Uyku.
Doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri olan uyku. Şimdi gözüme girmeyen, beni delirtmek için uğraştığını düşündüğüm uyku.
Sadece uyumak istiyordum. Her şeyi geride bırakıp uyumak. Karan'ı, Işıl'ı, abimi, pastaneyi, ihtiyarı... Her şeyi unutup uyumak. Bana yaptıkları haksızlığı unutmak istiyordum. O günü unutmak. Hiç uyanmadan uyumak istiyordum.
Telefon ekranımın ışığı bir kez daha yandığında Işıl'ın yirmi ikinci aramasını da cevapsız bırakmıştım. Tıpkı onların o gün beni cevapsız bıraktıkları gibi.
Abimin odamdan çıkmadan önce komodinimin üzerine bıraktığı bitki çayı soğumaya yüz tutmuştu. Yine de buz kesmiş içimden daha sıcak olmasını umarak elime aldım ve birkaç yudumda bitirdim. Boş bardağı komodinin üzerine koyarken telefonumun ışığı tekrar yanmıştı. Israrla aramalarına cevap vermediğim halde o da ısrarla arıyordu. Benden ümit kesmesini dileyerek telefonu tamamen kapattım.
Pastaneden ayrılırken arkama bile bakmamış abime dayanarak arabaya kadar yürümüştüm. Işıl beni arabanın kapısına kadar yolcularken abimle kısaca vedalaşmışlardı. Benim kapımı kapatmadan önce kulağıma eğilip 'seni arayacağım, mutlaka aç' demişti. Sonra da abimin sürekli sorular sorduğu araba yolculuğumuz başlamıştı.
Eve gelene kadar ona kısa cevaplar verip yorgun olduğumu söylemiştim ancak inanmışa benzemiyordu. Dışarıdan ne kadar hasta görünüyordum bilmiyorum ama bu görüntüm abimin daha fazla üzerime gelmemesine yetmişti.
Beni odama çıkartmış ve sıcak bir bitki çayı yapmak için odamdan çıkmıştı. O sırada ben de üzerimi değiştirip yatağıma uzanmıştım. Abim elindeki bardakla odama geldiğinde ne olduğunu deli gibi merak ettiğini biliyordum ancak beni de yormak istemiyordu. Bu yüzden bardağı bırakıp hiçbir şey demeden odadan çıkmıştı.
Biraz olsun uyumak için gözlerimi kapattığımda odamın kapısı tıklatıldı. Gözlerimi huysuz bir ifadeyle açıp sesimi çıkartabildiğim kadar bağırdım.
" Gel! "
Abim kapıdan başını uzatıp " Benim acilen çıkmam gerekiyor Laçin. Emniyete gitmem lazım " dediğinde sanki benden izin koparmaya çalışan bir çocuk gibiydi. Yatağımda doğrulup ona baktım.
" Sen git abi, beni merak etme " dedim gülümsemeye çalışarak.
" Seni yalnız bırakmak istemiyorum. İstersen arkadaşlarından birilerini arayalım, gelsinler yanına " diyince telaşla konuştum.
" Onlar gelemezler... Aile yemekleri vardı bugün. Milleti rahatsız etmeyelim şimdi "
Abim dudaklarını birbirine bastırıp başını sallayınca attığım yalana inandığını anladım. Bir anda aklına çok parlak bir fikir gelmiş gibi gözleri ışıldamıştı.
" O zaman Mete'yi göndereyim yanına. En azından ben gelene kadar başında durur "
Yine itiraz edecekken konuşmama bile izin vermeden kendi konuştu.
" Buna da itiraz etme Laçin. Aklım sende kalırsa işime odaklanamam "
Mecburen kabul ettiğimde gülümsemişti.
" Ararım hemen şimdi onu, en geç yirmi dakikaya burada olur. Sen de telefonunu yanından ayırma. On dakikada bir durum raporu istiyorum, yoksa işi gücü bırakır gelirim ona göre " demiş ve cevap vermemi bile beklemeden odadan çıkmıştı. Durduk yere başıma bela almıştım. Uyusaydım şurada tatlı tatlı adam da başıma gardiyan dikmek zorunda kalmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MASKELERİ
Ficção Adolescenteİnsanlar Ay gibidir, Hiç kimseye göstermedikleri karanlık tarafları vardır. Hayatları daha çok küçükken ellerinden alınmış 5 genç... Gündüzleri küçük pastanelerinde sipariş alırken, geceleri karanlık şehrin sokaklarında hırsızlık yapıyorlar, kendi h...