🌸bölüm 1; yorgun ruhlu manolya🌸

1.2K 57 42
                                    


Bölüm şarkısı: Perdenin Ardındakiler - Bu Şehir Bugün Sensiz

Keyifli okumalar.

🌸

Beklemek bazen çok yorardı insanı. Bazense hayatının değerini anlamasını sağlardı. İnsanlar hep daha fazlasını istediği için ömrünün yarısını bir şeyi, bir kişiyi bekleyerek geçirirlerdi.

Ama gelmeyeceğini bile bile beklemek tam bir aptallık göstergesiydi. Gelse bile ne olacaktı ki hem, boşa geçen o kadar yıl hala olduğu gibi dururken?

Beklemek güzeldi, amaçsızca yuvarlanıp gittiğin hayatında beklediğin bir şeyin olması yaşama isteğini, yarını görme merakını daha da arttırıyordu.

Ama beklediğin kişinin inatla gelmemesi bütün hevesini, arzunu, mutluluğunu bir vantuz gibi sömürüyordu. Bu da acının en can yakan kısmıydı işte.

Gelmeyeceğini bile bile beklemek...

Elimdeki son tabağı da bulaşık makinesinin içine yerleştirip makinenin kapağını kapattım ve elimdeki sarı bezle tezgahın üzerini sildikten sonra bezi katlayıp önümdeki mermere serdim. İftarı çoktan açmış, yemekten kalan bulaşıkları yıkayıp mutfağı toparlamıştım.

Ramazanın son günlerine yaklaşıyorduk. Mayıs ayında olmamıza rağmen dışarıda feci derecede sıcak vardı. Ama yine de ramazan ayını severdim. Özellikle bizim mahallede ramazanlar daha bir güzel geçerdi.

Mutfaktan çıkmadan önce ellerimi yıkarken, masanın üzerinde duran telefonumun çalmaya başlamasıyla ellerimi çabucak kurulayıp telefonu elime aldım. Yade arıyordu. Çağrıyı yanıtladım ve ocaktaki çayın altını kısıp mutfaktan çıkarken telefonu kulağıma götürdüm.

"Efendim Yade."

Yade, benim çocukluğumdan beri yanımda olan arkadaşım, abimin nişanlısıydı. Benden bir yaş büyük olmasına rağmen kafa yapılarımız uyuştuğu için iyi anlaşıyorduk.

"N'apıyorsun?"

Merdivenleri çıkıp odamın ışığını yaktım ve içeriye girip kapımı arkamdan kapattım.

"Seni."

"Başladı benim mesai," diyerek sesli bir nefes verdi. "Komik değil artık biliyorsun değil mi?"

Kendimi yatağıma sırtüstü bırakırken yüzümde istemsiz bir sırıtış oluşmuştu bile. "Kendin yapınca anıra anıra gülmeyi biliyorsun ama."

"Ben yapınca komik oluyo çünkü güzelim."

"Boş yapma da sadede gel Yade."

O sırada evin zilinin çalmasıyla yavaşça yerimden doğrudum.

"Kapıyı aç kapıyı, ağaç oldum burda bekleye bekleye. Meyve vereceğim yakında." Ve suratıma kapattı.

Çatılan kaşlarımla suratıma kapanan telefona bakarken dudaklarımdan bir 'hah' nidası döküldü ve oturduğum yerden kalkıp kapıyı açmak üzere aşağı indim.

Tabi ben gelene kadar annem çoktan kapıyı açmış müstakbel geliniyle sohbete başlamıştı bile.

"Teyzengiller nasıllar güzel kızım?"

Annemin şu kızla konuşurken ağzından çıkan güzel sevgi sözcüklerinin yarısını şahsım adına duymuş olsaydım üç yıllık sevgi kotamı doldurmuş olurdum herhalde.

"Sağol Nilüfer teyzecim, iyi o da çok şükür pastane işleriyle uğraşıyor işte."

Şu kibarlığa da bakın. Annem, kaynanasının yanında prensese dönüşen gelininin gerçekte bir Bağcılar kekosu olduğunu öğrenirse ne tepki verirdi çok merak ediyordum doğrusu.

MANOLYA MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin