Hayatta bazen bile bile lades yaptığımız zamanlar olurdu. Önümüzde uçurum olduğunu bile bile koşmaya devam ederdik. Yüzme bilmeden suya atlardık. Bıçağı keskin tarafından tutardık. Şimdi düşünüyorum da o aşık olduğum gözlere bakıp korkusuzca söylediğim o sözler daha ağzımdan çıkar çıkmaz ortamda etkisini uzun süre bırakmıştı.
Mete yüzündeki bariz gülüşü saklama ihtiyacı hissetmeden bana bakarken ben Karan'ın gözleri dışında her yere bakmakla meşguldüm.
Abim odaya girdiğinde ortamın sessizliğinden işkillenmiş olacak ki hepimizi tartıp en son bende durdurdu bakışlarını.
" Hayırdır neden böyle sessizleştiniz? "
Kimseden bir cevap gelmezken ben acele etmeden ayağa kalktım.
" Ben en iyisi çay koyayım "
Abimin bir şey demesine fırsat vermeden odadan çıkıp mutfağa girdim ve kapıyı ardımdan kapattım. İki elim mutfağın tezgahına yaslı vaziyette derin nefesler alıp verirken az önce kurduğum cümleyi bir daha kuramayacağımı biliyordum. Karan'ın karşısında cesur davrandığım nadir anlar olurdu. Ancak bu sefer aşkım, sevgim söz konusuydu. Ona açıkça onunla asla duygusal bir bağımız olamayacağını ima etmiştim. Bana karşı nefretten başka bir duygu beslemeyen adamın önüne en büyük engeli yine kendi ellerimle çekmiştim.
Mutfağın kapısı açılınca arkamı döndüm. Işıl telaşlı adımlarla yanıma gelmeden önce kapıyı kapatmıştı.
" Az önceki sözlerin neydi öyle? Kafan mı karışık yoksa unutkan mısın bilmiyorum ama bir an önce kendini toplamalısın "
Ciddi bir tavırla söyledikleri üzerine ben de tüm ciddiyetimle konuştum.
" Neden? Neden kendimi toplamalıyım Işıl? Yaptığını görmüyor musun? "
Işıl benim kolumdan nazikçe tutup samimi bir ifadeyle yüzüme baktı.
" Asena sen hala Karan'ı sevdiğinden emin misin? "
Ona kırılmış bir ifadeyle baktım.
" Bunu soruyor musun cidden? "
" O zaman neden öyle bir imada bulundun? Biz adam sana aşık olsun diye uğraşmıyor muyduk? Sen kalktın adama seninle asla olmam dedin "
" O karşıma geçip üzerimde hakkı varmış gibi Mete'ye caka satarken oturup izleyemezdim. O kim Işıl? Benim neyim ki geçip de Mete'yi alt etmeye çalışıyor? "
Işıl düşünceli bir ifadeyle benim gibi tezgaha yaslanıp kollarını göğsünde bağlamıştı. Sözlerimde haklı olduğumu biliyordu. Karan hiçbir şey için bana hesap soramazdı, imalarda bulunamazdı, çevremdeki insanlardan beni kıskanamazdı. Çünkü o Karan'dı. Kendinden başka birini sevmeyi beceremeyen bencilin teki.
" Ben onun gelgitli halleriyle başa çıkamam Işıl. Benden nefret etmesine razıyım ama beni boşlukta bırakmasına göz yumamam "
Işıl başını omzuma yaslayıp elini koluma sardı. Yavaş hareketlerle kolumu ovalarken benim için ne kadar endişelendiğini hissedebiliyordum.
" Haklısın ne diyebilirim ki, Karan çok zor bir adam "
Sahte bir gülüş yüzümde belirirken yerimden ayrılıp Işıl'ın karşısına geçtim.
" O zor biri değil Işıl. O imkansız biri. Yıkılmaz duvarları, sarsılmaz kuralları var. Duygu hayatının herhangi bir yerinde yok. Aşk yok, sevgi yok, merhametin de olduğunu sanmıyorum "
Işıl'ın hafifçe kaşları çatılmıştı.
" Haksızlık etme Karan yeri gelince çok merhametli olur "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MASKELERİ
Ficção Adolescenteİnsanlar Ay gibidir, Hiç kimseye göstermedikleri karanlık tarafları vardır. Hayatları daha çok küçükken ellerinden alınmış 5 genç... Gündüzleri küçük pastanelerinde sipariş alırken, geceleri karanlık şehrin sokaklarında hırsızlık yapıyorlar, kendi h...