☆26. Bölüm☆

1.7K 123 63
                                    

Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte. 

Nazım Hikmet

•••

Arkadaşlar ufak bir değişiklik yaptım. Azra üniversite de 3 değil 4. yılında. Yani Doğa'nın ölümünden 4 yıl geçiyor. Böyle yapmamın sebebi mükemmel bir fikirden dolayı. Meraktan çatlayın gari.
Neyse uzun zamandır beklenen bölüm sizlerle. Keyifli okumalar.

•••

Karşımda ki izbandut kılıklı adamlar şaşkınlıkla bana bakıyordu. Biri öne doğru çıktı, gözleri dolu dolu bana bakmaya başladı.

-D-doğam.

Şaşkınlıkla bakmaya başladım ona Doğa mı? Bana mı dedi Doğa diye.

Kafamda sanki şimşekler çakıyordu. Bu isim bana neden tanıdık geliyordu?

Gözlerimin önüne bazı görüntüler gelmeye başladı ama hiçbirine yetişemiyordum. Başım dönmeye başlayınca sendeledim ama dengeyi kuramadan karanlığın esiri olmuştum çoktan.

•••

Kıvanç'tan

-Kimsiniz acaba?

Oydu işte 4 yıldır özlemini çektiğim, acısı taze olan kardeşim, Doğam. Benden bağımsız döküldü o isim dudaklarımdan.

-D-doğam.

Şaşkınlıkla baktı bana. Sendelemeye başladı dengesini kuramadan bayılınca yere düşmeden son anda tuttum onu. Kucağıma alıp Barlas'a dönünce donmuş bir vaziyette Doğa'ya bakıyordu.

-Barlas kendine gel!

Kucağımda Doğa ile içeri girip girişten görünen salona geçtim. Doğa'yı koltuğa yatırdım ve hemen karşısındaki koltuğa oturdun. Barlas'ta kapıyı kapatıp yanıma oturdu.

Biz ki güya yer altının güçlü isimleri; şuan ne yapacağımızı bilemez durumdaydık. Yaşaması mucize olan kızılımın karşımızda kanlı canlı halde olmasına şaşkınlıkla bakıyorduk.

Aradan geçen 15-20 dakikanın ardından ufak kıpırdanmalarıyla yerimizde dikleştik.

•••

DOĞA

Neredeyim ben şuan? Büyük bir bahçe mi? Evimde böyle bir bahçe hatırlamıyorum. İleride çimenlerin üstünde oturan bir çift görünce seslenerek yanlarına gittim.

-Heyy, bakar mı-

Yok artık. Aman aman nerelere geldik. Ben bunlara çift dedim ama biri benim yani sanırım benim. Diğeri  de taş gibi bir beyfendi.

Önlerine geçip ilgilerini çekmeye çalıştım ama nafile. Bunlar beni ne görüyor ne de duyuyor. Yapacak birşey yok bare ne konuştuğumuza aman konuştuklarına bakayım.

-Onları özlüyorum.

Burukça baktı oğlan bana aman yani kıza. Kimi özlüyor ki karşımda ki ben.

-O gün...kaza yaptığım o gün hastanedeyken Azranın yanıma geldiğini hissettim. Konuştuklarını duydum. Sonra birden kendimi başka bir yerde buldum. Onlarla her zaman piknik yapmak için gittiğimiz sahildeydim. Bana bakıyorlardı. Yanlarına gittim. Sarıldım. Orda kalmak istedim. Hem de delicesine. Acılarım bitsin istedim. Ama annem geri dönmem gerektiğini söyledi. Onlar senin ne kadar güzel olduğunu görmeli dedi. Onları tekrar bırakma dedi. Haklıydı bunu size yapamazdım. Çok korktum hayatım boyunca bununla uğraştım ama sizin için çok korktum. Bir kaybı daha kaldıramazdım. Sonra anladım sizinle güçlüydüm ben. Sizinle tamamlamıştım. Üzgünüm sizden ayrı kaldığım her yıl, her ay, her gün için çok üzgünüm.

Kızın ağlaması biraz daha şiddetlenmişti. Oğlan sıkıca sarıldı kıza.

-Özür dilemene gerek yok güzelim. Asıl biz özür dileriz seni bunca zaman bulamadığımız için. Seni çok seviyoruz ve seveceğiz. Bunu unutma abicim.

Abi mi? Bir dakika ne oluyor ya?!

Gözüm arkalarındaki kalabalığa çarptı. Onlar kimdi peki? Çok tanıdıkları.

Yavaşça onlara yaklaştım. Hepsinin gözleri dolu doluydu.

Aralarında bir daha orta yaş duran kadın gökyüzüne bakarak gülümsedi. 

-Kızıma iyi baktığınız için çok teşekkür ederim.

Fısıltıyla söylediği bu cümleyi kimse duymamıştı belki ama ben çok net duymuştum.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım iki adet yıldız gecenin karanlığında parıldayarak kaymıştı

Kafamı tekrar o kadına çevirdim. O da kafasını yere indirmiş ikiliye bakıyordu gülümseyerek.

Ne oluyordu burda eğer onlar benim ailemse ben niye bilmiyorum? Neden onları hatırlamıyorum ki?

Kırpıştırarak gözlerimi açınca salonumun tavanı ile bakılmaya başladım. Başımdaki ağrı ile elimi başıma attım.

Ne olmuştu ki en son kapıdaki iki kişiyi hatıtlıyor- bir dakika!

Kafamı çevirdiğimde beni izlediklerini gördüm. Hızlı yattığım yerden doğruldum,

-Kimsiniz siz ve evimde be işiniz var.

Biri bana tanıdık geliyordu mavi gözleriyle. Sanki rüyamda yanımda oturan kişiye benziyordu ama emin değilim. Diğerinden ses çıkmayınca o konuşmaya başladı.

-Bak merak etme sana zarar vermeyiz, sen birden bayılınca buraya getirdik ve yalnız bırakmak istemedik. Ve önemli bir konu hakkında konuşmamız gerek. Lütfen dinle bizi.

Bu oydu, rüyamdaki adam sesinin tınısı, bakışları herşeyi ile oydu. Peki ya gerçekte de abim miydi?

-Kimsiniz peki?

-Ben Kıvanç Korkmaz yanımdaki de Barlas Kılıç.

İsimleri tanıdık geliyor, yüzleri tanıdık geliyor.

Burnuma bok kokusu geliyor.

Cafer bezi hazır tut koçum, işler karışıyor.

-Konuşacağınız konu nedir peki?

Adının Barlas olduğunu öğrendiğim adam, anlamlandıramadığım bir özlemle bakıyordu.

-Öncelikle ne hatırlıyorsun yani geçmişine dair.

Ne mi hatırlıyorum? 4 yıl öncesi yok ki bende. Ailemin dediğine göre bir araba kazası geçirmiştim ve kafamı sert vurunca hafıza kaybı yaşamıştım. Kalıcı bir kayıptı, yani bana söylenen oydu.

-Yani 4 yıl öncesi yok. Ailemin yani ölen ailemin dediğine göre bir araba kazası geçirmiştim ve kafamı sert vurunca hafıza kaybı yaşamışım.

-Bak bunlar sana yalan gibi gelebilir ama ben... ben senin abinim.

Ee napim...

.
.
.
.
.

Bir dakika ne!

CAFER BEZİ TEZ GETİR!!

•••

Herkese merhaba arkadaşlar. Bir kaç bölüm yazdım taslakta. Finale az kaldı. Dedim ki ben yazana kadar bu bölümü atayım millet bir çıldırsın heyecanlansın.

Neyse eğer bölüm sınırı dolarsa yeni bölüm kesin PERŞEMBE günü gelicek.

Bölümümüz nasıldı?

Asıl mevzu yeni bölümde başlayacak o yüzden sınırı doldurun ki bölüm belirlenen günde gelsin.

Öpüldünüz, diğer bölümde görüşmek üzere.❤🖤

Bölüm sınırı: 40 oy, 50 yorum

KIZIL MAFYA ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin