—Gece o kadar karanlıktı ki, genç bir kadının peşinden giden Jungkook'u tamamen yutmuştu.
Yolun aşağısında küçük bir ışık kaynağı sağlayan lamba direkleri vardı, ancak onlar Jungkook'un kapüşonlu figürüne dikkat çekmek için yeterli değildi. Jungkook, küçük köpeğini önünde yürütürken geniş parkın içinden geçen toprak döşeli patikayı takip eden kadını, belirli bir mesafeden izliyordu.
Bu kadın, bu gece Jungkook'un takip ettiği üçüncü kişiydi. İlki, genç bir çocuğun karanlık havada karşıdan karşıya geçmesine yardım ettiği yaşlı bir adamdı. Fakat çocuk bir türlü adamın yanından ayrılmadığı için pes etmek zorunda kalmıştı. İkincisi, bir bankta tek başına oturan orta yaşlı bir kadındı. Fakat tam Jungkook öne atılacağı sırada arkadaşları yanına gelmiş ve onu da alıp gitmişlerdi.
Şimdi ise Jungkook birkaç dakikadır bu genç kadını takip ediyor, onu yakalayıp boynunu kırmak için uygun anı bekliyordu. Yine de, köpeği hafif bir dezavantaj sayılırdı.
Kapüşonunu indirip yüzünü gizledi. Kadına yaklaştıkça adımlarının sessiz olmasına dikkat etti. Genç kadının atkuyruğu yürürken sağa sola hareket ediyordu; uzun, şık ve tutması kolaydı.
Kadın aniden durunca, Jungkook yakındaki bir ağacın arkasına saklandı, kalp atışları yakalanma korkusuyla çarpıyordu. Kederli bir inilti duyana kadar gizlenmişti orada. Başını ağacın köşesinden yavaşça eğince, köpeğin bir ot parçasının üzerine çömeldiğini görmüştü.
“Soonshim, torbanı getirmemiştim!" diye haykırdı kadın.
Jungkook dudaklarını sıkı bir çizgi haline getirdi ve gözlerini devirerek ağaca yaslandı, kadının çantasından dışkı torbası dispanserini aramasını izledi.
Kadın bir tane bulup dışkıyı temizlediğinde, Jungkook'un ilgisini kaybetmişti. Bu artık heyecan verici değildi, daha çok sinirli hissediyordu. Kendini ağaçtan iterek parktan hızla çıktı ve ters yöne yöneldi. Henüz kapanmamış olan mağazalara girip çıkan insan kalabalığı sayesinde sokaklar canlı sayılırdı.
Köşeyi döndüğünde, kendisine dik dik bakan uzun boylu bir bedenle karşılaşmıştı. Bu Jungkook'u şaşırtmıştı, ama sonra kim olduğunu görünce öfkeli bir iç çekmişti.
"Avlanmaya devam edersen Lord Jeon'un seni cezalandıracağını biliyorsun," dedi Namjoon.
Jungkook onun yanından geçti ve onu görmezden gelerek kaldırımda biraz daha hızlı yürüdü. Namjoon elbette Jungkook'u yakından takip etmeye devam ediyordu.
Jungkook iç çekti bu duruma. Ellerini kapüşonlusunun ceplerine sokarak, "O veleti araman gerekmiyor mu?" diye sordu tükürürcesine.
"Evet, ama aramama yardımcı olacak hiçbir ipucum olmadığında bu zor oluyor," diye yanıtladı Namjoon. Jungkook başını salladı ve aralarındaki boşluğu sessizliğin doldurmasına izin verdi. Jungkook başka bir şey söylemeyince Namjoon devam etmişti. "Biliyorsun, çocuğun yaşının on sekiz ila yirmi arasında olması gerektiği tahmin ediliyor, bu yüzden aslında velet sayılmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iron and salt | kookmin
Hayran Kurguvampire+highschool¡ Hayatında biraz normalleşme isteyen Jimin üniversiteye başlar ve hayatında tanıdığı en büyük pislikle karşılaşır. - çeviridir - by "pikachoi" on ao3.