İkilinin dansı son bulmuş, buldukları minik, kahve rengi bir masaya oturmuşlardı. Şimdi tek hedefleri vardı: Bu kargaşanın içinde Victoria'nın ablasını bulmak.
"Eh, sence ablan nerededir?"
Victoria da bunu merak ediyordu ama bir sonuç bulamıyordu. Ablasını iyi tanırdı ama rüyalarda bu pek işe yaramazdı.
"Bilmem. Biraz daha beklersek olur mu?"
Yağmur beklemek istemiyordu. Bu ortam ona da sıcak ve güvenli gelmişti ama 3. Boyuta dönmelilerdi.
"Hayır. Çabuk olmalıyız Vic, buradan çıkmak için o ilacı bulmalıyız."
Yağmur fark etmeden çok sert bir ses tonuyla konuşmuş olmalıydı ki kız başını öne eydi.
"Özür dilerim. Biliyorum ama keşke sonsuza kadar yok olmadan bu rüya aleminde kalabilseydik diyorum."
Yaptığından pişman olmuştu Yağmur. Kim isterdi sevdiği kadını üzmek? O bunun farkında olmasa bile...
"Hayır, seni üzmek istememiştim. Sadece buradan çabucak kurtulmak istiyorum. Kimseyi zorlamak da istemiyorum aslında. Çok karışık her şey."
"Ben de buradan gitmek istiyorum aslında. Ama orada, fiziksel dünyada her şey daha zor. Çünkü oradaki insanlar hiç bir şeyin bilincinde değiller. Bu da üzüyor beni. Onların arasında daha da yoruluyorum."
Vic'in bu dediklerinden sonra o da isterdi burada kalmayı ama eğer daha fazla düşünürse tüm hayatından, temellerinden vazgeçebileceğini biliyor ve bunu istemiyordu.
"Aslında düşüncesi güzel ama bunu yapamayız. Sonuçta-"
Bir anda sözünü kesti Victoria
"Ne oldu-"
Parmağıyla sus işareti yaptı kız. Yağmur daha çok diretmedi.
Fısıltıyla ne gördüğünü de söylemeyi unutmadı."Ablam orada."
Merakla baktı Yağmur. Tabi bakmasının bir manası yoktu. Hiç görmemişti ki ablasını. Sadece anlatıldığı kadarıyla biliyordu.
Bir anda ondan ayrılıp bir kadının yanına koştu Victoria. Yağmur da arkasından geldi.
"Abla!"
Çok mutlu bir şekilde bir kadınla sarılıyordu Vic. Kadının saçları kahverengiydi, gözleri de. Yani bir nevi Victoria ile farklı renklerdeydi. Hele ki teni. Ama öyle ya da böyle, benziyorlardı.
Bir süre ikisi gerçek olmasa da özlem giderdiler. Aslında çok acınasıydı bu durum, ama öyle ya da böyle. Ona ulaşmışlardı.
"Bu kim Victoria?"
"Ah, tabi ya. Bak abla bu öncelikle sana bazı şeyleri açıklamamız lazım."
Kadın yanındaki renkli sandalyeye oturdu. Kafası karışmış gibiydi.
"Ne açıklamanız gerekli ki?"
Victoria kafasıyla Yağmur'a oturmasını işaret etti
"Bak abla, öncelikle şunu bilmelisin. Sen şu anda bir rüyadasın ve biz gerçeğiz. Yani bu anlatacaklarımız çok hayati. Anladın mı?"
Kadın anlamsız bir ifade takındı yüzüne.
"Nasıl yani ben şu anda uyuyorum ve siz bilerek benim rüyama mı girdiniz?"
Kız kafasıyla onayladı.
"Bak biliyorum çok karışık ama zamanımız az olabilir. Ben yurt dışına çıkmıştım ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exanimum -Morte 1-
CasualeKaçış yolu kalmadı. Sadece unuttular. Artık birbirlerinden başka sahip oldukları hiçbir şey kalmadı...