Herkesin bakışları bana dönmüş rahatsız edici bir hal almaya başlamışken artık bugünün sonuna geldiğimizi anlamıştım. Eteğimizdeki taşlar birer birer dökülmüştü ortaya ve daha fazla burada kalmak istemiyordum.
" Bana ayrılan sürenin sonuna geldik, yarın görüşürüz " dedim ve emin adımlarla çıkışa doğru ilerledim. Daha kapıya ulaşmadan Karan'ın sesi beni durdurmuştu.
" Bize bir açıklama yapmadan mı gideceksin Laçin? "
Sesindeki bariz alaycı tavrı umursamadan söylediklerine odaklandım. Bana da bilgi verilmemişti ki neyin açıklamasını bekliyordu benden? Arkam onlara dönükken konuştum.
" İhtiyar gerekeni söyledi, meraklı olan gidip ona sorsun " dedim ve çıkış kapısına doğru bir adım attıktan sonra duraksadım. Söylemem gereken son bir şey kalmıştı. Arkamı dönüp son kez yüzlerine baktım ve en son Karan'ın yüzünde oyalandım.
" Son olarak, benim adım Asena... Hepinizle tanıştığıma memnun oldum " dedim ve cevap vermelerini beklemeden oradan uzaklaştım.
Caddenin karşısına park ettiğim arabama doğru ilerlerken saat on bire geliyordu. Arkamda bıraktığım enkazı düşünmek istemiyordum. Onlar beni bir çöp gibi hayatlarından çıkarttıklarında dönüp arkalarına bakmamışlardı. Taner ve Işıl bile bir kez olsun arayıp halimi hatrımı sormamıştı. Yine de onlara kızgın değildim. Sadece geçmiş, sandığım kadar kolay silinip unutulmuyordu, onu anlamıştım.
Arabama binip çantamı yanımdaki yolcu koltuğuna bıraktığımda gideceğim yeri çok iyi biliyordum. Altı ay boyunca arşınladığım yola çıkmadan önce abime mesaj attım.
Gönderilen: Selçuk Reis
Abi bir arkadaşıma uğramam gerekiyor merak etme beni. On iki olmadan dönerim.
Ondan cevap gelmesini beklemeden yola koyuldum. Akaltın Pastanesi sakinleriyle hesaplaşmam bitmişti sırada Birant Altınay vardı. Nam-ı diğer, ihtiyar...
Yaklaşık yirmi dakika süren yolculuğun ardından o saray yavrusu gibi olan köşke ulaşmıştım. İhtiyar zevkine düşkün bir adamdı. Deniz manzaralı bir köşkte emrinde çalışan onlarca hizmetliyle kalıyordu. Altı ay boyunca gidip geldiğim evde bir defa olsun ihtiyarın yüzünü görememiştim. Benim yapmam gerekenleri ya bana mesaj olarak atıyordu ya da emrindeki çalışanlarla haber gönderiyordu. Emirlerini sorgulamak ise mümkün değildi.
Köşkün güvenliğinin önünde arabayı durdurup Birant Bey'le görüşmek istediğimi söyledim. Adam kulağındaki kulaklığa dokunarak köşke haber verdi. Aradan geçen bir dakikanın ardından kapılar açılmış ve köşkün geniş bahçesine arabamı park etmiştim. Sakin kalmak adına derin bir nefes çektim içime ve çantamdan sadece Karan'ın yazdığı kağıdı alıp çıktım.
Havanın soğukluğu anında bedenimi ele geçirirken oyalanmadan seri adımlarla köşkün açılan kapısından içeri girdim. Beni her zamanki güler yüzüyle karşılayan görevliye gülümsedim.
" İyi akşamlar Melda Hanım, nasılsınız? "
Yaşını almış ancak hala gençlere taş çıkartacak dinçlikle karşımda dimdik durup tebessümle bana karşılık veren kadın bu köşkün eli koluydu.
" İyi akşamlar Asena Hanım hoş geldiniz. Ben iyiyim efendim, siz nasılsınız? "
Başımdan geçenleri bilmeyen Melda Hanım'a daha içten bir gülümsemeyle karşılık verdim.
" Daha iyi günlerim olmuştu. Birant Bey odasında mı? "
" Evet efendim. Kendisi de sizi bekliyordu, buyurun " diyerek ezbere bildiğim yolda bana eşlik eden kadına minnettar bir bakış atıp onu takip ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MASKELERİ
Novela Juvenilİnsanlar Ay gibidir, Hiç kimseye göstermedikleri karanlık tarafları vardır. Hayatları daha çok küçükken ellerinden alınmış 5 genç... Gündüzleri küçük pastanelerinde sipariş alırken, geceleri karanlık şehrin sokaklarında hırsızlık yapıyorlar, kendi h...