Bölüm .VII.

14 1 0
                                    


   Legrand malikanesi sansasyonel bir olayla çalkalanıyordu. Gökem'in evden ayrılmasıyla soluk almadan buraya gemiş ve herkesi çağırmıştık. Şimdi ise herkes oturmuş kara kara düşünüyordu. Görkem Alaz Kara'yı karşısına alan Searlas ise fazlaca rahattı.

   Haber ilk duyulduğunda Bay ve Bayan Legrand, beni koruduğu için oğullarının arkasında durmuş ancak olabilecek felaketleri düşündükçe bu kadar ani bir şey yapmanın zararlarını sıralamışlardı. Herkesin huzurunu kaçırmıştım... 

   Murat ise gayet keyifliydi. Ona göre Görkem hariç yanımda kim olursa olsun iyiydi. Bu keyife Lenard da katılmıştı. Bertrand ve Sebastien ise daha gergindi. Anlaşılan onlar Görkem'in neler yapabileceğini az çok kestirebiliyorlardı.

   Ailenin tüm kadınları ve Rosalie ise benim dört bir yanımı sarmıştı.

   Ben mi? Koltukta oturmuş yerdeki halının desenlerini inceliyordum. Başımı bir an bile kaldırmamıştım. Ellerimi karnıma dolamış, sadece konuşulanları duyuyor ancak dinlemiyordum. Korkuyordum. Görkem bir kez onu öldürmeye çalışmıştı. Yine yapabilirdi.

   Koluma dokunan el ile irkildim.

"Sen ne düşünüyorsun Ece?"

   Rosalie'nin sakin sesi ile kendime gelip etrafa bakındım.

"Pardon, efendim?"

   Bayan Daphne söze girdi.

"Evlilik Ece. Şu an en mantıklısı evlenip bebeğin babası olarak Searles'i göstermen."

   Evlilik... Hayır, hayır, hayır..

"Olmaz!"

   Aniden yükselişim herkesi tedirgin etmişti.

"Asla olmaz. Bir anda böyle bir şeye kalkışamayız. Hadi ben buna mecburum, peki ya siz? Oğlunuzu hiç tanımadığı, istemediği, sevmediği, başka bir adamdan hamile olan bir kadınla nasıl evlendirebilirsiniz? Hayır! İstemiyorum. Bir daha asla, asla evlenmeyeceğim! Evime gidiyorum ben."

   Hızla ayaklanıp son kez konuştum.

"Lütfen, yalnız kalmak istiyorum."

_____________________________________________

   Eve vardığımda hızla kapıya doğru ilerleyip açtım. Eve girip kapıyı kapattım. İçerisi zifiri karanlıktı. Elim ile duvarı yoklayarak lambayı bulmaya çalıştım. O sırada elime değen el ile ağzımdan hafif bir çığlık kaçtı ve lamba yandı. 

   Görkem burnumun dibinde gözlerime bakıyordu. Nefes bile almadan durdum biraz. Tepki veremiyordum. Vermek istiyor muydum, versem de nasıl verebilirdim onu da bilmiyorum. Tek bildiğim göz yaşlarıma hakim olamıyordum. 

   Yavaş ve usul hareketlerle elini kaldırıp gözyaşlarımı sildi. Bu hareketi benim ağlamamı şiddetlendirirken onun da gözleri dolmuştu. İstemeyerek yanağımı çevirip elini ittim. Şu an ona sarılmak için, kokusunu içimek çekmek için ruhumu verebilirdim ancak bebeğim... Onu asla ortaya atamazdım.

   Alnını usulca alnıma yasladı ve fısıldadı:

"Ece..."

"Yap-yapma..."

   Şimdi ikimiz de ağlıyorduk. Neden? Neden yapmıştı ve neden şimdi ağlıyordu? 

   Elleri yavaşça karnımı bulunca derin bir nefes aldım.

"Benim mi o?"

   Başımı hayır anlamında salladım.

"Değil."

Günahkâr'ın PapatyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin