Peri kıtasında sürmekte olan felaket, 1 aylık sürede anca engellenebilmişti fakat kıtayı bekleyen tek felaket, canavarlar değildi. Yetişkinlerin ölümüyle sarsılan çocuk periler, Aru'nun temellerini attığı kasabada sefil bir hayat sürerken, Yaşam Ağacı'nın yok oluşuyla birlikte verimsizleşen toprak da kıtlığı beraberinde getirdi.
Farklı inançlar, farklı görüşler, farklı yaşamları benimseyen bütün canlılar, doğduklarından bu yana kendilerine öğretildiği gibi yaşamayı öğrenmişti fakat önlerinde yeni bir dönüm noktası belirdi.
Yaşam Ağacı olmadan panik haline giren halkı yatıştırmak adına kiliseler gibi dini merkezlerin etkisi giderek büyüdü. Eskiden özgürce yaşanan dinler, iç savaştaki tarafları belirler vaziyete gelmişti. Yüksek Diyar Tanrılarına inanan Yükselmişler ve Tanrıların onlardan umudu kestiğini savunan Kalmeliler adında 2 tarafın birbirleri içinde dallanmasıyla, belli dinler belli bir tarafı savunuyordu. Sadece 1 ayda tüm kıtaların bu taraflar etkisinde kalması herkesi korkuttu.
Dünyada baskınlığını sürdüren 6 din de savaşlar için bahaneye dönüşmüştü. Solera dini, adını aldığı Yüksek Diyar Tanrıçasına tapanlardan oluşan, güneşin egemenliğini savunan bağnaz bir dindi. Irklar arası evliliği katiyen yasaklıyor, dünya çapında ideal olarak kabul edilen, ırkların belirlediği "Karşılıklı olduğu sürece evlilik yaşını geçen herkes, istediği yaşta biriyle evlenebilir." ilkesini bile yoğun kısıtlamalar altında tutuyor, ömür boyu tek eşliliği savunuyordu. Antik hayvanlarla ya da canavarlarla çiftleşen insanlardan doğan yarı hayvan ve yarı canavar ırklarını köle olarak görmeleri de cabası.
Lunera dini, Ay Tanrıçası Lunera'ya tapan, özgürlükçü bir din. Yarı elf olduğuna inandıkları Tanrıçalarının izinden ilerler ve ırklar arası evliliği desteklerler. Lunera dini mensupları, dul kalınması durumunda tekrar evlenmeyi yasaklamaz.
Kan dini, kanı yaşamın temeli görür. Kan dökmek onlar için özgür bırakılmanın simgesidir. Çoğunlukla barbarların taptığı bu dinde erkeğin istediği her şeyi yapabilirken, kadınları yalnızca üreme makinaları olarak görürler.
Ulu Ejder dini, insan kıtasındaki Zesterie'ye tapan çarpıtılmış bir dindir. Zesterie'nin kendi rızasıyla inzivaya çekildiği mağarada mühürlendiğini sanarlar ve ona bunu yapan Tanrılara nefret beslerler. Zesterie'ye tapılmasının en büyük nedeni, canavarların hiddetli aurasından korkup mağaranın çevresindeki köylere saldıramamasıdır. Bu dinin mensupları, Zesterie'yi koruyucuları olarak görür.
Diyar dini, Yüksek Diyar'daki bütün Tanrı ve Tanrıçalara eşit saygı duyar, Lunera dinindeki gibi bir tutum sergiler.
Yaşam Ağacı dini, Yaşam Ağacı'nı, Yüksek Diyar'ı yeryüzüne bağladığı için tüm kutsal varlıkların efendisi bilirler. Tıpkı Diyar dinindeki gibi diğer kutsal varlıklara saygı duyar, ırklar arası evliliği onaylada da ömür boyu tek eşliliği benimser.
Elbette sadece dinler değil, ekonomi de büyük zarar görmüştü. Ors'un üretildiği maden, iç savaşlar yüzünden eskisi gibi rahat çıkarılamayınca, dünyadaki bütün fiyatlar artmış, ırkların kendi para birimlerini oluşturma fikirleri doğmuştu.
Yaşam Ağacı'nın yok edilmesi, dünya boyunca hızla yayıldı ve çeşitli kıtalardan destek birlikleri, peri kıtasına gönderildi. Mevcut durumda kendi içerisindeki cadılarla da çatışan kıtalar, yüce kahramanın desteğini alabilmek adına mükemmel bir fırsat bilmişti bu durumu.
Aru'nun bağlantılarıyla, 12 kıtanın ileri gelenlerinin toplanacağı bir toplantı düzenlenmesi kararı üzerine, 9 lider de peri kıtasına ulaştı.
Yüce Kahraman'ların da söz hakkı olan toplantıda, sırasıyla liderler ve kahramanlar olarak; insan ırkını temsilen Aru - Katsu, peri ırkını temsilen Cestes - Lemi, elf ırkını temsilen Eleinas - Sareho, kara elf ırkını temsilen Basra - Dreyna, dev ırkını temsilen Kor'on - Hyura, cüce ırkını temsilen Demnar - Ortagas, deniz insanlarını temsilen Jus - Nemura, orman ruhlarını temsilen Kreya - Sentin, yarı hayvanları temsilen Pans - Lorae ve yarı canavarları temsilen Roksad - Gemni bulunuyordu.
