Chase Atlantic - Friends
1 Hafta Sonra;
"Eminim ya bir şey olmaz. Zaten derslerden de geride kaldım." Dedim sanki derslerden bir şey anlıyormuş gibi.
Babam emin olmayan gözlerle bana baktı. "Öyle bakma, iyiyim." Ayağa kalkıp çantamı yerden aldım ve yanağına sulu bir öpücük bırakıp kapıya yöneldim.
Bir haftadır evde yatıyordum. Yedam her gün gelip kontrol etmişti bu yüzden dersime saatler kala evden çıkıp ona bir hediye almak istemiştim. Kendimi gerçekten değerli hissetmeme neden olmuştu ve bunun karşılığında bir şey yapmam gerekiyor gibi hissediyordum.
Vitamin eksikliği ve lise yıllarımdan beri sık sık yaşadığım bayılma, mide bulantısı gibi sorunlar yüzünden rapor almış bir hafta boyunca evden çıkmayarak beni strese sokan şeylerden uzak durmak istemiştim. Uzak durmam gereken tek şey bendim. Her şey kafamın içindeydi. Bu bir hafta hiçbir işe yaramamıştı. Kafamı koparıp bir çöp kafasına tıksam bir sorunum kalmayacak gibiydi.
Evden çıkmadan önce çağırdığım taksi geldiğinde binip merkeze bırakmasını istedim. Babamın evi merkezden hayli uzaktı.
Önce merkeze gidip avmlere bakmam ve Yedam için güzel bir hediye almam gerekiyodu. Sonrasında okula gidip ona sürpriz yapacaktım, okula gideceğimden haberi yoktu.
Taksi durduğunda parayı ödeyip arabadan indim. Az ilerdeki büyük alışveriş merkezine doğru yürümeye başladım. Fazlasıyla kalabalıktı.
Hediyelik eşya reyonuna çevirdim adımlarımı. Raflara arasında biraz gezinirken elimi bir müzik kutusuna attım. "Fazla klasik." Onu yerine bırakırken kızın birisinin bir kar küresini incelediğini gördüm. Kar küresi güzel bir hediye olabilirdi ama o da klasikti.
Biblolar, mumluklar ve türevlerinin önünden geçerken burada bir şey bulamayacağımı anlayıp yan taraftaki kıyafet reyonuna yöneldim.
Önümüz kış olduğundan güzel bir sweatshirt alabilirdim. Hem tekrar tekrar kullanabileceği bir hediye olurdu. Bir biblo alıp rafına koymasından daha iyidir diye düşündüm.
Askılarda duran tişörtlerden sweatshirtlere çevirdim başımı. Yazlık bir şey almak saçma olurdu. En geç iki hafta sonra sonbahar yağmurları ve soğuğu başlardı.
Üstte asılı duran askılara yaklaştım ve elimi sweatshirtün üzerindeki anime baskısında gezdirdim.
Yedam, Junkyu, Yujin, ben ve o birlikte izlemiştik bu animeyi. Çok sevmiş hatta ikimiz tekrar izleyelim diye söz bile vermişti.
İzleyemedik.
Sanki ölmüş gibi hissettiriyordu. 'Keşke burada olsa' diye yalvarıp bir türlü olduramadığımdı o benim.
Bu animeyi Yedam da fazlasıyla sevmişti. Art arda asılı olan sweatin mavi ve siyah olanını elime alıp bedenlerini kontrol ederek kasaya doğru yürüdüm.
Aptal olduğumu kendi gözüme bu denli sokmam artık canımı yakmıyordu. İki sweeti de hediye paketine koydurmuş, mavi olanı Yedam için almıştım. Siyah ise, o dolabımın bir köşesinde baktıkça içimin acıyacağı bir hediyeydi.
Şizofren dünyamda hala sevgili olduğum onun içindi.
Ödemeyi yapıp çıktığımda taksi çağırmak için telefonumu aldım ve önceki aradığım durağı tekrar aradım.
On, on beş dakika içinde taksinin geleceğini söylediklerinde bir parfümeri dükkanının önünde duruyordum.
Vitrinden içeri bakıp taksi gelene kadar içeride takılabileceğimi düşündüm. Hiç değilse kafamı dağıtabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost love ❧ haruto
Fanfiction❧ lost love aradan geçen zamana rağmen senden kopamamak, aşkımın altında ezilmeme sebep oluyor. ©helenrensa | 2021