|Merhaba, yeni bir kitapla karşınızdayım. Anlatım stilimi sadece bu kitap için değiştiriyorum...
Bu kitapla diğerlerinden önce karşılaştıysanız diye söylüyorum, hesabımda 3 kitap daha var. Belki bakmak istersiniz :)?
Bu kitabı yazmamın bir sebebi okuyucularla tamamen medeni ve felsefik tartışmalar yapmak. Bu kitaba 'sevgi' de dahil bir çok konu için fikirlerimi aktardım. Eğer yazdıklarıma katılmıyorsanız yorumlara yazın ki eğlenceli bir tartışmaya girebilelim...
Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayınız. İyi okumalar <33|
.
.
."Fazla hırs kötülüğü, fazla cesaret ölümü, fazla adalet ise yalnızlığı getirir. Ancak sınır tanımayan bir zeka, en büyük hediyedir insana ~Rowena Ravenclaw"
~
Gökyüzü karanlık... Bulutsuz gökyüzündeki ay ve yıldızlar dışında Astronomi Kulesi'ni aydınlatan hiç bir ışık yok. Sessizlik, Hogwarts koridorlarında akşamın bu saatinde kendini oldukça belli ediyor. Slytherin varisi, bu gece de uyumadı. Derin bir iç çekiyor ve gökyüzüne bakıyor.
Son iki yıl...
Bu şekilde gökyüzünü izleyebileceği iki yılı kaldı. Bundan sonra mezun olacak ve artık eskiden olduğu kişi olmayacak.
Aslında hiç bir zaman eskiden olduğu kişi olmadı. Her günü, her dakikayı kendini geliştirmeye ve öğrenmeye adadı. Bunu pekala başardı. Ondan güçlüsü yoktu, şu yaşında bile ün salmış ve güçlü olarak bilinen bir çok büyücüye toz yuttururdu.
Soğuk havayı içine çekti ve düşündü; "O hariç"
Tutunduğu korkuluğa baktı. Astronomi Kulesi'nin korkulukları titreştiğinde, kendisine bakan bir çift parlak gözle karşılaştı. Keskin bakışları, kendi yeşil gözleriyle buluştuğunda hafifçe gülümsedi. Korkuluğa konmuş olan kartalı dikkatlice süzdü. Kartal, pençelerini korkuluğun demirlerinden ayırdı ve bu sefer zemine kondu. Oğlan, arkasına dönmeden konuştu;
"Geç kaldın, Athena"
Oğlan, omzunu tutan eli ittirip ittirmemek arasında kaldı. Sonrasında onun elinin bir zararı olmayacağını düşünerek kıpırdamamayı seçti. En azından şimdilik, ondan zarar gelmezdi.
"Dumbledore'un anka kuşuna yakalanmamak için dolaşmak zorunda kaldım. Biliyorsun, beni pek sevmiyor."
Oğlan bu sefer arkasını döndü. Omzunda duran el indiğinde, gülümsemesi de solmuştu. Karşısında, kartalın olması gereken yerde çıplak bir şekilde duran genç kızın yüzünü süzdü tekrar. Gözleri, lacivert gökyüzü kadar derin ve koyu bir maviydi. Dikkat etmezsen, içinde kaybolabilirdin. Siyah saçları, soğuk rüzgarın etkisiyle arkaya doğru savruluyor, rüzgarın bir anlık da olsa dinmesiyle tekrar yüzüne düşüyordu. Slytherin varisi, onun için getirdiği hırkayı kıza uzattı. Kız, gözlerini onunkilerden ayırmadan aldı ve kendisine uzun gelen hırkayı giydi.
"Ne düşünüyorsun Tom?" dedi kız, karşısındaki oğlana en içten gülümsemesini sunarak. Tom, ona aynı gülümsemeyi gösteremedi.
"Ölümü" dedi fısıldayarak. Athena, gülümsemesinin birazını sildi.
"Ölüm, kaçamayacağın tek şey Tom. Sen de benim kadar iyi biliyorsun, hepimiz ölmek için dünyaya geliyoruz. Kabul etmek istesek de, istemesek de öleceğiz. Bu yüzden nasıl öldüğümüz değil, nasıl yaşadığımız önemli. Ölüme olan korkun, en az kötülükle yaşamayı tercih etmen kadar yersiz"
Tom'un bir yanı biliyordu ki, o haklıydı. Ölümden korkmamalıydı. Ancak kontrol edemediği tek korkusu buydu. Buna da bir çare bulmuştu neyseki, bu yaz sevgili babasını ziyaret etmişti. Ona son kez nefretle bakmıştı, ve onu cehenneme yollamıştı.
Ölürse, kendisinin de gideceği yere
Ölümden kaçamazdı belki, ölüm onunla bir bütündü. Doğduğundan beri ölüm etrafında kol geziyordu. Annesi, yetimhanedeki tavşan, babası, ve kim bilir daha sonra nicesi. Onun görevinin bir parçasıydı ölmek ve öldürmek, atası Salazar Slytherin'in mirasıydı. Yaşamayı hak etmeyenler öldürülmeliydi.
Karşısında duran kıza tekrar baktı, sadece gözlerine bakıldığında bile zeki olduğu anlaşılırdı. Konuşması ise, zekasının kanıtıydı. Düşüncelerini okuyabilseydi, şu an bile beyninin büyük bir hızla çalıştığını görebilir, hatta duyabilirdi. Ancak mümkün değildi, her şeyi düşünen kız, elbette zihnini kapatmayı da düşünmüştü. Yapması gereken de buydu zaten.
Salazar Slytherin'in oğlana mirası öldürmekti, Rowena Ravenclaw'un kıza mirası ise düşünmekti. Sınır tanımayan bir zekaydı.
Slytherin'in varisi, Ravenclaw'un varisine sinsice gülümsedi.
"Haklısın, Athena. Her zamanki gibi" dedi. Athena'nın soğuk gülümsemesi ve yenilgiyi kabullenmiş yüz ifadesi onu ele geçirdi.
"Haklıyım" dedi Athena. "Ama her zamanki gibi, bu senin umrunda olmayacak"
Kız, üzerindeki hırkayı tekrar çıkardı ve sahibine uzattı. İnsan bedeni, kartal bedenine dönüştüğünde yerden havalandı ve tekrar demir korkuluklara tutundu. Tom, elini kartalın kafasına götürdü ve tüylerini okşadı. Elini çektiğinde, kartal havalandı ve Ravenclaw Kulesi'nin açık camından içeri girdi. Arkasından bakan Tom, ciddiyetle fısıldadı; "Elbette umrumda, ancak dikkate almayacağım"
Hayalbozan büyüsü yaptıktan sonra, yavaş yavaş merdivenlerden inen Slytherin varisi, yatakhanesine gitti. Slytherin cüppesini çıkardı ve yatağına girdi. Yorgunluğunu, yaklaşık 15 dakika önce geride bırakmış olsa da, kendini uykunun kollarına teslim etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑻𝒘𝒐 𝑯𝒆𝒊𝒓 ~ 𝑻𝒐𝒎 𝑴𝒂𝒓𝒗𝒐𝒍𝒐 𝑹𝒊𝒅𝒅𝒍𝒆
FanficBu iki varisin atalarının onlara bıraktığı görevler farklı olsa da, onların amaçları aynı. Sihir Dünyası'nı kendi yöntemleriyle yönetmek... ~Aşk ve rekabet aynı anda işleniyor bu kitapta, taşların birbirine sürtüp alev çıkarmasına benzer değil mi si...