Kırık hayallerle gömüldük
Özürlerle dizimize kadar battık
Sen olmadan yaşamak nasıl bir şey bilmek istemiyorum
Sensiz dünyanın diğer tarafını bilmek istemiyorum(Ruelle- The Other Side)
*
48| Acılarımı Görmedin Mi?
Hava çok sıcaktı, güneş göz alacak kadar parlaktı ve açık camdan içeriye giren esinti bunu biraz bile olsun engellemiyordu.
Öyleyse neden bu kadar çok titriyordum?
Ter damlaları ürpermiş ensemden kıyafetimin yakasına akarak orada yok oluyorlardı ama ben bedenimin kasılmalarını ve sarsılmalarını durduramıyordum. Bedenim ruhumla olan bağını koparmış gibiydi çünkü üşüyen, pürüzlerle kaplanmış tenimin aksine fazlasıyla sakindim, her şeyi ağır ağır düşünürken yoğun bir kabullenmişlik haline girmiştim.
Bunca zamandır nasıl bu kadar kör olabilmiştim?
Gözlerim bakmıştı ama aslında hiç görememiş miydim?
Dişlerimi birbirine bastırıp oturduğum köşeye sinerek kollarımla bacaklarıma daha sıkı sarıldım, onları göğsüme sertçe bastırıp hırıltılı, kesik kesik nefesler aldım.
Hatırlamamak mümkün değildi; ona bir şeytanın bile işkence görmeyi hak etmediğini söylediğimde bana olan bakışlarını, artık kör birini tanımadığını söylediğini... Ve bana görebileceği bir güzelliğin peşinde olmadığını da söylemişti, bana defalarca kez güzelim demişti ama bunun nasıl göründüğümle alakası olmadığını söylemişti. Bir gün kaybedeceği şeyleri olduğunu söylemişti, hiç fark edememiştim... Kör Şeytan'ın farklı yaratıldığını, onun aşk denen şeyi çatlaklarla dolu olan kalbine sokabildiğini öğrenmiştim ama Kai'ın bana olan yoğun bakışlarını hiç sorgulamamıştım, bana karşı değişen tavırlarını sorgulamayı hiç istememiştim. Onu severken ise, onunla sevişirken ve tenine dokunurken bir şeytanın böyle yaralara nasıl sahip olabileceğini sorgulamıştım ama her zaman korktuğum şeytanın kendi ayakları ile insanlara teslim olduğunu, ölmeyi umut ettiğini unutmuştum. Kai'ın ateşten gözlerine, ağlamak yerine acı dolu, is kokulu küller döken gözlerine her bir kıvılcımın hareketini görebilecek kadar dikkatli bakmıştım ama Kör Şeytan'ın gözlerinin yakıldığı gerçeği hafızamdan silinmişti.
Ben... Kai'ın boğazımı öfkeyle yakalayıp boynumu kırmak ister gibi sıkarken gözlerimin içine nefretle baktığı günde bile, birinin zihnine girdiğini söylemesine rağmen bunun ağzımdan çıkan Kör Şeytan kelimeleri yüzünden olduğunu düşünmemiştim.
Küçük bir çocuk olduğum günlerde şeytanların korkutucu hikayeleri yüzünden uykusuz geceler geçirmiştim, bir gün gökyüzünde belirip güneşin ışığını kesebilecek ve yeryüzünü de aynı sıcaklıkla, aynı parlaklıkla kaplayabilecek ejderhaları görmekten korkmuştum. Annemi kaybedene kadar ülkemden ayrılmayı hiç düşünmemiştim ama açlık ve sefalet beni bulduğunda, beni terk etmiş babama sığınabileceğimi sanmıştım. Tek başıma kaldığımı öğrenirse bir insan olsam da beni herkesten korur diye düşünmüştüm. Onun da öldüğünü bilemezdim... Bu risk dolu, hayatta kalmak için asıl ölümüme yaptığım yolculukta daha da çok aç kalacağımı, onurumu hiçe sayıp çalacağımı ve dövüleceğimi bilemezdim. Bir gün, hayatımın sonuna geldiğimi düşündüğüm günde bir şeytanın kucağına düşeceğimi de bilemezdim.
Canımı acıtsa da onun beni daha büyük acılardan kurtardığını düşünmüştüm, beni kendi öfkesi dışında herkesin aşağılamalarından koruduğunu sanmıştım ama aşağılama hakkını onlara veren kişinin o olduğunu nasıl bilebilirdim?