4. BÖLÜM

8.9K 809 193
                                    

Mirza Ateş'ten...

Geri çekildiğimde Alisa'nın ne kadar şaşkın olduğunu görebiliyordum. Herkes etrafımıza toplanmıştı ve o kadar gerçekçiydi ki.

"Sorun yok" dedim boğazımı temizleyerek. "İyiyim."
Yavaşça ayağa kalktığımda Alisa da koluma girerek destek olmuştu ve ben gözlerimi ondan ayıramıyordum.

Ona dokunuyordum. Gözlerinin derinliğini ve kahvesini görebiliyordum. Hangi yalan bu kadar gerçek görünebilirdi ?

Nasıl bakıyorsam bu onu afallatmıştı ama heyecanını gizleyememişti. "İyi misin ?" Diye mırıldandı derin bir nefes alırken. Yavaşça gülümsedim. Hala inanmakta zorluk çekiyordum. Sanki gözlerimi kapatsam kaybolacakmış gibi. O kadar uzun süre onsuz kalmıştım ki ve bu zamanlarda o kadar çok hayalini gerçek sanmıştımki şu an yanımda olduğuna inanamıyordum.

"Senin yanında çok iyiyim" diye mırıldandım. Gülümsememi bastıramıyordum. Bu anın tadını çıkarmak istiyordum.

Utanarak gözlerini kaçırırken "araba sürebilecek misin ?" Dedi bu kez. "İstersen ben kullanabilirim ?"

Niye böyle mesafeli davranıyordu ? Sanki yeni tanışıyormuşuz gibi. Lanet ! Tabiiki yeni tanışıyorduk. Bu evrende. Ona nasıl olayları anlatacaktım ? Zaten kendisinin kafayı yediğini düşünüyordu. Şimdi benim de kafayı yediğimi düşünüp benden uzaklaşırsa ? Bu kez onu buradan asla kurtaramazdım. Üstelik nasıl çıkacağımızı ben bile bilmiyordum. Bir kapı vardı ve o kapı her şey olabilirdi.

"Sürebilirim" dedim cevap beklediğini fark ettiğimde. Dışarıya çıktığımızda burasının bir benzin istasyonu olduğunu anladım. Neredeydik ve nereye gidiyorduk ?
Arabaya geçerken ağzından nasıl kelime alacağımı düşündüm. Sonra cebimde telefonun varlığını fark ederek elimi cebime atıp navigasyona girdim ve konumumuza baktım. O an anılar birer birer zihnime doluştu. Bandırma'ya mı gidiyorduk ?

Duraksadığımı fark edince "kötü bir haber mi ?" Diye sordu. Hala telefonuma bakıyordum.

"Hayır" dedim hemen. "Sadece şarjım azalmış, ona şaşırdım."

"Benim telefonumu kullanabilirsin."

Gülümseyerek arabayı çalıştırdım. Bu benim Dünya'daki arabamdı. Aynısıydı. Cidden insan burada kafayı yerdi. Her şey o kadar gerçekçiydi ki bir an buraya ait olduğumu düşündüm. Bu hastalıklıydı. Burada kalabilir miydim ? Ya o kapıyı hiç bulamazsak ne olurdu ? Alisa ile burada sonsuza kadar kalsam nolurdu ? Onun istediği gibi büyüsüz. Düşman yok. Tehlike yok. Her şey istediği gibi. Sıradan bir çift gibi.

"Ne düşünüyorsun ?" Diye sordu bu kez. Farah'ın anlattıklarını hatırlamaya çalıştım. Biz sevgiliydik. Ona açılmıştım. Vitesteki elimi bırakıp eline uzandım. Dudaklarıma götürüp üzerini öperken teni sıcacıktı. Eli titredi. Başka bir evrende bile bana olan hisleri aynıydı. Bu her şeye bedeldi.

"Sana nasıl güzel bir gün yaşatacağımı düşünüyorum."

Kıkırdarken neşeliydi. Bu beni de gülümsetti. "Seni çok özledim."

Duraksarken şaşırdı ama bunun hoşuna gittiğini de anlamıştım. Bunu söylememem gerekiyordu. Ya da söylemeliydim. Özlemden boğulmuştum ve şu an ona saatlerce sarılmak kokusunu içime çekmek istiyordum. Burası saklanmak için çok iyi bir yerdi. Kafam o kadar çok karışmıştı ki.

"Yanındayım" dedi yumuşak bir sesle. Uzanıp yanağını okşadım.

"Yanımdasın ve inan bana bunun nasıl mucizevi bir şey olduğunu tahmin edemezsin."

"Çok garip konuşuyorsun" dedi neşeyle.

Bandırma'ya giriş yaptığımızda onu nereye götüreceğimi biliyordum. Sahildeki otoparka arabayı park ederken "daha önce gelmiş miydin ?" Diye sordu. Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Ona ne söylemiştim ki ?

KARAKUŞ - 2 "ATEŞ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin