🌸manolya mahallesi🌸

1.5K 68 60
                                    

🌸

Öncelikle herkese merhaba.

Hikayemi bazı sebeplerden dolayı yayından kaldırmak zorunda kaldım ve bir süre ara verdim. Fakat şimdi ikinci defa ve bu sefer kalıcı olarak tekrardan buradayım.

Yayınlamaya başladığım tarih: 29.10.2022

Dilerseniz siz de bu satıra okumaya başladığınız tarihi bırakabilirsiniz.

Keyifli okumalar...

🌸

2008 - İstanbul

Gökyüzü yavaş yavaş ağarırken, esnaf dükkanlarının kepenklerini indirmeye başlamıştı. Akşam ezanı okunmak üzereydi. Gün içerisinde sokağın en sessiz olduğu saatlerdi bu saatler. Herkes evinde olur, yemeğini yer, çayını içerdi.

Güneş yavaş yavaş gözden kaybolurken kaldırımın kenarında oturan küçük kız dizilerini kendisine doğru çekmiş, kafasını ise minicik dizlerinin üzerine koymuş bir şekilde yeşil gözlerini dolduran yaşların usulca yanağını ıslatmasına izin veriyordu.

O sırada sessiz ve boş sokakta yankılanan adım sesleri doldu minik kızın kulaklarına. Kafasını kaldırdı ve kahverengi gözlerini çekinerek karşısında duran ayakların sahibine çıkardı.

Gördüğü güzel yüzle beraber küçük kalbinin çırpınışları hızlanırken, o bile farkında değildi ne olduğunun.

"Bücür," diye mırıldandı karşısındaki ona göre uzun boylu olan çocuk. Bücür derdi ona hep. Kendisinden kısa ve küçüktü çünkü. "Ne yapıyorsun bu saatte, burada tek başına?"

Minik kız cevap vermedi, dizlerini daha da kendisine çekti ve gözünden akan yaşları gizlemeye çalıştı. Ama bu hareketi daha da çok dikkat çekmişti.

"Ağlıyor musun sen?"

"Yoo," O minik ellerinin tersi ile gözünden akan yaşları sildi. "Ağlamam ki ben! Bebek miyim ağlayayım?"

"Bebek değilsin ama bücürsün."

"Sensin bücür!"

Kendisinden birkaç yaş büyük olan çocuk küçük kızın bu çıkışına gözlerini devirdi ve kızın yanındaki kaldırıma oturdu. "Söyle bakayım, neye moralin bozuldu senin?"

Gözünün önüne gelen bir tutam açık kahve saç telini kulağının arkasına sıkıştırdı minik kız. Ardından kahvelerini onun yeşilleriyle buluşturdu.

"Annemin yeni aldığı çilekli tokamın tekini kaybettim. Bütün gün aradım ama hiçbir yerde bulamadım."

"Bunun için mi ağlıyorsun yani?" Diyerek küçümsedi onu.

Avucunda varlığını hissettiği küçük toka yanındaki küçüğe ait olmalıydı ama o, tokayı sahibine vermek yerine elini sıkıca yumruk yaparak görmesini de engelledi.

"Ama," diye mırıldandı ağlamaklı sesiyle. "O toka çok güzeldi ve de yeniydi."

"Olsun, üzme kendini. Sonra yenisini alır annen sana."

Küçük kız burnunu çekti içine. "Alır değil mi?"

"Alır tabi," dedi çocuk elindeki tokayı biraz daha sıkarken. O tokayı ona vermek istemiyordu. "Hem de daha güzellerini alır."

Kızın yüzünde sahici bir gülümseme oluşurken çocuk tokayı tutmayan elini kaldırdı ve onun yüzünden süzülmeye devam eden yaşları usulca sildi. Öyle yaklaşmıştı ki ona burnuna dolan tanıdık kokuyu solumadan edemedi. Küçük kızın tokasında da vardı aynı koku.

"Annemin manolyaları gibi kokuyorsun bücür."

Ufaklık düşünceyle kaşlarını çattı. "Manolya ney Erez?"

"Çok güzel kokuları olan bir çiçek ismi manolya. Annemin bahçesinde de var ve sen, tıpkı onlar gibi kokuyorsun. Bu çok, sinir bozucu."

Kız tam bir şey demek için ağzını açmıştı ki, annesinin onu eve çağıran sesini duymasıyla söyleyeceği şeyi unutup oturduğu yerden ayaklandı.

"Tokamı bulursan getirir misin bana?"

Erez, toka olan elini cebine soktu ve bir gün tutacağı ama o günün bugün olmadığı bir söz verdi. "Bulursam, getiririm ufaklık. Söz."

🌸

MANOLYA MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin