım.
"Bize diyene bak." Felix bize göz devirip Changbin'e döndüğünde utanmış olacaktı ki geri önüne dönmüştü.
"Utanma utanma."
Kolunu Felix'in omzuna atan Changbin'e şaşkınca baktım. Sahiden bu çocuklar evde birkaç saat durmayla birbirlerinden mi hoşlanmışlardı?
yn: sanki siz cok farklisiniz...
"Bunlar olmuş sahiden." Jisung'un kulağıma fısıldamasıyla gülüp "Evet," dedim. "Bizden daha hızlı çıktılar."
Jisung göz kırpıp "Kimse bizi geçemez." dediğinde tekrardan gülmüştüm. Bir süre gözlerini benden çekmediğinde aklıma öğlen dedikleri gelmişti.
"Jisung," deyip durdum birkaç saniye. Felix ve Changbin'e baktığımda kendi aralarında konuştuklarını gördüm ve devam ettim. "Sabah dediklerin kafama takıldı benim."
Jisung anlamadığını belli edercesine baktığında, "Olur da benden hoşlanmazsın falan dedin ya, ondan bahsediyorum. Asla öyle bir şey olmayacak, bil istedim sadece." deyip gülümsedim.
"Bu kadar emin konuşma Minho. Ne olacağı hiçbir zaman belli olmaz."
Başımı iki yana sallayıp "Ben hayatımın sonuna kadar geçirmek istediğim insanı buldum Jisung ve bundan eminim. Seni bırakacağımı sanıyorsan çok yanılıyorsun." dedim ve kollarımı beline sardım.
Jisung cevap vermek yerine dudaklarıma hafif bir öpücük kondurunca sadece gülümsedim çünkü şu anda hissettiğim duyguyu tarif etmemin imkanı yoktu. Onunda böyle hissettiğini biliyordum. İkimizde sevdiğimiz kişiyle birlikteydik ve birbirimizi kolayca bırakacağımızı hiç sanmıyordum.
-
evlendiklerini dusunen varsa uzgunum cunku finali de bu bolumu dusunurek yazmistim.... baska ozel bolum gelir mi bilmiyorum ama simdiye kadar okudugunuz icin tesekkur ederim<3 optum hepinizi kocamaaaaan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
together | minsung
RomanceMinho, tren yolculuğunda bir gün boyunca aynı vagonu başka biriyle paylaşmak zorundaydı. yan ship; hyunin #1 changlix #1 hyunin #1 jisung #1 lee know #2 skz