Karan'ın beni evime bırakmasının ardından bir saat geçmişti. Görevini yerine getiren bir asker edasıyla motorunu benim evimin önünde durdurmuş ben iner inmez de bir şey söylememe fırsat vermeden gaza basıp gitmişti.
Odama girip sıcak bir duş almış ve o yağmurun altında motorla gelmenin yarın bana hastalık olarak geri dönmemesini ummuştum. Zayıf bir bünyem vardı, havadan nem kapardım. Bir sürü korktuğum şey vardı, böcek fotoğrafına bile bakamazdım. Buna rağmen bu ihtiyarın beni hangi akılla sağ kolu yaptığını merak ediyordum.
Duş alırken fark ettiğim kolumdaki morluğa krem sürerken abimin geldiğini işittim. İşimi hızlıca bitirip uzun kollu bluzumu giydikten sonra odamdan çıktım. Abim gelir gelmez soluğu mutfakta alır ve karnını doyurduktan sonra da televizyonun başına kurulurdu. Bir aç kurtla beraber yaşaya yaşaya evde yemek eksik etmez hale gelmiştim.
" Karıştırma oraları, ben hazırlarım şimdi bir şeyler. Otur hadi sen de şöyle " diyerek sağlam kolundan tutup onu sandalyeye oturttum. Geçen gün kolunun üzerine düşmüş ve bileğini incitmişti. Doktoru da hafif bir incinme olduğunu söylemişti ancak bana anlatmaları mümkün değildi. Söz konusu biricik abim olunca o kol yerinden kopmuş gibi davranıyordum.
" Ne yaptın bugün? Birkaç defa aradım, ulaşamadım sana "
Dolaptan dünden kalan makarna ve çorbayı çıkartıp ısınması için ocağın üstüne koyarken ona söyleyeceğim yalanı yemeklerden önce yutmasını umuyordum.
" Bizim depodaydım bütün gün. Yeni gelen kumaşların yerleştirilmesiyle ilgileniyordum. Senin günün nasıldı? "
Masayı hazırlarken bir yandan da onun iş yerindeki maceralarını dinliyordum. Aklım çoğu zaman Gemi, Karan ve anlaşma üçlüsüne giderken abimin anlattıklarına odaklanamadığımı fark ettim. Son kısmını yakalayabildiğim kadarıyla anlattıklarını dinlemeye devam ettim.
" Mete ne zamandır bize gelmek istiyor. Ben de sana sormadan bir şey demek istemedim. Son zamanlarda çok yorgun görünüyorsun. İşle ilgili bir problem yok değil mi? "
Isınan yemekleri tabaklara bölerken abimle birlikte yemek yersem bu konunun uzayacağını bildiğimden akşam yemeğini es geçmeyi uygun gördüm.
" Biraz fazla çalışıyorum ondandır. Mete'ye söyle Cumartesi akşam müsaitse gelebilir " dedim.
Mete abimin yardımcısıydı. İş yerine uğradığım bir gün tanışmıştık. Çok efendi birine benziyordu ancak bana karşı fazla sevecen tavırları beni ona karşı daima tedbirli olmaya zorluyordu. Bir yemekten bir şey olmaz diyerek kabul etmiştim, inşallah düşündüğüm gibi de olurdu.
Abimin yemeklerini masaya koyunca benim oturmadığımı görüp kaşlarını çattı.
" Sen niye yemiyorsun? Yemek yedin mi? "
Aslında kurt gibi açtım, sabahtan beri mideme giren tek şey birkaç zeytin ve peynirdi. Ancak şimdi abimle masaya oturursam sorgu sual derken bir açık vermekten korkuyordum. Bugüne bugün bir hırsızlık çetesinin üyesi ve o çetenin başkanının sağ koluydum. Ağzımdan kaçacak tek kelime, benimle birlikte diğerlerini de tehlikeye atardı.
" Çok aç değilim abi, sana afiyet olsun. Ben biraz dinleneyim " dedim ve yanağına bir öpücük kondurup itiraz etmesine fırsat vermeden mutfaktan ayrıldım.
Odama girdiğimde ucuz kurtulduğuma seviniyordum. Çalışma masamın başına geçerken bu ay ki defile için çizimlerimin bitmediği aklıma gelince raftaki çizim defterimi alıp odamın balkonuna çıktım. Burası benim özel alanımdı. Hava güzel ve kuşlar uçuyorsa o gün elimden hiçbir çizim kurtulamazdı. Hele de şimdiki gibi günbatımına denk gelmişsem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MASKELERİ
Ficção Adolescenteİnsanlar Ay gibidir, Hiç kimseye göstermedikleri karanlık tarafları vardır. Hayatları daha çok küçükken ellerinden alınmış 5 genç... Gündüzleri küçük pastanelerinde sipariş alırken, geceleri karanlık şehrin sokaklarında hırsızlık yapıyorlar, kendi h...