Ağrıyan gözlerimi yavaşça açtığımda hastanede olduğumu anladım. Kolumda bir serum vardı.
Neler olduğunu hatırlamaya çalışırken bütün her şey zihnime yavaş yavaş geliyordu. En son Melody kapıyı açtığında ve ben onu karşılamaya giderken bayıldığımı hatırlıyordum. Çok endişelenmiş olmalıydı. Ben onun yerinde olsaydım aklım çıkardı.
Saatin kaç olduğunu anlamak için gözlerimi cama çevirdim. Gece olmalıydı çünkü epey karanlıktı.
Sandalyede küçücük olmuş bir şekilde uyuyan sevgilime baktıkça gözlerim doluyordu. Benim yüzümden sürekli mutsuz oluyordu o da ama ben de istemezdim böyle olmasını.
Uyandırmak istemiyordum onu ama boynu ağrısın da istemiyordum bu yüzden korkutmadan uyandırmak için sessizce "sevgilim" diye seslendim. Uykusu hafif olduğu için hemen uyandı ve uyku semesi bir kaç saniye etrafına baktı. Tatlılığına ağrılarıma rağmen kocaman gülümsedim.
Benim uyandığımı gördüğünde endişe dolu gözlerini bana çevirip hemen yanıma eğilip ellerimi dokunmaya kıyamaz gibi ellerine aldı.
Kimsemin olmadığı şu dünyada gercekten böyle sevilmeyi hak ediyor muydum? Ya da belki de sırf bu kadar sevilmek için başka kimsem yoktu. Olmasa da olurdu zaten, kalbimi hızlandıran, minicik bir gülüşü ile içimi huzurla dolduran, gözlerine her baktığımda kendimi gördüğüm, sarılmaya doyamadığım canımın içi yeterdi bana.
"İyi misin? Doktoru çağırayım mı?"
"Gerek yo-"
"Bekle, doktoru çağırıp gelicem." Beni dinlemeden telaşlı bir şekilde konuşup anında ayağa kalkınca hemen kolunu tuttum ve" Sevgilim, gerek yok dedim ya iyiyim ,sonra çağırırız. Şimdilik sadece yanımda yatsan ve sana sarılsam?" Dedim.
Hala endişeli duran sevgilim kolundan çekerek yanıma oturmasını sağladım. "Sakin ol bak iyiyim." "Peki o zaman."Bana çok değmemeye çalışarak yanıma uzandı. Bende onu yanıma çekerek sarıldım ve onunda sarılmasını sağladım. Ağrılarımla yüzümü buruşturdum ama önemli değildi. Sarıldığım anda huzur bulmuştu beni zaten.
Konuşmadık daha fazla. Ona sarılmanın bile bir bedeli vardı. Sanırım tanrı bizi gerçekten sevmiyordu.
Gözlerine bakmak için biraz geri çekildim ve ellerini başımın altına koyarak onu izlemeye başladım. Gözlerinde kırıklar gördüm, sanırım o da tanrının bizi sevmediği hakkında düşünüyordu.
Gözlerine baktıkça oradaki kırıklar birer birer kalbime battılar. Öylece birbirimizi izledik, sustuk ama anladık birbirimizi. Diller sustu ama kalplerimiz aşkımızı haykırmaya devam etti, gözlerimiz dertlerimizi anlattı birbirimize.
Gözleri doldu sonra, bir yaş aktı gitti yanağına doğru. Tam o anda yakaladım o yaşı, kalbine doğru gidip de daha fazla canını yakmasın diye. Ağladığında göz yaşlarını birinin silmemesi çok kötüydü, çünkü hepsi birer kırık olup kalbine batıyordu.
Annem beni terk ettiğinde yaşamıştım bunu çünkü. Başlarda düşünmeden affetmek istemiştim onu ama düşününce affedersem göz yaşlarıma ihanet edermişim gibi hissediyordum. Bir kere bırakan tekrar bırakırdı bence. Onu da hasta bedenim kaldıramazdı zaten.
Fark etmeden benimde göz yaşlarım akmaya başladı. Ona yaptığım gibi hemen yakalayıp sildi tek tek göz yaşlarımı. Birbirimizi sevdik saatlerce, usanmadan. Saatlerce ağladık.
Biz kırılmış insanlardık ama hayatımızın tek şansı olarak birbirimizi bulduk. O kırıklar geri birleşemezdi belki ama biz ellerimizi sımsıkı kenetleyip o kırıkları tek tek avuçlarımız kanaya kanaya almaya devam ettik. Ama en sonda da avuçlarımızı kanayan yerlerinden öptük.
İyi geceler. Okuyan varsa eğer, sizi seviyorum.♡♡
~Lily
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Not Her (g×g)
Fiksi RemajaKüçük sevgilisi lösemiydi ama onların aşkı hastalığı bile yenecek güçteydi. * Kitabın ismi bir şarkıdan alınmıştır. *