m.s.p.s 7

580 51 115
                                    

"Draco!"

Draco duyduğu ses ile olduğu yere çakılmış yutkunup arka tarafına bir bakış attı. Göz devirip tamamen Harry ile yüz yüze gelesiye döndü. Saç perçemlerinin bir kısmı sağ gözünü kapıyordu ve bu Harry'nin yutkunmasına sebep olmuştu.

"Efendim Potter?"

Harry en sonunda silkilenip kendine geldikten sonra birkaç adımda Draco ile arasındaki mesafeyi daralttı. Bir adım atsa Draco'nun dudaklarındaydı. Bu düşünceyi kafasından atıp derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Scorpius. Konu Scorpius."

Draco'nun anında kalbi sıkışırken yutkundu. Gözünün önündeki saç tutamlarını çekip konuşmaya başladı.

"Noldu oğluma?"

"Sakin ol,ona bir şey olduğu yok çok şükür. Sadece artık bir konu hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum."

"Seninle konuşacak bir şeyim yok benim Potter."

Tam dönüp gidecekken kalp krizi geçirmesine sebebiyet olacak bir şey söyledi Harry.

"Scorpius benim oğlummuş."dedi bağırarak. Draco'nun gözleri hem dolmuş hemde büyümüştü. Kim söylemişti?

"Bayan Malfoy söyledi. Bayıldığın gün benimle konuşmak istedi ve Scorpius'un benim oğlum olduğunu söyledi Draco."dedi Draco'yu kendine döndürürken. "Hastalanmışsın. Scorpius'un altı yaşına kadar da komadaymışsın. Doğru mu bunlar Draco?"

Draco sinirlendiğini hissedip birkaç adım ile aralarındaki mesafeyi komple kapattı.

"Scorpius sadece benim oğlum! Onu ben doğurdum ben büyüttüm. Düştüğünde yanında ben vardım! Ağladığında bana sığındı! Başına bela aldığı zaman onu ben korudum. Şimdi gelmiş Scorpius'un babası benmişim,doğru mu Draco demeye hakkın yok senin!"

Harry yutkunup bağırmaktan ve sinirden kırmızıya dönen güzelliğe baktı. O çok güzeldi...

"Sen. Onun. Babası değilsin!"dedi son nokta olarak. Sonra ise ağlamaya başladı. "Onun babası benim! Ben doğurdum onu! Tamam altı yaşına kadar yanında değildim ama bunun bütün suçlusu sensin!"dedi hıçkıra hıçkıra ağlarken. Harry'nin dolu gözünden bir damla yaş akarken Draco'ya sarıldı. Draco ise sanki bunu bekliyormuşçasına karşılık verdi.

"Senin beni bıraktığın gibi bırakmadım onu... O benim oğlum."demişti yorgunluktan bayılmadan önce. Harry ise üstüne binen ağırlık ile şaşırıp bağırmış saklanan Apollon'un ortaya çıkmasını sağlamıştı.

"Draco!"diyerek kuzenine koştu Apollon. Harry'e tiksinirmiş gibi bakıp kuzeninin zayıf bedenini kucağına aldı. "Draco. Tanrı aşkına uyan! Bak daha Scorpius'un kolu alçıya alınacak."

Draco kulağının uğultusundan zar zor duyduğu şeyler ile çok az gözlerini açıp son gücünü kullandı.

"Ne demek... Kolu alçı?"demiş ardından karnındaki elin düşüp sarkmasını sağladı.
Apollon korkuyla gözlerini büyütüp durdu. Harry bir şeylerin yanlış gittiğini anladığı gibi koşmaya başladı.

"Draco'yu bana ver. Scorpius ile ilgilen sen." Apollon ne yapacağını bilemeden kafasını sallayıp titreyen ellerindeki narin bedeni Harry'e verdi. Harry Draco'yu kucakladığı gibi koşmaya başladı. "İyi olacaksınız güzelim. Sakin ol lütfen. Uyan."demeyi ihmal etmiyordu. Draco'nun saçındaki toka yere düşmüş koşmanın etkisi ile hafif dağılmıştı. Bu... Muazzam bir görüntüydü.

En sonunda Draco'yu hastane kanadına getirip herhangi boş bir sedyeye yatırıp dağılmış saçlarını okşadı.

Madam Pomfrey Harry'i odadan çıkarırken Harry duyduğu çığlık ile olduğu yere çakıldı. "Scorpius?"

Malfoy's son, Potter's son/drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin