𝐶ℎ𝑎𝑝𝑡𝑒𝑟 11

1.5K 179 6
                                    

Athena tekrar, ama bu sefer yanında Slytherin Varisi yerine Ravenclaw hayaleti ile yürüyordu Yasak Orman'da. Yaşadığı garip olayı Helena'ya anlatmıştı. O da bunu çok ilginç bulmuştu. Athena'yı ilgilendiren ise, Helena'nın verdiği tepkilerden çok, arkadaşının neden bu ağacı bu kadar merak ettiğiydi. Çünkü Athena'nın her cümlesinin sonunda, ağaçla ilgili bir şey sorup duruyordu. Athena nedenini bilmese de bu ağacın Helena için çok önemli olduğunu anlamıştı, ve bunun sebebini öğrenmek için yanıp tutuşuyordu.

Ancak şimdilik hem hayaletin, hem de kızın birinci önceliği at-adamların liderini bulmaktı. Bu sebeple Athena, normal bir durumda asla gitmeye cesaret edemeyeceği kadar derinlerine girmişti ormanın.

"Ne tarafa?" diye soru kız, Helena yol ayrımını dikkatle inceledi.

"Sağ" dedi hemem ardından. "İstersen, ben önce gidebilirim?"

"Gerek yok, bu sefer asamı hazır tutacağım" diye cevap verdi Athena ve ormanın girişinden itibaren elinden düşürmediği asasını biraz daha kaldırdı. Yavaş yavaş ilerlediler karanlık patikada, ve en sonunda kendilerini önlerini kesen bir grup at-adamın yaylarıyla bakışır buldular.

"Siz, buraya girmek için izinli değilsiniz!" dedi en öndeki at-adam. "Ancak, yıldızlar misafirlerimizin olacağını söylemişti bize. Söyleyin, arzunuz nedir!?"

"Size veya bize zarar verecek herhangi bir şey değil." dedi Athena, sakin sesiyle ve asasını indirdi. Yine de, ani bir saldırı durumunda çıkarabileceği kadar yakınında tutuyordu elini. "2 gün önce, toy at-adamlarınızdan birisi beni bacağımdan vurdu. Ve bunun için onu kışkırtacak herhangi bir hareket yapmamıştım, sizin sığınağınızdan oldukça uzaktık. Ve ben, bunu yorumlamam gerektiğini düşünüp hem liderinizle, hem de beni vuran toyla görüşmek istedim. Sizin takdirinizle gerçekleştireceğim bunu."

Kelimeler, güçlü silahlardı. Athena'nın Dumbledore'dan öğrendiği bir savunma silahıydı bu. Kendini savunurdun ve bu sayede karşındaki kişinin düşüncelerine saldırırdın. Athena da, at-adamla kendisinin üst rütbesinde biriyle konuşur gibi konuştuğundan, at-adamlar ikna olmuş gibi indirmişlerdi yaylarını. Arkalarında duran ve diğerlerinden daha yaşlı gözüken bir at-adam öne çıktı.

"Adım Wind" dedi. Evet, sesi yaşlanmış oluşunun önemli bir kanıtıydı. Pürüzlü, ve yorgun sesi Athena'da nedense bir huzursuzluk yarattı. Belki de bu birazdan duyacağı, havada kalan sözcüklerle ilgiliydi?

"Hayaletin gitmesini istiyorum" dedi Wind, Helena'ya dik dik bakarak.

"Benim bir ismim var!" diye çıkıştı Helena, Athena ise Helena'nın hemen önüne geçti ve ona kaş göz hareketleriyle gitmesinin en doğrusu olacağını söyledi. Helena iç çekti ve hızla arkasını dönüp uçuşa geçti. O gözden kaybolunca, Athena Wind'e döndü.

"Yıldızlar, bayan cadı, çok şey anlatır bizlere." diye girdi söze Wind, ve Athena'ya bir kaç adım yaklaştı. "Ve gezegenler, bize kaderinize yazılanlar hakkında bilgi verir. At-adamların doğuştan gelen yeteneklerindendir bu, ve biz her ne kadar genç olursak olalım bize evren tarafından gönderilen işaretleri okuyabiliriz. Bu yüzden toy oluşumuz yaşımıza göre değil, bilgeliğimize göre belirlenir... " Arkasını döndü, ve kafasıyla at-adam topluluğundan bir tanesine gelmesini işaret etti. Öne çıkan at-adamı görür görmez, onun kendisini vuran kişi olduğunu anladı Athena. Karanlık yüzünden onu daha genç ve küçük sanmıştı, şimdi ise büyük cüssesiyle karşısında dikilen at-adama hayranlıkla baktı. Wind, konuşmaya devam etti. "Ne kadar iri olsa da, onun toy olduğu doğrudur. Çünkü bir insana karşı duygular beslemenin bize hakaret oluşunu kabul etmiyor, ve evrenin senin için belirlediği kadere karışıyor. Bunun için gereken cezayı çekecek. Siz ise, Bayan Ravenclaw... Onun yaptığını düşünmek, yorumlamak ve sonuca varmak size kalmış. At-adamların lideri olarak, sizinle tanışmak bir onurdu."

Athena, artık gitmesi gerektiğini çıkardı Wind'in sözlerinden, her ne kadar diğer sözlerinde ne bulması gerektiğini anlamasa da. Abartılı olmayacak şekilde eğildi at-adam liderinin önünde."O onur bana ait, efendim" dedi. Tekrar kalktığında, sözde kendisine karşı duygular besleyen at-adamın boynuna dokundurdu elini, ve gülümsedi. At-adam parlayan gözleriyle baktı ona.

"Earth" dedi at-adam, Athena elini çekerken. "En iyi yaptığınız şeyi yapın, Bayan Ravenclaw."

Athena, yavaşça arkasını döndü ve at-adam topluluğunun yanından ayrıldı. Earth'ün onu son dakikalarda bile uyarmaya çalışıyor olmasından, başına gerçekten kötü bir şey geleceğini anlamıştı. Onun da dediği gibi, kız en iyi yaptığı şeyi yapmayı sürdürdü; düşündü. Sürekli, duraksamadan düşündü. Geçenlerde Tom ile geldiği ve vurulduğu ağacın yakınlarına varana kadar sürdürdü düşünmeyi. Helena'nın kendisini burada bekleyeceğini biliyordu, ve gerçekten öyle olmuştu. Gri Leydi, arkasını kıza dönmüştü ve ağacın bir kaç metre gerisinde durmuş süzüyordu gövdesini. Athena'nın yürürken bastığı yaprakların hışırtısı ile döndü arkasını ve kızı gördü. O an Athena, arkadaşının gözlerindeki endişeyi görmüştü ve kendisinin de içini bir endişe kaplamasına engel olamadı. Gerçekten, bir hayaleti ne korkutabilirdi bu kadar?

"Gidelim artık Athena!" dedi Gri Leydi, hızla kızın yanına uçarak. "Bir daha beni sakın buraya getirme!"

Kıza hiç olmadığı kadar kızgındı Helena, ve Ravenclaw Varisi anlamıyordu sebebini. Ormandan çıkana kadar konuşmadılar birbirleriyle.

Hatta yeni yıl gelene, ve Athena çok zor duruma düşene kadar konuşmadılar kendileriyle.

𝑻𝒘𝒐 𝑯𝒆𝒊𝒓 ~ 𝑻𝒐𝒎 𝑴𝒂𝒓𝒗𝒐𝒍𝒐 𝑹𝒊𝒅𝒅𝒍𝒆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin