Dentiste bakmayı unutmayın
∞
Jimin ile göz göze geldikleri anda bir elektriklenme olmuştu aralarında. Taehyung hala gözlerini kırpıştırarak bakarken Jimin eski soğuk haline dönmüş ve yaslandığı duvardan çekilmeden kollarını bağlamıştı önünde. Taehyung'un kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu bu hareketi.
-Ah bir kurabiye de ekle Hyunnie. Size gidiyoruz.
Jimin Jin'e karşı bıkmadan tekrar tekrar göz devirirken üzerindeki bakışların farkındaydı. Ortama yaydığını aurayı biliyordu. Dikkatini çeken genç esmerin bakışlarıydı, derin bakışlarını tekrar ona yönlendirdiğinde esmer genç aceleyle gözlerini kaçırmış ve Hyunjin'in yanına ilerlemişti.
Jimin'in ona olan soğuk bakışları içini üşütmüştü.
-Hyunjin?
-Ah hyung bak, bahsettiğim abim Park Jimin ve arkadaşı Seokjin kim.
-Kim Seokjin.
Jin ters bakışlarla kıkırdayan Hyunjin'e bakmış ve düzeltmişti. Hyunjin onunla bu şekilde uğraşmasına alışmıştı, ters davranmaktan da alıkoyamıyordu yine de kendini.
-Tanıştığıma memnun oldum. Kim Taehyung.
Jin ona uzatılan eli sıkıp poşetleri eline alırken Jimin de zarif eli eli arasına almıştı. Birbirini tam kavrayan eller ikisinde de çarpma etkisi yaratmış Jimin hemen elini çekmişti bu da neydi böyle? Taehyungsa soğuk ve içini hoş eden elleri anlamdıramamıştı.
∞
Jimin yolda Yeji'ye mesaj atmış ve evde kan torbalarının ortada olmamasına dikkat etmesini, Jin'in geleceğini söylemişti. Yeji de onu onaylayan bir mesaj atarak abisinin isteklerini yerine getirmişti. Şimdiyse telefonu ile oturuyor, üniversite arkadaşı Ryujin ile konuşuyordu. Namjoon ise odasındaydı. Ev telefonunun çalmasını duymamıştı, bu yüzden Yeji telefonunu kapatmak zorunda kalmış ve telefonu cevaplamıştı.
-Alo?
-P-park Jimin ile konuşa-bilir miyim?
-Henüz gelmedi. Kimdiniz?
Bir süre sessizlik olmuş ve bu Yeji'yi rahatsız hissettirmişti, yolunda olmayan bir şeyler vardı. Zaten sivri olan dişleri daha da sivrilirken sonunda ses gelmişti.
-Ben Jung Hoseok. Eve gelince bana ulaşmasını bildirin lütfen. Ona ulaşamıyorum.
Telefonun kapanması ile eş zamanlı kapı açıldığında hemen dişlerini eski haline getirmiş ve yüzüne gülümseme ekleyip abisini ve Jin'i karşılamaya gitmişti . Namjoon'da sonunda hayata dönmüş ve salona çıkmıştı.
-Selam biz geldik~
Seokjin'in bitmek tükenmek bitmeyen enerjisi, evdekileri de etkisi altına alırken bundan etkilenmeyen ve üzerine değiştirmeye çıkan Jimin'di. Yeji de ortamdan sıvışıp abisinin peşinden gitmişti. Kapıyı çaldı ve gel komutunun ardından içeri girdi.
-Jung Hoseok diye biri aradı seni, hemen ulaşmanı istiyor. Geçen gittiğin kişi mi?
Jimin saçını düzeltmeyi kesip Yeji'ye döndü.
-Evet yeni doğan olduğu için zorlanıyor, gidip baksam iyi olur.
Jimin odadan çıkacakken Yeji onu bileğinden tutarak durdurmuştu.
-Jiminie dikkat et lütfen. Seni de kaybetmek istemiyorum.
Jimin öz kardeşi gibi sevdiği kıza dönmüş ve yumuşakça gülümseyerek yanaklarını okşamıştı.
-Üzülme güzelim, bakıp geleceğim tamam mı? Jin'e sahip çık. Dolapları karıştırmasın.
Yeji'nin dolan gözlerini silmiş ve göz kırpıp çıkmıştı. Yeji de kıkırdayıp aşağı inmişti.
∞
Jungkook Jiminlere sürpriz yapmak istemiş ve Namjoon için kruvasan alırken diğerlerine sevdikleri kan grubundan kan alarak yola koyulmuştı. Eve geldiğinde heyecanla arabayı park etmiş ve kapıyı elindeki yedek anahtarla - evet sürekli onlarda olduğu için yeni evin anahtarını ona da vermişti - açmış ve içeri girmişti.
-Selam size en sevdiğiniz kan-
Tanımadığı adam ile gerilemiş ve elindeki poşetleri ayakkabılığa sıkıştırmıştı aceleyle. Namjoon fark etmişti bunu ve hem endişeyle hem de komik bakışlarla bakıyordu Jungkook'a. Az kalsın büyük bir pot kırıyordu çünkü.
Hala hızlı hızlı nefes alıp verirken yüz yüze gelmişti yabancıyla. O an yıllarıdır atmayan kalbinde bir yeşerme hissetmişti. Yutkunurken 'yok artık' diye fısıldadı ve kapıdan ayrıldı sonunda.
-Selam ben gelmiştim, Jimin yok mu? Bu beyefendi de kim?
Jin gözlerini kırpıştırmış ve yukarıdan bir tutamını topladığı saçlarını aceleyle bozarak elini uzatmıştı.
-Kim Seokjin.
-Jeon Jungkook.
Yeji ve Namjoon ikilinin birbirinde yok olmasına şaşkınlıkla bakarken Yeji dayanamayıp kahkaha atmış ve Jungkook'u kolundan cimdikleyerek sandalyeye oturtmuştu.
-Jimin'in hastaneden arkadaşı, bahsetmişti ya.
-Tanıştığıma memnun oldum Seokjin. Ben de çocukluk arkadaşıyım onun.
Jin kafasıyla onaylamış ve genç çocuğun dibine oturarak soru yağmuruna tutmuştu bile. Namjoon ise onun şaşkın halinden faydalanıp Jungkook'un ayakkabılığa sıkıştırdığı poşeti almış ve kan torbalarını dolaba koymuştu.
∞
Jimin bütün gün dinlememiş olmasının sinirini taşıyordu üzerinde. Yine de Hoseok'u öylece bırakamazdı. Bu işin içinde bir bit yeniği olmaması için dua ediyordu sadece. Evin önüne geldiğinde son kez etrafına bakınmış ve zili çalmıştı. Kapı açıldığında girecekken duraksadı. Duyduğu bu tuhaf ses hiç hoşuna gitmemişti. Tekinsiz birileri vardı. Göremediği için hızla Hoseok'un yanına çıktı. İçeri girdiğinde Felix'i Hoseok ile konuşurken görmeyi beklemiyordu. Hızla elindeki bıraktı ve saniyesinde yanına damlayarak boynunun tuttu ve duvara yapıştırdı.
-Ne işin var burada?
-Oluyor mu böyle Jimin-shi hım? Arkadaşınla sohbet etmeye geldim sadece.
Jimin Felix'in kafasını sertçe duvara çarpmış ve iterek camdan aşağı düşmesini sağlamıştı. Felix bunca şeye rağmen hala pişkince gülüyordu. Jimin'i en çok sinir eden şeyde buydu işte. Felix düştüğü an yüz ifadesi değişmiş, hüzünlü hal almıştı, ardından saçını ve üstünü düzeltip uzaklaşmıştı.
Olanları bir filmmiş gibi izleyen Hoseok korkuyla gerilemiş ardından, koşarak aşağı bakmıştı bir şey olmuş mu diye.
-O bir vampir, cidden bir şey olacağını mı sandın?
-H-hayır. N-neden öyle bir şey yaptın?
-Çünkü o iyi biri değil, özellikle senin gibiler için. Her gelen insanı içeri alıyor musun sen?
-Senin yolladığını söylemişti.
Jimin saçlarını geriye atmış, ardından getirdiği kan torbasını karşısındakine uzatmıştı.
-Bunu iç, burada tek olman doğru değil. Dong-hyun ve adamları sen yeni olduğun için seni kendi taraflarına almaya çalışacaklar, muhtemelen seni dönüştürenler onlardan biri. Bir süre ben de kalmaya ne dersin ?
∞
vminin kısımlarını yazarken aşırı zorlanıyorum
28 oy
Aria ~