Yağmur ve Victoria sonunda rüya kapısından çıkıp koridora geri dönmüştü. Bir şeyler başarmış gibi hissediyorlardı.
Bir süre yerde oturup birbirlerine bakmadılar. Yorulmuşlardı. Victoria içten içe hala ablasının haline acıyordu. Aradan geçen beş dakika sonrasında Diana'nın kapısının renkleri solmaya, yok olmaya başladı.
Önce kapının köşelerindeki renkler yok oldu. Daha sonra grilik içlere doğru yayıldı. En sonunda kapı kapkara bir hal aldı.
"Sanırım ablam uyandı."
Başıyla onay verdi Yağmur.
"Büyük ihtimalle. Garip biri o, birazcık da duygusal."
"Normalde çok neşeli ve şirin biridir. Ama bir an öyle dediğim zaman ne yapacağını bilemedi. Ben de nasıl anlatacağımı bilemedim. Ne yapabilirdim ki?"
Yağmur ona hak veriyordu. Yapabileceği başka bir şey yoktu çünkü.
"Sen de haklısın. Ama biliyorsun, beklemek çok zor. Umarım gerçekten de başarabilirler."
Victoria başıyla onayladı.
"Umarım."
Bir süre Vic ile geçirdiği tüm anıları düşünmeye başladı Yağmur. İçten içe ona aşık olduğumu ve yıllar boyunca bunu kendisine bile tam olarak söyleyemediğimi düşündü.
Birlikte çıktıkları ilk görevi düşündü. Daha 15 ya da 16 yaşındaydılar. Vücutlarına enjekte edilen sıvılar ve çeşitli maddeler yüzünden o yaştaki çocuklara göre çok daha güçlü ve dayanıklıydılar tabii.
Aslında görev basitti, dikkat çekmeden binaya giriş yap, gerekli şeyleri çal, ve toz ol. Ama daha çok tecrübesiz oldukları için birazcık ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı.
Sonucu dayak ve işkence olsa da, ikisi için çok özel bir gün olmuştu hep.
"Birlikte çıktığımız ilk görevi hatırlıyor musun Victoria?"
Victoria acı içerisinde gülümsedi. Tabii ki hatırlıyordu. O garip macerayı hiç bir şey unutturamazdı ona.
"Hatırlıyorum tabiiki. Hatırlıyorum ya, hatırlıyorum."
++++++++++++++++
•Victoria'dan•
Terk edilmiş bir depoda dolaşıyorduk.
Kaybolmuştuk, bir çıkış arıyorduk.
Sadece evimize gitmek istiyorduk.
Kocaman, boş bir odaya denk geldik. Tavanı ve duvarları karanlığın derinliklerindeydi.
Odanın diğer tarafına geçebilmek için hızlıca adım atıyorduk. Veya bir duvara ulaşabilmek için.
Her ne olursa olsun. Aniden ayaklarımızın altındaki zemin yok oldu.
Derinliği belirsiz bir çukura adım atmıştık, Sıcak suyun içine düşmeden önce ortalama beş saniye boyunca havada asılı kaldık.
Hangi yönün yukarısı olduğunu bulunca yüzeye çıktım. Hava nemliydi ve bizim sudaki çırpınış seslerimiz durmadan yankılanıyordu.
Görüş alanımda sadece karanlık vardı. Bir elimle konteynırın 1slak metal duvarını hissedebiliyordum.
Akciğerlerim yorulmaya başlamıştı bile.
+++++++++++++++++
"Garip bir görevdi cidden. Hem birbirimizi yeni tanıyorduk, hem de çok korkmuştuk. O gün güvenebileceğimiz tek insan birbirimizdik ama. Sanırım aramızdaki bu sıkı bağ biraz da bundan kaynaklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exanimum -Morte 1-
AléatoireKaçış yolu kalmadı. Sadece unuttular. Artık birbirlerinden başka sahip oldukları hiçbir şey kalmadı...