[Demnar: 1 ayda oldukça güzel iş çıkarmışsın Aru! Gönderdiğim mimarları iyi kullanmışsın! Haha!] cücelerin büyük çoğunluğu birbirine benzediği için Demnar'ın, Harwo'dan pek farkı yoktu, saç ve sakalının gri olması dışında.
[Aru: Büyük yardımın dokundu Demnar, minnettarım.]
[Demnar: Düşmanıma ancak senin adına yardım edebilirim zaten.]
[Cestes: Kral D-Demnar yardımlarınız için çok teşekkürler!]
[Demnar: Bak sen... perilerin hepsi egolu olur sanırdım.]
[Eleinas: Düşmanlıklarımızı tartışacak zaman yok. Eğer olsaydı, hapishanemden kaçan insan kahramanını şuracıkta idam etmem gerekirdi.] sarı saçlarını eliyle kulağının arkasına atıp mavi gözleriyle Katsu'yu süzdü.
[Aru: Her şeyi kendisinden dinledim ama şu an aramızdaki en güçlü kişi o ve edeceği yardımlar ile suçunu telafi edecektir.]
Mavi saçlı, burunsuz, bedeninin iki yanında solungaçlar bulunan deniz insanı lideri, perdeli el ve ayaklarıyla ortama en uygunsuz kişiydi fakat suyun dışında da nefes alabildiğinden, sorun yoktu [Jus: Yaşam Ağacı'nı yok edenin de kendisi olduğunu unutmayalım.]
Odadaki en yapılı ve uzun boylu olan dev lideri, yumruğunu masaya vurarak kalktı [Kor'on: Bu insan yüzünden cadılar bizi aptal yerine koydu!]
[Basra: Fiziksel güçten yoksun, sadece yıkım büyüleri yapabilen halkım tamamen savunmasız bırakıldı Aru! Kara elflerin sürekli dışlandığını biliyoruz ve bize saldırmak için fırsat yarattığınızı düşünüyoru-]
[Katsu: Vay vay vay... madem iç sorunlarımıza başladık, insan kıtası dışında kalan 7 günah şeytanlarının hepsinin özgür kalması da sizin sorununuz olmuyor mu? Şeytanlara sahip çıkabilseydiniz Dimera'yı ve ikizleri almak için peşime takılmazlardı!]
[Basra: Elimizden geldiğince savundu-]
[Katsu: Görmüş olduğunuz kişi para karşılığında oburluk şeytanını özgür bırakmıştır! Yanındaki kahraman da cadı zaten.]
[Basra: Beni neyle suçladığının farkında mısın!?]
[Pans: Bu, bir yandan cadılarla savaşırken bir yandan benim topraklarıma nasıl saldırdığını açıklıyor! Cadılarla ittifak kurmuşsun!]
[Dreyna: Kazanamayacağınız bir savaşa girmektense, Basra'nın yaptığı şey çok mantıklıydı. Sizin yüzünüzden milyonlarca kişi hayatını kaybetti.]
[Katsu: Büyün olmadan kimliğini rahatça açıklaman çok cesurcaymış, toprak cadısı.]
[Dreyna: Ne de olsa sadece birer taş kuklasıyız. İletmek istediğimiz mesaj şu; kara elf kıtasındaki hiçbir cadının Yüksek Diyar ile olan bağlantısı kesilmedi. Bu ırk artık Şeytan Lordu'na hizmet ediyor.] Basra ve Dreyna, önce taşa dönüşüp sonra da toz oldular.
[Roksad: Hain!]
[Eleinas: Belliydi. Beni daha çok şaşırtan şey, Katsu'nun bunu nereden bildiğiydi.]
[Katsu: Yanındaki cadıyı hissettiğim an durumu kavradım. Bu noktadan sonra yanımızda mı yoksa karşımızda mı olursunuz bilmem ve ikna etmeye de çalışmayacağım. Geçmişe sünger çekip Şeytan Kral'a karşı savaşmak isteyenler ellerini kaldırsın. Karşımızda olanlar çekinmeden fikirlerini belirtebilir, evlerine kadar güvenle gitmelerini sağlayacağıma yemin ederim.]
İlk elini kaldıran Cestes oldu, Demnar ise bir sonrakiydi [Demnar: Halkıma ettiğin yardımlar kulağıma gelmişti, borcumu ödemeliyim.]
[Eleinas: Duyduğuma göre, hapishaneden kaçmana yardım eden Renna'yı kurtarmaya çalışıyormuşsun. O, bana çok iyiliği dokunmuş birinin kızı ve ölmesine izin veremem. Yanındayım.] elini kaldırdı.
Geri kalan herkes elini kaldırmıştı. Toplantının ilk aşaması böylece tamamlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 2: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (2. Kısım)
FantasyÖNCE 1. KISMI OKUYUN! Katsu'nun en başında verdiği sözü tutmak için çıktığı yolculuğun üzerinden 3 yıl geçmişti. Bu esnada inanılmaz derecede güçlenmiş biçimde, yanına aldığı Renna ile Yaşam Ağacı'nın yolunu tutan Katsu, hikayesinin sonunu getirmeye...