Gece, kızıl çölün ortasındaki kayanın üzerinde duran kız, kumun hareketlerini gözlemleyerek avının konumunu tespit etmeye çalışıyordu. Yayını gerdi ve çevresinde dolanarak içe göçen kumları hedef aldı. Serbest bıraktığı ok kuma saplanmış, avını başarıyla vurmuştu. Kumun içindeki dev solucan dışarı fırladı kükreyerek ancak ağzının ortasına yediği ikinci bir ok canavarı devirmeye yetti.
[Ilkiya: Bugün de aç kalmayacağım.] kayadan kayarak avının etini kesmeye başladı.
Buraya geleli 2 haftayı aşmıştı. Kalıntıların arasında her an avlanma korkusuyla uyudu, avlaması en kolay olan dev solucanlarla beslendi. Tek su kaynağı ise dev solucanların safra keselerinde birikmiş yeraltı sularıydı, yani bir nevi solucan sidiği.
Günlerdir ufukta gördüğü bir kale kalıntısına doğru ilerlemekteydi. Gündüzleri çevre kalıntılarda güneşten korunuyor, geceleri avlanarak yoluna devam etmekte kararlı olan Ilkiya, içindeki hayatta kalma azmini körükleyen tek motivasyonuna, intikamına tutunuyordu.
Nihayet kalenin bulunduğu bölgeye varmıştı. Güneş yavaşça doğdu ve kalenin önündeki üç silüeti aydınlattı. Orada cidden birileri mi vardı? Beyninin ona oynadığı oyunlardan biri miydi yoksa?
Silüetlere yaklaştıkça yüzlerini daha net gördü. Ortada Eigo, sağında Helen ve solunda Kruel dikilmekteydi.
[Ilkiya: S-Siz...?!]
[Eigo: Evet, biz.]
[Ilkiya: Neden buradasınız...?]
[Helen: Biz de kurtarılabilirdik.]
[Kruel: Baban tüm şifacıları seni iyileştirmesi için yollamasaydı biz de yaşayabilirdik.]
[Eigo: Alman gereken bir intikam varsa babandan başlamalısın.]
[Helen: En başında bizi Yaşam Ağacı'na Katsu'yu karşılamaya çağıran kişi babandı.]
Dizlerinin boşalmasıyla kumların üzerine düştü [Ilkiya: Babam öyle bir şey yapmaz!]
[Kruel: O zaman neden ölüyüz?]
[Eigo: Katsu'nun güvenliğini sağlama amacıyla seni buraya göndermesini nasıl açıklayacaksın?]
[Helen: Baban, Katsu'ya senden çok değer veriyor.]
[Ilkiya: Yalan!]
[Kruel: Boşuna inkâr ediyorsun.]
[Eigo: İçten içe sen de biliyorsun ki söylediklerimiz doğru.]
[Ilkiya: Susun! Benim arkadaşlarım böyle konuşmaz!]
[Lenon: Ilkiya!] sesi uzaktan duyuluyordu.
[Ilkiya: Kim...?] arkasına baktı ve kum tepesinden aşağı ona doğru koşan Lenon'u gördü.
[Lenon: Seni kurtarmaya geldik!]
Tepenin arkasından çıkan tüm ekip gözükmüştü.
[Eigo: Aptallık etme, kaleye gir ve en güçlü ol. Aradığım bütün intikamları alacaksın.]
Ilkiya ile diğerleri arasında büyük bir çatlak oluştu. Çatlak, kalenin etrafı boyunca yayılıyordu. Lenon, çatlağın kenarından elini uzattı.
[Lenon: Atlarsan seni tutabilirim!]
[Ilkiya: Beni nasıl buldunuz...?]
[Lenon: Seni aramaya uzun süreli yaşam umudu olmayan en yakın yerden başlayalım dedik ve izlerini takip ederek geldik! Kıyı tarafında uçan gemimiz var!]
[Eigo: Bizi öldürenler tarafından kurtarılmayı kabul mü edeceksin?]
[Ilkiya: Arkadaşlarımı... öldürenler tarafından kurtarılamam...]
[Lenon: Ne diyorsun Ilkiya!? Elini uzat çabuk!]
[Orenda: Yüksek şeytani aura hissediyorum. Bu kalede ters giden şeyler var.]
[Katsu: Şeytan Lordu'nun eski kalesini bulduk. Zihinleri ayartıp kendine çekmek ve yaşam enerjilerini emmek istiyor.]
[Lenon: Duydun mu Ilkiya!?]
[Helen: Dış dünya hep böyle yalanlarla dolu. Sen de bıkmadın mı sürekli sana ne yapacağını söylemelerinden? Tek yapman gereken kalenin kapılarını aralamak.]
[Ilkiya: Bıktım... özgür olmak istiyorum...]
[Kruel: Aferin tatlı kız. Gel ve gücümüz senin olsun.]
[Lenon: Biriyle konuşuyor gibi!]
[Katsu: Zihnindeki görüntüler aklını çelmeye çalışıyor. Kendi iradesi dışında kurtarmaya zorlarsam zihnini kaybetmiş boş bir kabuğa dönüşebilir.]
[Lenon: Güçlü olmalısın Ilkiya!]
Yavaşça kalenin kapısına dokundu [Ilkiya: Güçlü... olmalıyım... Güç istiyorum...]
[Eigo: Gücümüz bu kapının ardında.]
[Lenon: Sokarım!] çatlağın kenarından destek alıp karşıya atladıktan sonra Ilkiya'nın kolunu tuttu [Lenon: Kendine gelmelisin!]
[Helen: Öldür onu!]
[Ilkiya: Öldür...] gözünden bir damla yaş süzüldü [Ilkiya: ...beni...] elini hançerine götürdü ve kınından çekti.
[Lenon: Sensiz gitmeyeceğim!]
[Katsu: Kaçman lazım Lenon!] bir adım ileri attı ancak Lenon'un eliyle dur işareti yaptığını görünce durmuştu.
[Lenon: En azından sevdiğim kadın için tek başıma bir şeyler yapabileceğimi kanıtlamak istiyorum.]
[Katsu: Öleceksin!]
[Lenon: Bu yolu seçtim.] yüzünü Ilkiya'ya döndürdü.
[Ilkiya: K-Kaç...]
[Kruel: Sapla şu hançeri artık!]
[Lenon: Kaçmayacağım!]
Ilkiya, hançeri kendi karnına saplamıştı.
[Eigo: Aptal!] silüetler kayboldu.
[Lenon: H-Hayır!]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 2: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (2. Kısım)
FantasyÖNCE 1. KISMI OKUYUN! Katsu'nun en başında verdiği sözü tutmak için çıktığı yolculuğun üzerinden 3 yıl geçmişti. Bu esnada inanılmaz derecede güçlenmiş biçimde, yanına aldığı Renna ile Yaşam Ağacı'nın yolunu tutan Katsu, hikayesinin sonunu getirmeye...