"Gel" dedi Tom, Athena'ya. "Sana bir şey göstereceğim"
Athena, içinde şüphe damarları kıpraşmadan önce bu isteği geri çevirmedi. Gecenin bir yarısı, Kara Göl'e doğru yürüyorlardı. İkisi, ay ışığının gölün yüzeyini aydınlatmasını izledi bir süre. Kız göz ucuyla oğlana baktığında, yüzünde gayet masum bir gülümseme olduğunu gördü. Düşünmüyordu oğlan, şu an sadece ortamın huzuruna dalmıştı. Kız bunu sadece bakarak anlamıştı, gözlerindeki ifadeden anlamıştı. Görebiliyordu işte, Slytherin Varisi'nin içindeki iyilik kıvılcımını görüyordu. Tam da bu yüzden onu yok etme planları zor geliyordu ona, hala iyi biri olabileceğine inanmak istiyordu.
Ama biliyordu ki, bunun için çok geç kalmıştı. Keşke ailesinin onu terk ettiği gün verildiği yetimhane, Tom'unki olsaydı. İnsanlar ona zorbalık yapmaya başlamadan yetişebilseydi, benliğine girebilseydi. Kısasa kısas düşüncesinden daha önemli ve etkili düşünceler olabileceğini gösterseydi ona... Ama elbette, geçmişi değiştiremezdi Athena, bunu iyi biliyordu. Geçmişi değiştiremediği gibi, geçmişe göre dallanmış kişiliğiyle Tom Riddle'ıı da değiştiremezdi. Oluşturmak istediği kişi, Tom Riddle'a oldukça uzaktı.
Athena'nın gözlerinden zekası anlaşılırdı, Tom'un gözlerinden ise içine işlemiş saf kötülük...
Ama şimdi, bir kaç dakikalığına masum masum gülümserken gerçekten çocuğun derinlerdeki yaralı kalbini görebiliyordu. Kendi kabuğuna çekilmiş ve dikenlerle örülmüş kalbi hissedebiliyordu. Ve onun kalbindeki dikenli canlılardan biriydi Athena, tek fark diğer hisleri gibi vahşi değil, güzeldi. Aynı yabani otlar arasındaki gül gibiydi, Athena onun içindeki iyilikti. Onu yok etmemesi, Athena için önemliydi. Bu yüzden aynı oğlan gibi gülümsedi:
"Günün bu saatlerini, özellikle de bu görüntüyü seviyorum" dedi. "Huzurlu, karanlık ile aydınlık iç içe geçmiş"
"Evet" diyerek cevapladı Tom. Yüzündeki gülümseme, masumluğunu yitirmeye başlamıştı. "Aynı sen ve ben gibi Athena. Birlikte güzel görünüyorlar. Ama bunun haricinde, karanlık aydınlığı her zaman yutar"
Athena duruşunu hiç bozmadı, artık oğlanla birbirlerine dümdüz bakıyorlardı. "Eskisinden daha baskın bir ışık gelip karanlığı aydınlatana kadar, karanlık aydınlığı yutabilir. Ve soluk aydınlık kendini bunun için seve seve feda eder" dedi yumuşak ve dinlendirici sesiyle Athena. Tom, eğer sözleri bu kadar derin anlamlar barındırmasa onun sesine kendini gömebileceğini düşündü. Ancak bunun yerine, kaşları hafif çatıldı ve kıza yaklaştı.
"Beni kimsenin yenebileceğine inanmıyorum Athena. Buna sen de dahilsin, ve senden daha mükemmel biri olamayacağına göre gerçekten yenilmez olacağım." dedi derin sesiyle. Kızın dudak kenarına bir öpücük bıraktı.
"İyi geceler, Bayan Ravenclaw" dedikten sonra Athena'yı huzur verici grilik ile baş başa bıraktı.
Grilik... Athena griliği sevmezdi. Gri, siyah ve beyazın karışımıydı. Beyaz her şeydi, siyah ise bir hiçlik. Her ne kadar ikisi aynı olsa da, ortaya tamamen özgün bir renk olan griyi çıkarırlardı. Bu durumda, gri bilinmezlik demekti. Ölüm, nasıl Slytherin Varisi'nin korkutu tek şey ise, bilinmezlik de Ravenclaw Varisi'nin korktuğu tek şey idi. Her şeyi bilmeye alışkındı o, sonsuz bilinmezlik olduğunu hayal bile edemiyor, düşünemiyordu. Sonsuzluğu anlayamıyordu, ve bu bazen onu gerçekten deli ediyordu. Ama şu an, burda gölü izlerken, Tom'u düşündü ve kendini sakinleştirdi. "Keşke..." diye düşündü. "...içine bir şekilde iyilik tohumu atabilsem. Filizlenmesi uzun sürecek belki, ama buna en azından değer. Ama ne zaman denersem deneyeyim, tohum çürüyor ve işlevsiz hale geliyor. Aynı onu iyileştirme fikirlerim gibi."
Tom, onu kızın bile yenemeyeceğini söylemişti. Ve kızdan daha akıllı biri olamayacağına göre, Tom Riddle devrilemezdi. Ama yanılıyordu, henüz haberi olmasa da...
Athena biliyordu ki, ondan daha mükemmel tek kişi Tom Riddle idi. Ve Tom Riddle, bir gün eşitini kendi belirleyecekti. Aslında çok da önemli bir özelliği olmayan herhangi bir büyücü veya cadının onu yenebileceği düşüncesine kapılıp kendi sonunu getirecekti. Athena, Tom'un devrilmesi için önce yükselişe geçmesi gerektiğini biliyordu. Slytherin Varisi zirvede olmak istiyordu, ama Ravenclaw Varisi zirvenin, inişin başlangıcı olduğunu biliyordu.
Athena'yı asıl endişelendiren, Tom Riddle'ın intikam yolunda kaç kişiyi feda edebileceğiydi. Eğer ona sadece kendi canını alması karşılığında başka tek bir kan dökülmeyeceğinin garantisi verilseydi, Athena seve seve ölmeyi kabul ederdi. Çünkü Athena çoğunluğa her zaman önem verirdi.
Kim ne derse desin, bire karşılık binlerce kişinin canı kurtarılacaksa, o 1 kişinin canının alınması gerekirdi. O 1 kişi de bundan gurur duymalıydı. Onun sayesinde çoğunluk kurtulacaktı.
Evet, o bir kişinin yakınları bundan hoşnut kalmayacaktı. Ama bin kişinin acı çekmesinden iyiydi.
Bu yüzden Athena, kendisinin ne kadar acı çekeceğini bildiği halde, zamanı gelince Tom'u öldürmeye çalışacaktı. Eğer başarırsa, hayatının aşkının zümrüt yeşili gözlerini kapatmaktan asla gurur duymayacaktı.
İşte, göle bakarken bunları düşünüyordu. Kendisi soluk bir aydınlıktı, Tom ise karanlık. Karanlık onu yuttuktan sonra, kendi dengi sandığı aydınlık tarafından sonsuza kadar yok edilecekti. Athena ya ölecekti, ya da gelecekte birinin Tom'u öldürmesine yardım edecekti. Öyle ya da böyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑻𝒘𝒐 𝑯𝒆𝒊𝒓 ~ 𝑻𝒐𝒎 𝑴𝒂𝒓𝒗𝒐𝒍𝒐 𝑹𝒊𝒅𝒅𝒍𝒆
FanficBu iki varisin atalarının onlara bıraktığı görevler farklı olsa da, onların amaçları aynı. Sihir Dünyası'nı kendi yöntemleriyle yönetmek... ~Aşk ve rekabet aynı anda işleniyor bu kitapta, taşların birbirine sürtüp alev çıkarmasına benzer değil mi si...