10. BÖLÜM

6.6K 588 212
                                    

Alevlerin sayesinde giriş kapısını açarken hemen ilerimde Farah, Mira ve Aleksi şaşkınca bana bakıyorlardı. Onları es geçerek ormanlık alana doğru uçmaya başlarken arkamdan gelenleri ve seslenenleri zar zor duyuyordum.

Avucumdaki alevleri geriye rast gele savururken Alisa dedi Aleksi zihnime.

Aleksi Lilith'in kontrolündeyim.

Neyseki zihinsel temasımız bitmemişti. Yaklaştığımız orman oldukça tanıdık geldiğinde gerildim. Buraya giremezdim. Beni öldürürlerdi ama bu Lilith'in pek umurunda değil gibiydi. Elimdeki taşı kitaplarda görmüştüm ama tam önemini araştırmamıştım. Şimdi bu ne için Lilith'e lazımdı ?

Ormana Şeytan Ormanı'na girdiğimizde korku bedenimi sarmıştı ama yapabileceğim bir şey yoktu. İlerledim. Nereye gittiğimi bilmiyordum ama Lilith bu taşı ona götürmemi istiyorsa ona gidiyordum.

"Dur !" Dedi yabancı bir ses. "Dur diyorum!"

Yavaşlayarak durduğumda ses arkamdandı. Yavaşça bedenimi çevirdim ama yere iniş yapmadım. Lilith bedenime hükmederken nasıl oluyor da gücünü ve kanatlarını hatta gözlerini verebiliyordu ? Bu nasıl bir büyüydü.

"Kimsin ?" Dedi Marduk zebanisi. Onu hatırlıyordum. Ormanımda ölemezsin diyen zebaninin ta kendisiydi.

"Sasta, beni tanımadın mı ?"

Zebaninin gözleri irileşti. "Yoksa..." dedi şaşkınlıkla. Hemen arkasında başka bir zebani daha belirdi.
Sol elimi yana açıp avucuma cehennem ateşini topladım. Zebaniler önce elime sonra kanatlarıma baktılar. Ben daha ne olduğunu anlamadan aniden diz çöktüklerinde şaşkınlığımı yansıtamadım. "Kraliçemiz."

Burası 1.5 yıl evvel peri mızrağıyla yaralanıp sığındığım Şeytan Ormanı'ydı. Sırf ormanında ölmeyeyim diye beni ormanından atmaya çalışan Zebani, Lilith'in ruhu bedenimde hüküm sürdüğü için karşımda diz çökmüş beni "kraliçe" diyerek selamlıyordu. Ben Alisa Ateş'im demek isterdim ama bedenim Lilith'in kontrolündeydi.

"Evet benim" dedim kibirli bir tonda ve bu tonu hiç sevmedim.

"Geri döndünüz" dedi Sasta denen zebani. Hala dizinin üzerindeydi.

"Evet döndüm" dedim. "Peşimde düşmanlarım var. Onları geride tutun. Ormanın diğer tarafından çıkacağım."

Hayır dedim içimden. Aleksi, Şeytan Ormanı'ndayım ama zebaniler sizi bekliyor. Ormanın diğer tarafından çıkacağım.

"Emredersiniz kraliçe Lilith."

Arkamı dönüp diğer tarafa uçmaya başladığımda Lilith'in ne yapacağını kestirmeye çalışıyordum.
Orman çıkışına kadar kimse karşıma çıkmadı. Ormandan çıktığımda ise durdum. Ellerimi ileriye uzattım. "Vurakeş viya geca."

Söylediğim kelimelerin ne anlama geldiğinden haberim bile yokken önce bir ışık belirdi. Ardından büyüdü. Büyüdü ve bir geçite dönüştü.

"Lilith !" Dedi bir ses. Sevdiğim adamın sesi. "Alisa'yı götürmene izin vermeyeceğim."

Bedenimi onlara çevirdim. Hepsi buradaydı. Karşımda. Onlara zarar verme düşüncesi beni ürpertti ama Lilith'in bunu önemseyeceğini sanmıyordum. Hatta benim ellerimle Mirza'ya zarar verecek olması onun hoşuna bile giderdi. "Bu taşı ancak o etkinleştirebilir. O bana lazım."

Sonra o tanıdık melodi kulağıma ilişti. Yağız'ın melodisi kulağıma gelse de hiç etkilememişti. Koruma büyüsünü ben yapmayı biliyorsam yüzlerce yaşındaki cadının bilmesi gayet normaldi. Ayal bileğime dolanan şeyle dengem sarsılırken bu Aleksi'nin şimşek kırbacıydı. Beni aşağıya çekmeye çalıştı ama Lilith ondan güçlüydü. Üstelik canı yanan bendim. O değildi. Durması için bir sebep yoktu. Bir kez daha düşmanımızın ne kadar büyük olduğuyla yüzleştim.

KARAKUŞ - 2 "ATEŞ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin