"Hermione yeter! Onu sevmiyorum! O benim düşmanım, birbirimizden nefret ediyoruz! Artık üzerimizden bahis oynamayı kesin! " Harry, gözleri dolu bir şekilde arkadaşlarına kızarken, bir kaç öğrenci altın üçlüyü izliyordu.
Hermione ve Ron ise onun neden bu kadar abarttığını düşünüyordu.
Bir süre sonra Hermione, Harry'yi sakinleştirmeye çalışmış, fakat işler ters gitmiş ve Harry oradan koşarak uzaklaşmıştı.
___
"Potter? "
Harry, herhangi bir koridorun köşesinde yerde otururken, gelen ses ile başını kaldırmış ve karşısında sarışına bakmıştı.
"Malfoy? Burada ne işin var? " Kuzgun saçlı çocuk elleriyle gözyaşlarını silmiş ve sert bir şekilde konuşmuştu.
"Neden ağlıyorsun? Oww, zavallı dostların nerede? Yoksa onlarla aran bozulduğu için mi ağlıyorsun? Ne üzücü ama! " Sarışın genç, sevdiği çocuğa bakarken yanına oturmuş ve alaycı bir biçimde neyi olduğunu öğrenmeye çalışmıştı.
Alay eder gibi yapmaktan başka şansı yoktu çünkü.
"Seni ilgilendirmez. "
"Peki. Öyleyse, sorununun bizimle ilgisi var mı? Şu bahisler ve dahası meselâ? Yoksa Potty'cik düşmanı ile yakıştırıldığı için mi üzüldü? Hoşlandığın biri var ve bu yüzden yanlış anlayacağından mı korkuyorsun yoksa? "
"Tahmin etme konusunda berbatsın. Ayrıca evet. Hoşlandığım biri var. Ve benden nefret ettiği için bana kızacağından korkuyorum. "
"Ah, anlıyorum. Peki bu kız ile sevgili misiniz? Bu yüzden mi kızacağından korkuyorsun? " Sarışın üzüntüsünü belli etmemeye çalışarak, hoşlandığa çocuğa sormuştu.
Hoşlandığı birisi var.
Hoşlandığı birisi var?
Hoşlandığı birisi var!
"Ah, hayır! Benden nefret ediyor!? "
"Ne? Seçilmiş kişiden nefret mi ediyor? Tam bir aptal olmalı! "
"Aptalsın, evet. Yine de seni sevebiliyorum...! " Harry ani Gryffindor cesareti ile başını kaldırmış ve sarışın çocuğa bakarak söylemişti bunu.
'Aptal Gryffindor cesareti. '
"Ne? "
"Ne? "
"Uhm- gitmeliyim! " Harry, bunu söyledikten sonra hızlı bir şekilde ayağa kalkmış ve koridorda -yine aynı hızla- koşmaya başlamıştı.
___
"Aptal kafam..! Hangı özgüven ile söyledim bilmiyorum! " Harry, yeniden ortak salona dönmüş ve üzerinde bahis oynamayan tek kişiye içini dökmeye çalışmıştı.
Neville Longbottom'a.
Neville, Harry'yi sakince ve sessizce dinlemiş ve olayı anlamaya çalışmıştı. Harry'nin, Malfoy'u sevdiğini öğrendiği zaman bir kaç dakika kendine gelememiş daha sonra ise Harry'nin, sakince anlatmasını beklemişti.
"Peki... 'Bunu' ona söylediğin zaman ne tepki verdi? " Neville, Harry'ye sormuş ve gözlüklü çocuğun hemen kızaran yanaklarına bakmıştı.
"Uh... Şey- ben..."
"Sana bir şey mi yaptı?! "
"Ne? Elbette hayır! Malfoy ile bu zamana kadar sadece sözlü kavga ettik bana asla vurmadı bile! "
"Öyleyse ne oldu? "
"Şey- ben, koşarak uzaklaştım... "
"Ah, yani kaçtın? Harry dostum, birine onu sevdiğini söyledikten sonra kaçamazsın. En azından tepkisini öğrenmeliydin! "
"Nerden bilecektim ki?! Daha önce birine aşık olmadım- ya da aşk itirafı yapmadım! "
"Aww... Çok tatlı! Yine de onunla konuşmalısın. Bir açıklama bekliyor olabilir. "
"Haklısın... Sağ ol Neville! Sen iyi bir dostsun"
"Rica ederim, dostum! "
___" MALFOY! " Harry, büyük salonda Draco'yu görür görmez bağırmıştı.
"Ha- Potter? " Sarışın, şaşkın ve gergin gözler ile ona bakarken neredeyse fısıldar şekilde konuşmuştu.
Harry ise onlara bakan insanları umursamadan Draco'nun yanına gitmiş ve onu koridora sürüklemeye başlamıştı.
"Potter, bu aralar 'değişik' davranışlar sergilediğini umarım biliyorsundur. "
"Bak- sadece sana söylemek istediğim bir şey var, ben- Neville ile konuştum ve fikir almaya çalıştım- ehm, seni sevdiğimi söyledim ama bunu şaka olarak anlamanı isteyip istemediğimden emin değilim. Yani- seni seviyorum, evet. Ama beni sevmiyorsan seni bir şeye zorlayamam. Sonuçta biz düşmandık. Bu yüzden, pek iyi karşılamaya bilirsin. Sonuçta insan, hergün düşmanı olan kişiden aşk itirafı almaz. Ya da nefret ettiği birisinden- Aslında yakışıklı birisin belki alıyorsundur- hahaha! Yani, şey benim demek istediğim- "
"Merlin aşkına Potter! Sus artık! "
Harry, gözleri dolmuş ve dudağını stresten ısırmış şekilde Draco'ya bakar.
Draco, biraz fazla bağırdığını anlar ve lafını sakince bitirmeye çalışır."Beni sevdiğini anladım. Yani bi' zahmet- her neyse, senden nefret etmiyorum. Aksine, bende seni seviyorum. "
Harry, "seni seviyorum" cümlesi ile heyecanlı ve mutlu bir şekilde Draco'ya bakmıştı.
"Gerçekten mi? " Harry, yüzündeki çocuksu bir mutluluk ile hızlı bir şekilde sormuştu bunu.
"Gerçekten... Seni seviyorum. Hatta sana aşığım, yaralı kafa. "
Sarışın, kendinden biraz daha kısa olan çocuğun belini tutmuş ve yavaşça dudaklarını birleştirmişti. Hafif bir sallantı ile yeşil gözlü çocuğu duvara yaslamış, anın keyfini çıkarmaya başlamıştı.
Yeşil gözlü çocuk ise, bir elini yeşil-gri renkli kravata; bir elini de, sarışın olanın ensesine koymuştu.
Onları gören bir kaç kişi ise koşarak büyük salona gitmiş ve bahis sonuçlarında kimlerin kazandığını açıklamıştı.
___