👽Episode 3👽

202 34 76
                                    

Kai oturamayacak kadar heyecanlı bir halde ileri geri yürüyüp Yuna'yı bekliyordu. Yuna her ne kadar kendisini gerse de arkadaş canlısı bir kız olduğu belliydi. Biraz çatlak olmasına rağmen anlaşabilirdi belki. O böyle dolaşıp düşüncelere dalmışken kapı çaldı. Sanki onu beklemiyormuş gibi yapmak için kapıyı biraz geç açan Kai karşısında kocaman gülümseyen Yuna'yı bulmuştu. Üstünde oldukça bol tatlı mavi bir elbise ile gelen kız karşısında sıradan tişört ve kot pantolon giyen çocuğa hayranlığını belli etmemeye çalışarak baktı ve elini yola doğru uzattı.

"Çıkalım mı?"

"Ne?"

Kendisine çıkma teklifi ettiğini sandığı için telaş yapan Kai'ye Yuna muzipçe gülümsedi.

"Dışarı çıkacağız ya, onu diyorum... Tanrım.. Yanlış anlamaya amma da müsaitsin ha. Gelmiyor musun, Yeji unnieyi aramalı mıyım?"

"Ah hayır hayır geliyorum."

İlk dakikadan yaşanan gariplikten sonra Yuna önde, Kai de nereye gideceklerini bilmediği için biraz korkuyla arkada yola koyuldu. İkili markete girdiler ve biraz abur cubur ve oje ile aseton alıp çıktılar. Kai ojeye anlam veremeyip konuştu.

"Hey neden oje? Kızlar pijama partisi mi yapıyoruz?"

"Hayır ya aseton almamın sebebi tırnağındaki siyah oje mahvolmuş. Yarısı gitmiş yarısı kalmış ve kalkmış. Çirkin duruyor. Önce onu sileyim."

Yuna Kai'yi kolundan tutup bir banka oturttu ve yanına oturup telefon ışığını açtı. Ardından asetonla tüm ojeyi çıkarıp elindeki bebe mavisi ojeyi gösterdi.

"Sürebilir miyim?"

"Şey, anlamadım ama olur."

"Harika!"

Yuna neşeyle gülümseyip ojeyi sürmeye başladı. Kai'ye mavi oje sürdükten sonra kendine mor oje sürmüştü. Kai iş bitince tırnaklarına bakarken sağ el yüzük parmağının mavi oje değil de mat gümüş olduğunu farkedince Yuna'ya baktı. Yuna da kendi sağ el yüzük parmağını gösterdi.

"Bu ikimizin sembolü. Aynı el aynı parmak aynı renk. Çok tatlı oldu bence. Hadi gidelim."

İkili yine Kai'nin bilmediği bir yere giderken Kai gümüş ojeli parmağına bakıyordu. Aşık değildi belki ama yine hoşuna gitmişti. Sinemaya varınca Kai Yuna'ya baktı.

"Abur cubur almazlar."

"Hayır alırlar."

Yuna büyük çantasından krem rengi kapaklı yarım daire şeklinde bir kap çıkardı ve kimsenin kendisini göremeyeceği bir yerde atıştırmalıkları kaba doldurdu. Ardından kabın üstündeki kalın iplerle beline bağladı. İşi bittiğinde, gerçekten hamile gibi duruyordu. Kai'nin yanına gelince Kai şok içinde ona baktı.

"Tanrım Yuna..."

Bu tepki karşısında Yuna'nın tek yaptığı göz kırpmak olmuştu.

👽👽👽

Aldıkları atıştırmalıklar çoktan bitmişti. Yuna filme gözlerini dört açmış bakarken Kai gözünü kapatıp duruyordu. Korku filmi arada izlerdi ama hep korkup gözünü kapatırdı. Yuna da onunla dalga geçtiğini sanmasın diye konuşmayıp sessizce izliyordu. Arada bazı izleyicilerden ufak çığlıklar geliyordu. Korksa bile çığlık atmayan Kai için bu çığlıklar durumu daha da kötü yapıyordu. Çığlıklar filme daha gerçekçi bir hava veriyordu çünkü.

"Korkuyor musun Kai?"

"Hayır Yuna izle sen."

Korksa bile gururuna yediremeyip yalan söyleyen Kai arkasına yaslandı. Filmin ortalarına doğru Kai tam gözünü açmışken canavarın ekrana doğru zıplamasıyla Yuna'ya sımsıkı sarılmıştı. Filme dalan Yuna belinde hissettiği eller ile kafasını yana çevirmiş, Kai'yi görünce o anki heyecanla nefesini tutmuştu. Kai sarılmaya devam ederken Yuna'nın nefesini tuttuğunu farketmemişti. O arada Yuna heyecandan nefesini tuttuğunu bile unutmuş, nefesini tutmaya devam ediyordu. İkisine de oksijenin hayati önemini hatırlatan Yuna'nın bayılması ve başının Kai'nin omzuna düşmesiydi. Yuna bayıldığı için ambulansı arayan Kai söyleniyordu.

"Hay ben bu işi ya... Aşkımdan ölüyorum dedi de inanmadım, işe bak!"

👽CRAZY 4 YOU👽✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin