9. Bölüm : Kurtulduk

48 8 48
                                    

Ferman demir bir sandalyeye bağlanmış halde uyandı. Diğerleri hala baygındı.

Yanındaki sandalyede duran Diana dikkatini çekti. İçten içe bir nefret duydu ona.

Burada olmalarının sebebi.

Baştan beri onları kandırmıştı, oyun oynamıştı onlarla. Belki zevk almıştı bundan, neden yapma gereği duymuştu ki bunu?

Ayaklarını oynatmaya çalıştı, ama bağlanmışlardı. Dakikalarca çaresizce bekleyeceği gerçeğinden bi' haberdi.

Acıyla buruşturdu yüzünü. Topuklarındaki ağrıyı şimdi fark etmişti. Nasıl bu kadar acıyabilirlerdi?

Ağzını açmayı, bağırmayı denediğinde ağzının da bağlandığını fark etti. Bıkmıştı, yorulmuştu. Bu olanları hak edecek ne yapmıştı ki?

Düşünceler başka düşüncelerin kapısını açtı, tüm varoluşsal sancıları ortaya çıkardı. Bu kadar etkisiz olduğu için kendisine dakikalarca lanet okudu, ama bunlar hiç bir işe yaramadı.

Sadece yorulmasına yaramıştı bunlar. Her nefes alışında umutsuzluk aklını daha da kaplıyordu. Yapabilseydi kendini camdan atacak duruma gelmek istemiyordu ama bu onun elinde olan bir şey değildi. Daha fazla dayanamayarak, biraz yorgunluktan, biraz da saatler süren çaresizlikten uykuya daldı.

|•|•|•|•|•|•|•|•|•|•|

Bir anda bir kadının çığlığıyla bilinci yerine geldi. Sanki birisi... Birisi ona zorla...

O bu düşünceler içinde yüzerken diğerlerinin de uyanık olduğunu fark etti. Ama bir sorun vardı, Diana ortada yoktu.

Dördü bağlandıkları yerlerden şiddetle kurtulmaya çalışıyordu, fakat başaramıyorlardı.

Dakikalar sonra bir adam girdi odaya. Yanında baygın -ya da ölü- bir kadının bedeniyle. Diana'nın bedeniyle.

Hepsinin ağzını açtı teker teker, korkusuzca konuşmaları için belki de.

Ferman konuşabilecek duruma gelince beklemeden konuştu.

"BİZİ BIRAKSANA LAN! O DİANA DENEN KADINI DA AL VE BİZİ BIRAK!"

Efe bu duruma katılıyor gibiydi.

"Evet amınakoyayım bırak bizi"

Adam onları takmayarak konuşmaya başladı.

"Şimdi, sizinle bir oyun oynayabiliriz. Nasıl fikir?"

Cem konuştu bu sefer.

"Ne oyunu?"

"Şöyle ki, sizi şu anda hapis ettiğim bu evin içerisinde ihtiyacınız olan serumdan tam iki tane var. Eğer iki saat içerisinde o serumları bulursanız serbestsiniz."

Özgür şüpheli gözlerle bakıyordu adama.

"Bulamazsak?"

"İşte o zaman çeşitli işkencelere, ölüme, hatta yeri gelince tacize izin vermelisiniz. Kısaca benim oyuncağım olacaksınız"

Bir kaç saniye sessizce bakıştılar. Gerçekten bu teklifi kabul etmeli miydiler? Bu tehlikeyi göze almalılar mıydı?

"Neden kabul edelim ki?"

Sinsi bir gülüşle onlara baktı adam.

"Başka şansınız var mı?"

Haklıydı. Başka şansları yoktu. Ve aslında adam onlara bir teklif sunmamıştı, yapmaları gerekeni söylemişti.

Exanimum -Morte 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin