on beş
Minho
"Hyunjin?" Anahtarı çıkartıp içeri girdim. Evden gelen sese bakılırsa Hyunjin evde kendi başına parti veriyordu. Ayakkabılarımı çıkartıp kenara koydum ve oturma odasına doğru yürüdüm.
"Ne yapıyorsun yerde geri zekalı?" Koltuğun üstündeki kumandayı alıp televizyonun sesini kıstım.
Hyunjin yerde yatmış tavana bakıyordu. Böyle deyince garip gelmesede televizyonda son ses saçma bir müzik açıktı. Tişörtümün üstündeki gömleği çıkartıp tekli koltuğa attım ve üçlü koltuğa bıraktım kendimi. Yorulmuştum.
"Düşünüyorum Minho." Duyduğum sesle kafamı ona doğru çevirdim.
"Neyi düşünüyorsun canım?"
Gözlerini devirip "Senle beni düşünecek halim yok Minho. Jeongin'im ve beni düşünüyorum." dedi. "Birbirimiz için yaratılmışız sanki."
"İçtin mi sen?" Gözlerimi etrafta gezdirip içki şişesi aradım fakat yoktu.
"Jeongin'e olan aşkım beni sarhoş yaptı. İçmeme gerek yok artık."
"Söyledin mi sevdiğini bari?"
Yüzünde şapşal bir sırıtmayla "Yakında evleniriz bile biz." dedi.
"Yavaş ol, çocuk daha okuyor. Sakın öyle bir şey sokma onun aklına da."
Söylediğime kahkaha attığında anlamazca ona baktım. O ise, "Ha sen ciddisin? Ben şaka yaptın sanmıştım." dedi.
Başımı sallayıp "Gayet ciddiyim evet." dedim. "Büyük lafı dinle adamakıllı davran."
"Büyükmüş hah. Ben senden daha olgunum."
"O kafanın içinde neler dönüyo senin bazen çok merak ediyorum."
"Sence?" deyip göz kırptı. "Jeongin'imden başka bir şey yok orada."
Gülüp ayağımla bacağına vurdum. "Lan ne vuruyorsun?" Bacağını tutup ağlıyormuş gibi yapınca "Başladın yine." deyip ayağa kalktım ve odama gittim. O ise arkamdan ağlamaya devam ediyordu. Vurmuş sayılmazdım bile...
Kendimi sırt üstü yatağıma attım. Aklıma sürekli bugün kafeye gelen Jisung geliyordu. İş çıkışına kadar belki tekrar gelir diye hep kasanın oralarda durmaya çalışmıştım fakat gelmemişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Tek bir seçeneğim vardı o da arayıp onunla konuşmak.
Kalkıp oturur pozisyona geldim ve arka cebimdeki telefonumu çıkardım. Rehbere girip Jisung yazan ekranla bir süre bakıştıktan sonra başka şansım olmadığını anlayıp arama yerine bastım.
Telefonumu kulağıma götürürken kalbim ağzımda atıyor desem yeriydi. Bir süre çaldıktan sonra duyduğum sesle bir an için telefonu kapamayı düşünsem de kendimi durdurdum.
"Alo?"
"Jisung?"
"Minho?"
"Jisung?" Şu an ne dediğime dair bir fikrim yoktu. Sahi ne diyordum ben?
"Minho iyi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
together | minsung
RomansaMinho, tren yolculuğunda bir gün boyunca aynı vagonu başka biriyle paylaşmak zorundaydı. yan ship; hyunin #1 changlix #1 hyunin #1 jisung #1 lee know #2 skz