Hissizleştirilmiş dünyanın çevresindeki doğa harikasının halkasından bir tık ileri gitmenin yollarını aramak ne kadar da saçmalık olurdu? Biraz daha yaklaşacağım ve aynı zamanda geleceğimdeki evrenin ruhuna biraz daha dokunacağım. Yalnızlığa erişmek ne kadar doğru olabilirdi ki? Hayatın geçmişine bakılırsa yüzyıllarca askıya alınmış düşüncelerin ebeveynini yapmamı istemeyin benden, hem ben kimim ki bir Arnavut kaldırımında oturan bir kader hırsızı hatta kader yanlısı ancak bu kaderin tanrısı olmak benim işim değil, kendisini Tanrı sananların işidir bu peçesini yüzüne vuran densizlerin işidir bu, bana gelecek olursak ben bir işçiyim boynuma doladığım, kalbime hapsettiğim en yüce olan tanrımın işçisiyim. Sanmayın ki mutsuzum dut ağacının kendisiyim ben sekiz yapraklı olan eşsiz olan hayatımın kulvarlarında gezen doğanın kendisiyim ben sebebiyet verdiğim yoldaşlarımın öncüsü, yol gösterenlerin yaveriyim. Sanat yolunda ilerlediğim bu güzergahların da birer tanrısı sayılırım ama bunu siz yine de fazla düşünmeyin çünkü sizin yücelttiğiniz sistemin tanrısı ile bir alakam yok belki de sizin hiç alakanız yok taçlandırdığınız sanatınızda. Hem bizim taça ihtiyacımız yok. Krallığa, bir başa, bir lidere burası erdemlilerin ülkesi, erenlerin ilkesi gerek var mıdır? Baş üstündeki teneke kaba.
Ben bu dünyaya gözümü açalı yirmi yılı geçti dostlar; sanmıyorum ki bu süreç bizi bir asır ileriye attı. Siz de sanmayın ki siz bu yaradılışın hakikatlerini taşlıyorsunuz, bambaşka bir sürecin bambaşka varlıklardan ibaret olduğumuzu söyleyemem ne yazık ki ama bir engerek yılanından daha tehlikeli olduğumuzu son üç senedir daha iyi anlamaya başladım belki de aylardır sabırsızlıklarımı bir ömür karşılığında yurdumu taşladım. Kara peçelerin içerisinde insanlığımı balladım, döndüm aynı zamanda mescidi aksaya sarıldım varlığı yüce olan imanı ahlaka
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİZ
RandomMezar taşlarından yaptığım özgürlüğümün, rıhtımındaki tevakkuflar zihnimi körpe adalete yakıştırılmış bir yalan gibi ele alıyor.