Bölüm .IV.

16 1 0
                                    


"Ece... Hamilesin."

Durdum. Sadece baktım ona. Ne dediğini anlamam biraz sürdü. Bir an da doğruldum.

"Ne demek hamilesin? Murat, Murat ben kaybettim. Onu kaybettim, ne demek bu?"

Gözlerimden yaşlar süzülürken sessizce konuşuyordum. Murat ise elimi sıkıca tutuyordu. Gözlerime bakıp sakince konuştu:

"Sakin ol tamam mı? Panik yapma. Bebeğin seninle, bizimle. Şimdi bazı testleri yaparak iyi olduğundan emin olacağız. Sonrasında seni evine bırakacağım. O zaman konuşalım olur mu?"

Başımı salladım yavaşça. Ardından o bahsettiği testler ile ilgilenirken sakince isteklerini yerine getirdim.

Saatler sonra döndüğümüz evde huzursuzca konuşmayı bekliyordum. Murat bana yiyebileceğim bir şeyler hazırlarken konuşuyordu:

"Hastanede de söylediğim gibi zor bir dönem bizi bekliyor. Her şeyden önce sabırlı ve sakin olmasın. Yemene içmene dikkat etmelisin. Bu dönemde ağır olmadıkça spor yapmaya başlayabilirsin. Ama en önemlisi sinir ve stresten uzak dur. Bunların dışında ağır kaldırma dememe gerek yoktur umarım. İlaçlarında da gerekli hassasiyeti gösterirsen bu dönemi olabildiğince sağlıklı geçirebiliriz."

Alayla güldüm. Bana doğru dönerek tek kaşını kaldırdı.

"Gerçekten mi Murat? Sakin mi olmalıyım?" Sesim aniden yükseldi. "Gerçekten sakin mi olacağım? Benim kocam ya, kocam beni kandırdı! Benden bebeğimi alacaktı. Beni geç ya, beni geç. Benim âşık olduğum, evlendiğim adam kendi bebeğini öldürecekti!" Ses tonum yavaşça düşerken devam ettim. "Beni düşündüğü için sordu sanmıştım o gün. Ama o bebeğimi öldürdüğünden emin olmak için sormuş."

Sustum. Kelimeler boğazıma takılırken yutkunamadım bile. Gözlerim yanarken yavaşça ayağa kalktım. Midemin ağzıma geldiğini hissetmemle kendimi banyoya attım. Kapıyı bile kapatamadan midemi boşalttım. Murat saçlarımı yüzümden çekerken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kendimi yere bıraktım. Murat sakince sifonu çekip lavabo tezgahından aldığı havluyu aldı ve ıslatarak yüzümü silmeye başladı. Ben ise kendimi ona bırakmıştım. Bir süre sonra yavaşça kucağına aldı beni. Hıçkırıklarım yerini iç çekişlere bırakırken kendimi yatağımda bulmuştum. Murat üstümü örterken elimi karnıma götürdüm. O benimleydi. Bebeğim benimleydi.

Saat kaçtı? Yavaşça baş ucumdaki saate baktım. Gece 2.30'u gösteriyordu. Derin bir nefes alarak kalktım yataktan. Salona geçtiğimde koltukta uyuyan Murat'ı gördüm. Odama geri dönüp dolaptan bir pike çıkardım. Ardından tekrardan salona ilerledim ve Murat'ın üstünü örttüm. Hafifçe kıpırdansa da uykusuna ara vermeden devam etti. Adımlarım balkona doğru ilerledi. Derin bir nefes aldım çıktığımda. Yaşıyordum, yaşıyorduk. Bu düşünce ile ellerimi karnımda birleştirdim.

"Merhaba ufaklık."

Hafifçe fısıldamıştım. Ama o bunu hissetmişti. Gülümsedim. Hazırdım. En baştan başlamaya, savaşmaya ve anne olmaya hazırdım. Odamdan bir defter, bir kalem ve kalınca bir şal alıp balkona geri döndüm. Puflardan birine oturup şalı omuzlarıma aldım. Defteri açtığımda yazılı olan sayfaları kopartıp bir kenara bıraktım. Ardından ilk sayfayı boş bırakarak ikinci sayfaya geçtim. Kalemin ucunu açarak büyük harflerle "yapılacaklar" yazıp altına bir çizgi çektim. İlk maddeyi yazarken gülümsedim.

Madde 1: İyi bir anne ol.

Madde 2: İtalya hukuk sistemine dahil olmak için eğitimlere başla.

Düşündüm. İlk iki madde hazırdı. Peki ya sonrası? O an aklıma Görkem geldi. Doktoru o ayarlamıştı ve doktor ötebilirdi. Onu halletmem gerekiyordu. İçime düşen korku ile ürperdim. Eğer Görkem bunu öğrenirse yine denerdi. Buna izin veremezdim. Böylelikle üçüncü madde oluştu.

Günahkâr'ın PapatyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin