Önceki bölümün devamı
Harry, yavaşça Draco'nun ensesini kavramış ve yatağa uzanmıştı. Öpüşürken neredeyse kalbi çıkacak gibi hissetmişti. 'Bu bir görev. Bu bir görev. İçinde hiçbir şey olmamalı. Bu bir görev.' içinden kendine nutuklar verirken hâlâ sarışının ensesini tutuyordu.
Ya başarısız olursa?
Ya bir daha 'O'nu göremezse?
Üstünde duran sarışının kendinden nefret ettiğini düşündü Harry. İçindeki acı, tarif edilemezdi resmen...
'Keşke, benim aslında kim olduğumu bilebilsen...
Keşke, seni yakalamam gerektiğini bilsen...' diye düşündü Harry.'Ama kim olduğumu bilsen, benden nefret ederdin. Değil mi?'
Harry, aniden yatağında sıçrayarak uyandı.
Neden böyle bir anıyı rüyasında görmüştü ki?Şimdi hem kalbinde bir sorun vardı.
Hem de alt bölgesinde.
___
"Harry, gelmene sevindim! Bugün, o bara tekrar gideceksin. Malfoy'u yakalayamayacak olduğunu düşünürsen, sadece zayıf bir noktasını öğrenmeye çalış. Sonra tekrar bir randevu ayarlarsınız ve bu sefer onu kesinlikle yakalayabiliriz.
Halledebilirsin. Değil mi? "Hermione, nefes nefese kalmış şekilde yapılacakları sıralarken; Harry, sadece ifadesiz bir şekilde bakıyordu.
Hermione'nin sözleri bittiği zaman Harry, tekrar hazırlanmaya gitti. Laf (?) arasında Draco'nun yeşil ve gri rengi sevdiğini öğrenmişti. Üzerine yeşil, bol bir kazak; altına ise dar, gri bir pantolon gitmişti. İlk gün olduğu gibi rahatsız hissetmiyordu.
Belki de sadece herifin ona zarar vermeyeceğinden emin olduğu için rahat hissediyordur?
Hm?Nedeninden o bile emin değilken, bize pek söz düşmez sanırım.
___
"Telsizi sakın ezmeyin! Fakat istediğin zaman kapatabilirsin.
Komiser Albus Dumbledore, sana çok güveniyor.
Bu yüzden, işi istediğin şekilde halletmene izin verdi.
Sadece... Bu işi başarman gerek Harry. Hepimiz sana güveniyoruz. Ve tek ümidimiz sensin... Yaptığı şeyleri unutma. Öldürdüğü o insanları unutma. Aklını kontrolün altına almalısın. ""Peki 'Mione. Güveninizi boşa çıkartmayacağım. "
"Umarım... Umarım bu son seferimiz olmaz, Draco. "
"Emin ol. Bu son olmayacak, bebeğim.
Güven bana. "___
"Hey! " Draco, Harry'yi gördüğü zaman heyecanla elini salladı. Yüzünde -her zamanki gibi- çapkın ve alaycı bir sırıtış vardı.
"Hey... " Harry, gerildiğini belli etmemeye çalışarak dik durmaya çalıştı.
Neden gergin olduğu zamanlar bükülüp dururdu ki?!