❦ 9

711 86 11
                                    

Felix, Hyunjin'i evine alalı bir saat olmuştu ve ikili, bir saattir hiçbir şey yapmadan salonda oturuyordu.
Gerçi sıkılmamışlardı çünkü Hyunjin, salon camının önündeki akvaryumdaki renkli balıkları hayranlıkla izlerken Felix de onun tatlı tepkilerini takip ediyordu.

Bu çocuğun böyle güzel ve kusursuz olması hiç normal değil, diye düşündü ciddiyetle. Haklıydı da.

"Hyunjin-ah," diye düşüncelerinden sıyrıldı en sonunda. "Acıktın mı?"

"Um... Bu balıkları besleyebilir miyim?"

Tamam, böyle cevap vermemesi gerekiyordu ama balıkların parlak renkleri çok etkilemişti Hyunjin'i. Ayrıca sürekli açılıp kapanan ağızları ve komik suratları oldukça hoşuna gitmişti.
Çilli bedenden onay almak için bakışlarını akvaryumdan ona çevirdi, gözleri heyecandan parıl parıldı.

"Lütfen?" dedi tatlı bir sesle.

Felix elbette buna itiraz etmeyecekti. Oturduğu koltuktan kalkıp balık yemlerini aldıktan sonra Hyunjin'in elleri arasına bıraktı.

"Orada yedi balık var, hepsine birer tane versen yeter. Bir de yemleri parmağınla parçalayıp ver," dedi ve salondan ayrıldı.

Bir sigaraya ihtiyacı vardı.

Mutfak balkonuna çıkıp yaktığı sigarasının zehrini yavaşça tüketirken istemsizce gülümsedi. Bu lanet zehir sayesinde tanışmıştı hayatının en güzel şeyiyle.

İlk başta birbirlerine gerçekten sinir olsalar da kardeşlerinin sevgili çıkması onları ister istemez yakınlaştırmıştı. Öyle ki iki kere öpüşmüşlerdi...

Eve geldiklerinde Hyunjin, Felix'in dudaklarına yapışmış ve istekle öpmüştü onu. Tabii Felix geri kalır mı, güzel bedeni kavradığı gibi duvara yapıştırmış ve öpücüğü ileriye taşımaya başlamıştı.
Tabii birkaç dakika sonra ikisinin de nefesi kesilmişti, Hyunjin de bunu fırsat bilip salona kaçmıştı hemen.

"Bir kere daha öpmek için ruhumu şeytana satabilirim," diye homurdanırken sigarasını bitirdi.

Hyunjin'in dudakları çok tatlıydı, sigaradan çok daha bağımlılık yapıyordu, harikaydı.

Birkaç dakika balkonda oyalandı, kokunun üstüne sinmesini istemediği için üstünü değişmesi gerekiyordu. Normalde sigara kokusuna alışıktı ama Hyunjin sevmiyordu kokuyu, yani— Bir dakika.

"Neden onun sigara kokusundan rahatsız olmasını umuyorum ki?"

Ahh, cevabı belliydi bunun ama Felix bunu kabul etmek istemiyordu. Bu yüzden mutfaktan ayrılıp sessizce odasına yürüdü.

Salonu geçtiğinde tişörtünü çıkarmış, yarı çıplak girmişti odasına. Üstüne hızlıca başka bir tişört geçirip Hyunjin'in yanına gitmekti amacı ama güzel bedenin kendisini odasında beklediğini görünce fazlasıyla şaşırmıştı.

"Hyunjin-ah? Odamda ne yapıyorsun?"

"S-sen gidince ben de tuvaleti b-bulayım dedim..."
Hyunjin, çillinin çıplak bedenini ve kaslarını görünce kıpkırmızı kesilmişti ve bulunduğu yere büzülmüştü ama itiraf etmeliydi, Felix  fazlasıyla yakışıklı ve baştan çıkarıcıydı.

Hele de karın ve kol kaslarını böyle sergilerken.

Hyunjin sertçe yutkunup başını eğdi. "Gi-gideyim ben. Balıkların yanına."

"Bir saniye."

Odadan sıvışmaya çalışan ve utançtan kıpkırmızı olmuş bedenin bileğini kavrayıp kendisine yaklaştırdı uzun olan. Yüzleri çok yakındı, nefesleri karışıyordu ve ikisinin de kalp atışları fazlasıyla hızlanmıştı.

Felix, güzel ellerden birini kavrayıp çıplak göğsüne bastırdı yavaşça. "Kalbimin ritmini karman çorman ediyorsun Hwang Hyunjin. Bana ne yapıyorsun böyle?"

"Felix..." Utançla mırıldanarak bakışlarını kaçırdı.

"Soyadımı nereden öğrendin lan sen?"

Felix bu soruya karşılık resmen dumura uğramış gibi hissetti kendini fakat önündeki güzel bedene baktığında istemsizce gülümsedi. Hyunjin, kendisini rahatlatmak için konuyu dağıtmaya çalışıyordu.

Çilli olan, onu zorlamamak için göğsünden ayırdı güzel eli ve yumuşak teni yavaşça öptü.

"Hyunjin, tanışmamız biraz tuhaf oldu ama... Sigara içtiğim için gerçekten çok memnunum.

"Ama—"

"Eğer sigara içmeseydim seni tanıyamazdım. O gün tesadüfen balkonunun önünde duruyordum ve sen çıktın. Huysuz ve sevimliydin, hâlâ da öylesin."

"Ne demeye çalışıyorsun?"

Hyunjin, kalbi resmen ağzında atarken sormuştu sorusunu. Büyüğün nereye varmaya çalıştığını gayet iyi anlıyordu ama utancından bir şey diyecek gücü bulamıyordu kendinde.

Felix gülümseyerek konuşacakken salondan gelen gürültülü sesler ile duraksadı.

Eve birileri girmişti.

"Siktir," diye nefesini tutup içeri koştuğunda peşinden Hyunjin de gelmişti. Felix, koruma içgüdüsüyle onu arkasına aldı ve salona daldı.

Tabii koltukta oturan Jisung'u ve kucağında oturan Minho'yu görmeyi beklemiyord— Lanet, yiyişiyorlardı!

"Jisung!"

"Felix-?! Siktir, ev boş sanmıştım!"

cig love ❦ hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin