Bölüm .V.

14 1 0
                                    


   Zaman geçiyordu. Küçük bir göbeğim bile vardı artık. Bebeğim beş buçuk aylık olmuştu. Fransa'ya geldiğimden bu yana üç buçuk aydır bir şeyler düzene girmeye başlamıştı. Fransa hukuk ve adalet sistemine hakim olmaya başlamıştım. Özel finans uzmanım sayesinde geçen zamanda paramı katlamıştım. Çiçek kafem için maddi açıdan hazırdım. Yine de uzun bir zamana yaymak istiyordum bu süreci. Bebeğimin doğumuyla birlikte kafem de hazır olsun istiyordum. Bu süreçte bir oğlum olacağını öğrenmiştim. Murat sayesinde çoğu şeyi sorunsun atlatmıştım. Bana psikolog arkadaşından randevular ayarlıyordu. Roselie bana çok yakın, içten ve sevecen bir şekilde yaklaşmıştı. Oğlum için benim gibi heyecanlıydı. Her seansta oğlum için bir hediye ile geliyordu. Bu benim için çok anlamlıydı. Beni sahipleniyordu. O ve Murat benim için suni bile olsa bir aile yaratmaya çalışıyordu. 

   Aile demişken... Annem ve babam boşandığımı ve Frans'ya taşındığımı ilk öğrendiğinde devasa bir tepki vermişlerdi. "Neden?" diye sormadan hatayı bende bulmuşlardı. Görkem geçmişte onlara maddi ve manevi olarak fazlaca yardım etmişti. Ona minnet etmem gereken yerde boşandığım için beni suçladılar hatta. Bilmiyorlardı. Bilmeyeceklerdi. Bu vesile ile onlar ile olan bütün bağımı kestim. Bu fazlaca ağır olur sanmıştım ama olmadı. Görkem ile evleneceğimi söylediğimde karşıma nasıl sert çıktılarsa boşanırken de öyle olmuştu. Ama sonunda bitmişti. Kimsem yoktu ve bu bana huzur vermişti. Aslında ne annem ne de babam kötü insanlar değildi. Okumuş, doktor ve mühendis olmuş insanlardı. Annem Ankara Üniversitesi'ni dereceyle bitiren bir doktordu. Babam ise İTÜ bilgisayar mezunuydu. Hayatımız boyunca ne paraya ne de birine muhtaç kalmamıştık. Ancak biz evlendikten kısa süre sonra babamın şirket kurmak için bir anlık hevesle verdiği kararlar onu iflasa sürüklemişti. Görkem ise fazlaca para ve emekle babamı düze çıkarmış bir de şirkete finansör olmuştu. Tabii babam Görkem'in parasını fazlasıyla ödemişti. Buna rağmen onu hiç olmayan oğlunun yerine koymuş ve bugün geldiğimiz son noktada kızını unutmuştu. Bu da en büyük ayıbı olmuştu.

   Hayat her şeye rağmen bugün de devam ediyordu.

________________________

   Sabahın erken saatlerinde kendiliğimden uyandım. Telefona baktığımda saat henüz 07.09'du. Yatakta bir süre oyalandım. Ardandan yatak başlığına tutunarak yavaşça doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttım. Refleks olarak elim karnıma gitmişti. Parmaklarımı bebeğimin üzerinde hareket ettirdiğimde tepki vermesi pek de zor olmamıştı.

"Sana da günaydın oğlum..."

   Yavaşça yataktan kalkarak banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp ihtiyaçlarımı karşıladım. Bugün perşembeydi. Eğitim yoktu ve tamamen off günümdü. Ancak fazlaca planım vardı. Öncelikle Murat'ın ayarladığı bir emlak şirketi ile görüşmem vardı. Hem kafe için hem de yeni bir ev için çalışmalara başlamam gerekiyordu. Bulunduğum evi ne kadar sevsem de artık bana yetmiyordu. Murat geldiğinde koltuklarda sürünüyordu. Ayrıca oğlumun odasını hazırlamaya başlamalıydım. Bir de güzel bir bahçeye hayır diyemezdim. İki hafta öncesinde finans uzmanım ile yaptığım düzenlemeler sonucu bütçemi fazlasıyla ayarlamıştım. Ho, o bu kafenin batacağını bu yüzden büyük bir hukuk şirketi kurmamın daha mantıklı olduğunu savunuyordu. Ancak benim istediğim bu değildi. Bu yüzden kibar olduğunu düşündüğüm sert bir dil ile reddettim.

    Banyodan çıkıp önce mutfağa gittim ve dolaptan yeşil, ekşi bir elma aldım. Ardından odama döndüm. Hızla makyaj masama geçtim. Saçımı hafifçe elimle dağıttım. Ardından durulanmayan bakım yağını ve saç şekillendirici kremi sırasıyla sürdüm. Dyson Airwrap ile hafif su dalgaları yaptım. Ardından biraz daha dağıttım. Hafif bir makyaj yapıp kalktım masadan. Gardırobumdan beyaz, midi boy, hafif kabarık, balon kollu, sırtı açık bir elbise alıp giyindim. Ağustos sıcağı fazlaca vurmaya başlamıştı günlere. Bu yüzden mümkün olduğu kadar hafif şeyler giyiniyordum. Beyaz spor ayakkabılarımı da hızla ayağıma geçirdim. Hasır çantamı ve onunla takım olan hasır şapkamı da yanıma alıp evden çıktım. Fazlaca acıkmıştım. Bu yüzden zaman kaybetmeden arabama bindim ve kahvaltı yapabileceğim mekanların olduğu bir bölgeye gittim.

Günahkâr'ın PapatyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin