52| Ateşi Söndürmek

101 17 7
                                    


*

52| Ateşi Söndürmek

-Kai-

"Kai?"

Küçük ama dışarıya doğru çıkıntı yapan yumuşak dudakları uykunun verdiği şişkinlikle birlikte kıpırdandığında tüm bedeni ve sıcaklığı yatağımda, kollarımın arasındaydı. İnce beli hareketlenip üst bedenini çevirmeye çalıştı, kıvrılan bacaklarını oynatıp uyuşmuş kaslarını açarken gözleri kapalı ve suratı memnuniyetsiz bir ifadeyle kaplıydı.

"Buradayım, güzelim." Avuçlarımı beline bastırıp çatılan kaşlarının üzerini öperek geri çekildiğimde büzülen dudaklarını gererek gülümsedi, ardından sesindeki boğuklukla kıkırdadı. Üzerindeki zayıf huzursuzluk kaybolurken birbirine yapışan kısa kirpiklerini aralayıp gözlerini görünebilir kıldı, bakışları odağını ararken içerideki ışıkla aydınlandı. Bir zamanlar sahip olduklarımla aynı renkte gözleri vardı ama benzeyen başka hiçbir yönümüz yoktu, bakışları o kadar güzeldi ki bir şeytanın en güçlü büyü ile bile böyle bakması imkansızdı.

"Hâlâ buradasın..."

"Gidecek daha iyi bir yere sahip değilim."

Gülümseyen dudaklarını öpmek istesem de bunun yerine gözünün altını, yumuşak yanağını öptüm. Yumuşak temastan huylandığının, sıcak kanının yüzüne toplandığının farkındaydım, benim içim de karıncalanıyordu ama o bunu daha da açıkça belli ederek boynunu kıvırdı, yüzünü göğsüme, boynuma yakın bir yere yaslayıp elleri ile karnımın üzerine tutundu. Gülümsemeye bir süre daha devam etti, sonra burnunu bedenime sürterek gözlerini kapattı. "Sabah gideceksin," diye mırıldandı dakikalar sonra. Sesi daha solgundu, uykuya kapılmamak için verdiği çabada direnci kırılıyor gibiydi.

"Gitmek zorundayım." Bu durum benim de hoşuma gitmiyordu. Her anımı, bana göre oldukça kısa olan her anımı Sehun ile geçirmek istiyordum çünkü asla ama asla yeterli olmayacaktı.

"Uyumak istemiyorum," Sesi biraz daha silikleşti, yine de oldukça inatçıydı. "Burada olduğunu hissetmeyi seviyorum. Kai, uyumama izin verme..." Bedeni gevşiyor, zamana tutunmak istemiyordu fakat parmakları bana tutunurken oldukça güçlüydü ve gözleri kapalı göz kapaklarının ardında titreşiyordu.

Dışarısı sessizdi, gecenin gündüze yakın anlarından biriydi ama güneşin yükselmesine hâlâ yeterince vakit vardı. Sehun'un altındaki kolum onu kaldırıp bedenini biraz daha üzerime çekti, Sehun da bunu memnuniyetle kabul etti; başını göğsümün üzerine çıkardı, eli karnımdan belime kaydı ve bacağını bacaklarımın arasına yerleştirdi. Birbirine yapışmış dudaklarını büzüp bir kedi gibi mırladı.

"Senin için ne yapmamı istersin?" İsteyeceği her şeyi yapmaya hazırdım, gerçekten her şeyi yapardım. Onu öpmemi isteseydi tenini öpücüklere boğardım, onunla sevişmemi isteseydi kalbimden taşan tüm sevgiyi ona sunardım ve... Ve beni istemeseydi kaybolup gideceğimi bilsem de ona yeni bir hayat vermeye çalışırdım ama bunun sırası değildi. Henüz değildi, ona doyamadan olmamalıydı...

"Bir şeyler anlat, bilmiyorum." Parmaklarım belinden kayıp sırtında ve kalçalarında gezinerek tenini okşamaya başladığında dokunuşlarımdan kaçmak için biraz daha üzerime çıktı. "Gıdıklanıyorum," dedi cümlesini bölüp hırçınlaşarak. Gülümsedim. Gözlerini açamıyordu ama taleplerde bulunmaya hiç ara vermiyordu.

"Uyumana engel olacak bir şey biliyorum," Aniden dönüp onu altıma aldığımda gözleri irice açıldı ve içine çektiği nefes ciğerlerinde kilitli kaldı. Şaşkınlığının altında korku da vardı ama o duyguyu görmemeye çalıştım. "Ve güldüğünü duymaya asla hayır demem."

Komorebi IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin