Bölüm Şarkısı: Yedinci Ev - Kalbim Seni ArıyorKeyifli okumalar...
🌸
Elimdeki yağ çözücüyü beyaz mutfak dolabının kapağına sıktıktan sonra sarı bezle üzerindeki yağ lekelerini silmeye başladım. Hayır yani neden bir insan mutfak gibi çok fazla yağ tutan bir yerde beyaz rengini tercih ederdi anlamıyordum.
"Oğlum bak oralarda leke kalmış hep düzgün silsene şu camı."
"Annecim, ovalıyorum ovalıyorum çıkmıyor ben ne yapayım?"
"Çünkü güzel ovalamıyorsun Altuğ, beni sinir etme!" Bakışlarımı gözlerinden ateş fışkıran annemden çektikten sonra pencerenin tepesinde annemin boyunun yetişmediği yerleri silmeye çalışan abime çevirdim. Bir eliyle düşmemek için pimapenlere sımsıkı tutunmuş diğer elindeki sarı bezle annemin lekesi çıkmamış dediği yeri bugün beş yüzüncü defa ovalıyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken annem hala söylenmeye devam ediyordu.
"Bir cam silecek söylene söylene, Allah bana sağlık sıhat versin de size muhtaç etmesin."
Bezimi durularken kapının çalmaya başlamasıyla annemin Allah canımı alsa da kurtulsam adlı şiirini dinlememek için suyu kapatıp mutfaktan çıktım. "Ben bakıyorum."
Söylene söylene antreye gelip kapıyı açtım. Fakat karşımda gördüğüm yeşil gözler birkaç saniye duraksamama neden olmuştu. Kalp atışlarım anında hızlanırken boşta kalan elimi koyacak yer bulamadım ve en sonunda belimin arkasına yerleştirmeye karar verdim. Gerçekten geri zekâlıydım. "Kim o?" diye sormadan kapıyı bu paspal halimle açmış olmamın başka bir açıklaması olamazdı çünkü.
"Erez abi?"
Bakışları önce temizlik yaparken şaftı kaymış olan topuzumda ardından temizlik yaparken giydiğim çamaşır sulu tişörtümde ve kısa şortumun açıkta bıraktığı bacaklarımda dolaştıktan sonra koyulaşmış yeşilleri tekrardan gözlerimi buldu. Verdiği tepkiler ve bakışları utanmama neden olsa da gözlerimi kaçırmamak için büyük bir savaş vermeye başladım.
"Annem," dedi elinde olduğunu yeni fark ettiğim baklava tabağını bana doğru uzatırken. "Cevizli baklava yapmış, sana da gönderdi. Seversin diye."
Seversin diye.
Bu detay Güler teyzeye mi yoksa ona mı aitti bilmiyordum ama yine de içimde oluşan heyecan kıpırtılarına engel olamamıştım.
Yüzüme nazik bir tebessüm kondurdum. "Çok teşekkür ederim de, yarın bayram ziyaretinde yerdim ben." Bana uzattığı tabağı dikkatlice elime aldım. "Zahmet etmişsin."
Baklavanın kokusu burnuma gelirken gözlerimi kapatıp enfes kokuyu içime çektim. Güler teyze bu işi cidden biliyordu. Gözlerimi geri açıp karşımdaki adamın varlığını fark ettiğimde boğazımı temizleyip tabağı yüzümden uzaklaştırdım. Gözlerini üzerime dikmiş öylece beni izliyordu. Ayrıca teşekkürüme cevap bile vermemişti, kaba adam.
"Elin nasıl oldu?"
Sorduğu soruyla birlikte baklavanın üzerindeki şaşkın bakışlarım onun yeşillerini bulmuştu tekrardan. Yanan elimin üzerinden ve mutfakta bana o şekilde yaklaşmasının üzerinden tamı tamına iki gün geçmişti ama bu iki gün boyunca onunla hiç karşılaşmamıştık. O anlar tekrardan aklıma geldiğinde hissettiğim utançla gözlerimi kaçırdım. "İyi ya, bir şeyi kalmadı. Ufak bir yanıktı zaten."
Dediğim şeyin doğruluğunu ölçmek istiyormuş gibi gözlerini kısıp birkaç saniye üzerimde dolaştırdıktan sonra ikna olmuşçasına sesli bir nefes verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA MAHALLESİ
Roman pour AdolescentsKızın yüzünde sahici bir gülümseme oluşurken çocuk tokayı tutmayan elini kaldırdı ve onun yüzünden süzülmeye devam eden yaşları usulca sildi. Öyle yaklaşmıştı ki ona burnuna dolan tanıdık kokuyu solumadan edemedi. Küçük kızın tokasında da vardı aynı...