Gözlerini dolduran ışıkta yavaşça ilerledi Slytherin Varisi. Bu geçidi hep Athena ile okuldan gizlice çıkacakları zaman kullanırlardı, burayı ikisi hariç kimsenin bilmediğine emindi. Tom'u sinirlendiren ufak bir sorun vardı ama, bu geçit suyun altındaydı ve nemlilik yüzünden burda yetişen ve yapraklarından sarı/yeşil/mavi ışık saçan bir çeşit bitki vardı. Evet, güzel bir görünti oluştuyor olabilirdi. Tabii önlerini görebilselerdi...
Athena kısık gözlerle Tom'un önünden yürüyordu. Bir yandan da gözünü açmayı şiddetle reddeden oğlanın sol elini tutuyordu ve onu yönlendiriyordu. Tom kendini tamamen kıza teslim etmişti. En sonunda, gözleri kapalı olduğu halde ışığını hissedebildiği geçidin sonuna geldiklerini anladı. Gözlerini yavaşça araladı.
Burası, Kara Göl'ün altından geçen ve yol boyunca ilerleyen birinin varacağı son duraktı. Kara Göl'ün öbür ucuydu, ve Hogwarts'ın en yüksek kulesinden bile bakıldığında görülemeyecek kadar gizliydi. Açık, küçük bir araziydi, ve Athena çimenlerin belli yerlerini çiçek ve mumlarla süslemişti. Tom hediyelerden nefret ederdi, bu yüzden ona hediye almıyordu. İkisi için uzun bir akşam geçirebilecekleri hoş bir mekan hazırlıyordu ve bu Tom'u gayet memnun ediyordu. Aynı şimdi olduğu gibi.
"Güzel görünüyor" dedi Tom, kendinden çıkabilecek en iyi iltifatı vermişti kıza. Athena memnuniyetle gülümsedi.
"Karı eritmek pek kolay olmadı, onun haricinde ben de beğendim. Teşekkürler" dedi. İkisi de büyüyle kurutulmuş çimenlere yan yana oturdular ve gecenin bu saatinde grimsi bir renge bürünmüş gölü izlediler bir süre.
"Doğum günün kutlu olsun" dedi Athena, elindeki siyah gülü Tom'a uzatarak. Tom gülü yavaşça aldı ve dudağının sağ kenarını kıvırdı.
"Bunu sana ben vermek isterdim" dedi. "Ama sana siyahın yakışacağını sanmıyorum, mavi veya kırmızı vermeyi tercih ederdim"
Athena gülümsedi, bu onun teşekkür etme şekliydi ve o da farkındaydı. Yanağına ufak bir öpücük kondurdu, ve başını Slytherin Varisi'nin omzuna yasladı.
Athena, özellikle Tom'a 'İyiki doğdun' veya 'Nice yıllara' gibi sözler söylemiyordu. Kasıtlı olarak özenle seçilen bu sözcükler bir sürü şeyi açıklıyordu çünkü. Evet, Athena Tom'u ne kadar sevse de ilerde binlerce kişinin ölmesini istemiyordu ve bu yüzden ona 'İyiki varsın' demiyordu. Ayrıca, kendisi yanında olmadığı sürece Slytherin Varisi'nin saf kötü olduğunu da biliyordu ve bu kötü ruhun dünyadaki varlığını sürdürmesi de pek içine sinmediğinden ona 'Nice yıllara' demiyordu. Tom bunun belki farkındaydı, belki de değildi. Her iki türlü de bir şey belli etmiyordu, sakin sakin kızın kafasını okşamayı sürdürdü.
"Sanırım bu yıl, seninle geçireceğim son doğum günüm" dedi Tom. Kız, yavaşça başını kaldırdı ve onun yemyeşil gözlerine baktı. "Belki, belki de değildir" dedi. "Sen bizi düşman kabul etmediğin sürece, veya ben seninle olan bağlarını tamamen koparmadıkça ayrılmamız gerekmeyecek."
Tom, başını öne eğdi. Bu sohbetin nereye gideceğini biliyordu, ancak konu değiştirmek için bir fikir gelmiyordu aklına. Bu yüzden, Athena konuşmayı sürdürdü;
"Hafızamı daha önce silmiş miydin Tom? Daha önce bana ihanet ettin mi?"Tom, hafifçe gülümsedi. "Senin bana ihanet ettiğin kadar" dedi. Athena kaşlarınu hafifçe çattı.
"Buna inanmamı bekleyemezsin, ayrıca benim sana ihanet etmediğimin farkında olduğun halde beni suçlayamazsın. Sorumun cevabı bu değil" dedi kalkıp Tom'un tam karşısına oturarak.
"Benim de sana inanmamı bekleyemezsin Bayan Ravenclaw. Sürekli tekrar ettiğin gibi bana hep sadık olduğuna inanmalı mıyım?" diyerek cevap verdi Tom.
"Eğer bu fikir aklından geçiyorsa, düşüncenin sonucu benim için çok önemli değil. Zaten güvensizliğinin kanıtıdır sözcüklerin..." dedi kız git gide kısılan sesiyle.
