Bölüm .I.

20 2 0
                                    

"Karar! Sanığın 6 ay hapsine ve kırk bin Türk lirası tazminat ödemesine karar verilmiştir."

Hakimin sözünü takip eden tokmak sesi ile derin bir nefes alıp gülümsedim. Bu da bitmişti. Herkes salonu terk ederken yan taraftaki hakime baktım. Gülümsediğini gördüm. Ardından eşyalarımı toplayıp kürsüden indim. Salondan çıkıp kendi odama geçtim. Cüppemi çıkarıp astım. Dosyaları yerlerine yerleştirdim. Telefonun çalmasıyla koltuğuma oturup ekrana baktım. Sakince aramaya cevap verdim.

"Efendim."

"Kolay gelsin savcım."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim efendim."

Biraz cilveli bir ses ile cevap vermiştim. Karşı taraftan gelen gülme sesi ile yüzümdeki gülümseme büyüdü. Ardından sesini temizledi.

"Akşamki davet için sekiz gibi alırım seni. Cenk'in yanına gideceğini düşünüyorum."

Hayal kırıklığı bütün bedenimi ele geçirdi. Görkem Alaz Kara ve her zamanki hali, diye geçirdim içimden.

"Evet. Önce alışverişe gitmem gerek. Ayarladığım elbiseye sığamadım sabah."

"Geç kalma."

Ve tekrardan kapandı telefon. Ne seni seviyorum dendi ne de görüşürüz. Bir an durdum. Telefonu kulağımdan çekip masaya bıraktım. Duvardaki saat biran önce çıkmam gerektiğini söylüyordu. Öyle yaptım. Çantamı alıp adliyeden çıktım. Kapının önünde beni bekleyen arabaya binip elbise için Sema'nın yanına sürmesini söyledim. Bu sırada arka koltuktaki gazetelere göz attım.

Sonunda mağazaya vardığımızda hızla indim. Sema beni dışarıda karşıladı. Kısa bir sarılma ve biraz muhabbet eşliğinde içeri girdik. Her zamanki gibi ben özel odaya geçerken o da bir şeyler bulup getirdi. Elbiselere göz atarken Aklım Görkem'de kalmıştı. Özlemiştim kocamı. Sema daldığımı görmüş olacak ki hafifçe koluma dokundu.

"İyi misin canım?"

"Ahh evet. Bir an daldım işte. Şu kırmızıyı deneyebilir miyim?"

Sema elbiseyi benim için hazırlarken saçlarımı topladım ve kabine girdim. Sema kıyafeti getirirken beklemeden giyindim. Kabinden çıkıp büyük aynanın karşısına geçtim. İnce ip askılı uzun bir elbiseydi. İpek kumaş ile dikilmiş olması çok estetik gösteriyordu. Göğüs dekoltesi olması gerektiği gibiydi. Oldukça cesur bir yırtmacı vardı. Beğenmiştim. Çok uzatmadan almak istediğimi söyledim. Elbise hazırlanırken bir ayakkabı seçtim. Ben üstümü değiştirene kadar ödeme yapılmıştı. Mağazadan çıkarken birkaç kameramana yakalandım ancak konuşmadan arabaya ulaşabildim.

Kuaföre geldiğimde Cenk ile sıkı bir sohbete başlamıştık. Saat altı olmuştu. Cenk sakince saçımla ilgilenirken etraftan gelen dedikoduları anlatıyordu. Nihayet saçlarım bittiğinde saat yedi buçuktu. Cenk'in odasında kahve içerken söylediği ile kahve boğazımda kaldı.

"Bebek ne zaman?"

Cenk'e öksürüklerimin arasında cevap vermeye çalıştım.

"Ne bebeği?"

"Yedi yıldır evlisiniz. Artık herkes sizden bekliyor."

"Yedi yıldır evliyiz ancak evlendiğimizde çocuktuk zaten."

"Ahh haklısın canım. Düğün makyajın dün gibi aklımda. 19 yaşında genceciktin."

"Yaşlandım mı yani?"

"Saçmalama istersen."

Gülüştük. Ancak ne kadar gülsemde aklımda bebek düşüncesi yer edinmişti. Daha fazla oyalanmdan giyindim. Saat tam sekizde telefonum çaldı. Gelmişti. Cenk ile vedalaşıp çıktım. Etrafta magazin kameraları vardı. Görkem ise tam kapıda beni bekliyordu. Ben çıkar çıkmaz elini belime koydu ve hızla arabaya yönlendirdi. Kapımı açar açmaz bindim. O da hızlıca şoför koltuğuna geçti. Ardından oradan ayrıldık.

Günahkâr'ın PapatyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin