bir
Minho
"Hongjoong, ben çıkıyorum kardeşim. Kolay gelsin size."
"Dikkatli git. Haber et arada."
"Tamamdır."
Kısa bir baş selamı verip çıktım kafeden. Bugün diğer günlerden farklı olarak daha erken çıkmıştım çünkü yaklaşık iki buçuk saat sonra trenim kalkıyordu.
Hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Hava her zaman olduğu gibi sıcaktı. Yaz mevsimini sevmemin tek nedeni, bir hafta bile olsa tatil yapabilmemdi. Tüm yıl boyunca oldukça sıkı çalışıyordum ve neredeyse kendime hiç vaktim kalmıyordu. O yüzden bu bir hafta benim için çok kıymetliydi.
Evim kafenin iki arka sokağında olduğu için kolayca varabilmiştim. Yaklaşık iki haftadır evde tek kalıyordum bu yüzden ister istemez dağılmıştı. Aslında Hyunjin'in dağınıklığını düşünürsek ben oldukça toplu bir insan sayılırdım.
Kısa bir süre içerisinde hızlıca duşumu almış, üstümü giyinmiş ve yemeğimi yemiştim. Bavulumu dün akşamdan hazırladığım için onunla uğraşmayacaktım; fakat bir şey unutmuş olabilirim diye yine de her yeri tek tek kontrol ettim.
Üstüme ince bir gömlek giyip eşyalarımı alıp evden çıktım. Kapıyı kitlerken içimden bir ses bir şey unuttuğumu söylüyordu ama unutmamıştım emindim. Kapıyı kitlediğime emin olduktan sonra -yaklaşık bi 10 kere kontrol ettikten sonra emin olabilmiştim- asansöre binmiştim.
Aşağı indiğimde telefonum çalmaya başlamıştı. Ekrana baktığımda gördüğüm isim beni şaşırtmamıştı.
"Efendim Jeongin."
"Ne yaptın hyung? Çıktın mı evden?"
Bavulumu sürükleyerek otobüs durağına ilerdim. "Çıktım çıktım. Durağa gidiyorum şimdi."
"Aman geçenki gibi kaçırma da treni." Jeongin'in ve arkasından gelen gülme seslerine göz devirdim.
"Haha çok komik. Gülmeye devam edin siz. Yarın yanınızdayızım ama haberiniz olsun."
"Dur hatırlatma ya. Aklıma geldikçe üzülüyorum zaten."
Durağa yaklaşan otobüsü görünce telefonu yüzüne kapattım. Ne kadar sevimli olursa olsun insanin sinirini bozmakta bir numaraydı. Dışı melek, içi şeytandı.
-
Otobüsten indikten sonra hızlıca gara girmiş ve biletimi almıştım. Şimdi ise oturmuş trenin gelmesini bekliyordum.
Bugün uzun zaman sonra ilk defa başka biriyle seyahat edecektim. Bu yüzden stresliydim ama bir yanım da iyi geçecek diyordu. İster istemez bir gün boyunca hiç tanımadığın birisiyle baş başa yolculuk yapma fikri gericiydi. Ama iyi yanından bakarsak da eğer yaşıtım biri çıkarsa arkadaş olabilirdim. Bu da zaman daha hızlı geçer anlamına geliyordu.
Duyduğum anonsla yerimden kalkıp ve dışarı çıktım. Tren geliyordu. O sırada etrafıma kısa bir göz gezdirdim. Oldukça kalabalıktı. Sanırım birçok kişi benim gibi tatilini şehir dışında geçirmek istiyordu. Haklılardı da. Bir noktadan sonra şehirdeki insan kalabalığı hiç çekilmiyordu.
Yaklaşık bir 10 dakika bekledikten sonra vagonumu çok aramadan bulabilmiştim. İlk duraktan bindiğim için şanslıydım çünkü istediğim tarafı seçip yatabilecektim. Evet, böyle şeyler benim için önemliydi. Kimse bir gün boyunca ters oturarak yolculuk yapmak istemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
together | minsung
RomanceMinho, tren yolculuğunda bir gün boyunca aynı vagonu başka biriyle paylaşmak zorundaydı. yan ship; hyunin #1 changlix #1 hyunin #1 jisung #1 lee know #2 skz