final

3.2K 370 164
                                    





Minho

"Beni beklediğini bilmiyordum."

-

Dediğim şeyle kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzündeki şaşkınlık beni gülümsetirken kendi kendine konuşmasıyla gülümsemem kahkahaya dönüşmüştü.

"Bir şey demeyecek misin?" Elimdeki çantamı yere bırakıp karşısına oturdum. Yüzündeki elinin parmakları arasından bana bir bakış atıp yine yüzünü kapattı.

Elimi yüzüne götürüp ellerini indirdim. "Ben buraya konuşmak için geldim ama sen kendini saklıyorsun."

Ellerini elimden çekip arkasına yaslandı. Bir süre gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra "Niye geldin?" diye sordu.

Tek kaşım istemsizce yukarı kalkarken "Gelmememi mi isterdin?" diye sordum.

Oflayıp başını iki yana salladı. "O anlamda sormadığımı biliyorsun."

"Biliyorum," deyip camdan dışarı baktım ve ona dönüp devam ettim. "Kalan birkaç şeyi öğrenmek için geldim. Yanlış anlama hemen, sadece kafamda seninle ilgili bir şey kalmasın istiyorum. Her şeyi öğrenmeden bitmesin istedim."

Gözlerini kaçırıp bir şey demedi. Demesini de beklemiyordum zaten. Üzülmüş olmalıydı ama ben şu an eğleniyordum çünkü zaten neler olduğunu az çok Chan hyung bana anlatmıştı. O anlattıktan sonra bir hafta boyunca bugün buraya gelip gelmemek için düşünmüştüm. Sonunda ise kalbimin sesini dinlemiştim. Saçma sapan bir olay için sevdiğim adamı bırakacak halim yoktu, o kadar düşmemiştim.

Bir süre daha ikimiz konuşmayınca "Jisung," dedim. "Bana bakar mısın?"

Göz göze geldiğimizde onu şu bir haftada bile ne kadar özlediğimi fark ettim. Hayatıma bir anda giren adam şu an hayatım olmuştu ve o bunun farkında bile değildi. Hoş onun farkında olmaması gayet normaldi çünkü ben bile bunu yeni anlamıştım.

"Niye gülümsüyorsun?"

Düşüncelerimi dağıtan Jisung'un sorusuyla gülümsediğimi fark ettim. Ciddi olmaya çalışarak gülümseyi kestiğimde konuşmaya başladım.

"Chan hyung bana olayların az çoğunu anlattı ama ben yine de senden dinlemek istedim. Yani buraya seni dinlemeye geldim, güzel yüzünü izlemeye değil." Yalandı, onu izlemeye gelmiştim.

Tek kaşını anlamazca kaldırdı. "Güzel yüzüm? Minho garip davranıyorsun. Sanki geçen hafta bitirelim diyen sen değilmişsin gibi..."

"Bitirelim dedim çünkü seninle yeni bir başlangıç yapmak istiyorum Jisung. Tabii ki sana eskiyi unut demiyorum ki zaten o güzel tren anılarımızı unutmak oldukça zor olur." durup göz kırptım lafıma devam ettim. "Geçen haftadan beri seni düşünüp duruyorum ve yaptığım şeyin saçma olduğunu biraz geç de olsa anladım. O yüzden seni dinlemeye ve o işten seni kurtarmaya geldim."

"Kurtarmaya derken?"

"Öğrenirsin sonra." Tekrardan gülümseyip ayağa kalktım. "Hadi kalk, bir şeyler içip öyle konuşalım. Geçenki gibi."

Birkaç saniye yüzüme oldukça boş bir bakış atıp sonrasında ayağa kalktı ve beni takip etti.

Kısa bir yürüyüşün ardından aklına yeni gelmiş olacak ki "Changbin nerede?" diye sordu.

"Bir sonraki seferle gelecek o."

Gözlerini kısıp bana baktı. "Siz planlamıştınız yani bunu?"

"Hep sen plan yapacak değilsin ya," Koltuğa oturup devam ettim. "Plan yapma sırası bana geçti. Şu an bulunduğumuz duruma bakarsak da planım çok güzel gidiyor."

together | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin