"Baba!"
"Efendim Scorpius?"
"Cidden artık bana bir açıklama borcun var! Neden bir an da Londra'ya gitme kararı aldın?"
Draco yeşil kravatını düzeltip arkasında cırlayan küçük oğluna baktı.
"Kararlarıma karışabilecek yaşta değilsin Scorp."
Scorpius göz devirip ayaklarını yere vura vura kendi odasına gitti. Draco ise sakinleşmek adına gözlerini kapatıp uzamış saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. O da gitmek istemiyordu. Ama gelen Karanlık Sanatlara Karşı Savunma profesörlüğünü geri tepecek kadar aptal değildi. Ayrıca giderse Slytherin binasının başkanı olacaktı. Bu muazzam bir şeydi. Tabii oğlu da Slytherin'e seçilirse... Hayır hayır... Bina ayrımı yapmayı bırakmıştı savaştan sonra. Sadece oğlunun gözünün önünde olmasını istiyordu.
Scorpius... Biraz asi ve gerektiğinden fazla sinirli bir çocuktu. Daha sekiz yaşında olmasına rağmen gelen geçen herkese laf atıyor,kavga çıkarıyordu.
"Ben hazırım baba!"dedi yine sesinden sinir eksilmezken... Draco'da hazırladığı iki bavulu almış aşağı katta onu bekleyen oğlunun yanına inmişti. Bütün ciddiyeti ve asilliğini babası Lucius Malfoy'dan almıştı. Scorpius da babası Draco'dan alacaktı. Yani umarız.
Uzun saçlarından bir perçem koyup gerisini aşağıdan toplamıştı.
Scorpius babasına hayranlıkla bakarken Draco gülümsedi oğluna bakarak.
"Gidelim mi Scorp?"
"Baba..."
Draco tam cisimlenecekleri sırada kendisine seslenen oğlu ile gözlerini açtı.
"Efendim Scorpius?"
"Beni... Ah! Yani beni orada dışlamazlar değil mi? Sonuçta dedem Lucius şuan Azkaban'da mahkum ve sen..."
Draco'nun gözünün önünden geçmişi film şeridi gibi geçerken yutkundu.
"Eğer seninle dalga geçmeye kalkarlarsa Scorp... O kişileri dersimden geçirmem. Ve anında binalarından puan kırarım biricik oğlum."dedi dizlerinin üstünde. Scorp ise babasının güven verici sesi ile otuz iki diş gülümsemiş babasının uzattığı eli tuttu.
Evet evet. Hogwarts'a cisimlenmek yasak fakat yeni müdür bu yasağı biricik vaftiz oğlu için çiğnemişti.
Anında Hogwarts'ın ortak salonuna ışınlanan baba-oğul ile bütün okul şaşkınlıkla bakarken Severus oturduğu yerden kalkmış biricik vaftiz oğlunu ve oğlunun da biricik oğlunu selamladı.
"Oh! Draco Malfoy!"dedi Draco'ya sarılırken. Draco ise hiçbir tepki vermeden ellerini Severus'un sırtına koyup birkaç kez patpatladı.
"Sevgili Hogwarts öğrencileri! Bu benim vaftiz oğlum Draco Malfoy ve yanında ki ise onun biricik oğlu Scorpius Malfoy!"
O kadar çok gürültü vardı ki Scorpius'un nefesi daralmaya sinirlenmeye başlamıştı. İlk dakikadan.
Sonrası hızla geçmiş en sonunda Scorpius'un binasını seçmekteydi. Bu yıllardır olduğu gibi Seçmen Şapka'nın göreviydi. Scorpius başına konan şapka ile göz devirip ayakta bekleyen babasına baktı.
"Oldukça asi... Zeki... Tanrım... Buldum! Senin binan... Slytherin!"
Draco duyduğu bina ile derin bir nefes verdi rahatlamışlıkla. Oğlunun başkasına veya başkasının oğluna zarar vermesini bir nebze azaltabilirdi.
Severus arkasındaki hareketlilik ile dönmüş gördüğü iki kişi ile gözlerini büyütüp gülümsedi.
"Harry Potter ve onun biricik oğlu Albus Potter'da gelmiş!"dedi hafif samimiyet hafif alayla. Hala Harry'den gram hoşlanmıyordu. Vaftiz oğluna yaptıklarından sonra Harry'e karşı ısınan kalbi buz tutmuştu.
Draco duyduğu isim ile korku ile oğluna baktı. Oğlu sinirle Albus'a bakıyordu. Ondan anında nefret etmeye başlamıştı.
"Scorp..."dedi oğlunu kucağına alırken. "Sakin ol bebeğim. Sen sadece eğitimine odaklanacaksın. Anlaştık mı?" Scorp sinirli bakışlarını babasına çekmiş gülümsemişti.
"Senin düştüğün hataya düşüp aptal bir Potter'a el uzatmayacağım baba. Korkma."
Draco geçmişteki o el sıkma mevzusu yüzünden morali iyice düştü. Oğlunu kucağından indirip Slytherin masasına geçti.
Harry ise sadece kendisine bakmaya tenezzül bile etmeyen Draco'ya bakıp dolu gözlerini saklıyordu...
Harry'e sövmek amaçlı yazdığım bir kitap...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malfoy's son, Potter's son/drarry
FantasyDraco sekiz yıl önce terk ettiği memleketi Londra'ya geri dönmüştü. Oğlu ile birlikte.