"Bu gece bundan bahsetmek istemiyorum" dedi Tom, elini kızın çenesine koydu ve kafasını kaldırıp tam gözlerine bakmasını sağladı.
Tom, Athena'nın gözlerini çok seviyordu. Lacivert okyanus kadar derin ve gri göl kadar gizemliydi. Ormana hayat veren, onun yeşilliğine mavilik ve canlılık ekleyen akarsu gibi parlak ve içtenlik dolu ayrıntıydı gözleri. Ve işte, Tom'un içinde tekrar onu öpmeye yönelik şiddetli bir arzu oluştu. Ama bunu gerçekleştirirse, beş dakikaya kalmaz giderdi kız. Son zamanlarda Athena'nın kendisinden uzaklaşmaya başladığını hissediyordu zaten. Tom, bunu her zamanki 'düşmanına fazla bağlanmama' işine attı yine. Ayağa kalktı, etrafını güzelce inceledi. Elini Athena'ya uzattı, ve kızın yerden kalkmasına yardım etti. Eli hala kızın elini tutarken gözlerini kapattı.
"Dinle" dedi Tom. "Gölün akışını, karın yağışını ve yaprakların hışırtısını. Rüzgarı ve çıkardığı seslerin birleşmesini. Hepsi geçici, Athena. Gölün durgun olduğu zamanlar vardır, yazın geldiği ve karın eridiği... Rüzgarın dindiği ve yaprakların artık dökülmediği zamanlarda bu müzik kesilir. Hiç bir şey sonsuz değildir. Sadece ben, sonsuza kadar yaşayabilirim"
Kız, Tom'un elini bırakmaya yeltendiyse da oğlanın elleri kızınkileri sıkı sıkı tutuyordu hala. Tom, kızın her iki elini de kendi omuzlarına koydu. Ve kendininkileri de onun beline yerleştirdi. Athena, bu sefer geri çekilmeye uğraşmadı.
"Şimdilik, kulağa sonsuza dek sürecekmiş gibi gelen bu hoş müziğe, ve bana bırak kendini" dedi Tom. Hafif, ama dinlendirici müziğe uygun adımlar atarak oldukça yavaş bir dans başlattı. Her ikisi de, gittikçe hızlanarak dans ettiler doğanın sesiyle.
Athena tıpkı orman ve nehir gibi, kendisinin Tom ile bu kadar uyumlu oluşunu gerçekten ilginç buluyordu. Birbirlerini her yönden tamamlıyor gibiydiler. 'Keşke...' diye düşündü Athena '...tamamen sana kendimi bırakabilmem için yardım etseydin bana. O zaman, ikimiz mükemmel bir ikili olabilirdik'
Rüzgarın sonunda dinmesi, ve yaprakların hışırtısının duyulmayacak kadar azalmasıyla danslarının sonuna gelmişlerdi.
"Bu gece gerçekten güzeldi" dedi Tom, memnuniyetini belli eden bir gülümsemeyle. Athena her ne kadar bu gülüşün samimi olduğundan emin değilse de karşılık verdi ona. Tom'un belini kavrayan ellerinin gevşemesini bekledi. Ancak onun elleri, beklentisinin tam zıttını verdi kıza, onu daha da sıkı sarmaladı ve aralarında hiç mesafe kalmayıncaya kadar çekti bedenini kendine. Tom, elleri belinde, ve dudakları dudaklarında olan kızı büyük bir istekle öptü.
Tom dile getimese de anlamıştı Athena, bugün ya rekabetin başlangıcıydı, ya da kısa süreceğini düşündüğü birlikteliğin. Eğer Slytherin Varisi öpücüğünün karşılığını almazsa, bir daha Ravenclaw Varisi'nin yüzüne bakmayacaktı.
Bu yüzden Athena hem kalbimi, hem de aklını aynı anda dinledi. İlk defa kararlarında, kalbine olması gerekenden fazla söz hakkı verdi. Ve Tom'un istek dolu öpücüğüne aynı şiddetle karşılık verdi. Dakikalar geçti, ve en sonunda ayrıldıklarında Tom sinsi bir gülücük attı kıza.
"Bizim durumumuzda 'ölüm bizi ayırana kadar' yeterince uygun olmaz. O zaman, 'biz birbirimizi ayırana kadar' diyelim, sevgilim olur musunuz Bayan Ravenclaw?"
Athena, ona en az kendininki kadar sinsi bir gülüş gönderdi. "Biz birbirimizi ayırana kadar, sevgilin olurum Bay Riddle"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑻𝒘𝒐 𝑯𝒆𝒊𝒓 ~ 𝑻𝒐𝒎 𝑴𝒂𝒓𝒗𝒐𝒍𝒐 𝑹𝒊𝒅𝒅𝒍𝒆
FanficBu iki varisin atalarının onlara bıraktığı görevler farklı olsa da, onların amaçları aynı. Sihir Dünyası'nı kendi yöntemleriyle yönetmek... ~Aşk ve rekabet aynı anda işleniyor bu kitapta, taşların birbirine sürtüp alev çıkarmasına benzer değil mi si...