11. BÖLÜM

6K 551 112
                                    

Tazıların yanık kokuları ormanda yükselmeye başladığında midemin de bulandığını hissettim. Derin bir nefes alamazdım ama bu şekilde nefessizlik de çok zordu. Yorgunlukla Mirza'ya yaslandım. Elini belime sararken onun da bitkinliğini hissettim.

"Bir an önce çıkalım buradan" dediğimde herkes hala olayın şokundaydı. Ormanın çıkışına ilerlerken Yağız tekrar haritayı açtı ve Bakışlarını gezdirdi.

"Bu taraftan" dediği yere doğru ilerlemeye başladık. Mirza elimi sıkıca tuttuğunda yüzüne baktım. Yüzünün rengi atmıştı ve tahminimce içinde hissettiği o büyük gücü anlamaya çalışıyordu. Annemle babam da mı bu şekilde güçlerini büyütebiliyorlardı ?

"İyi misin ?" Diye sordu sakince. Başımla onayladım ama iyi olduğumdan o kadar da emin değildim.

"Çok iyiydi" dedi Mira sonunda. "Efsaneydi!"

"Bebeğim sakin ol" dedi Uras kolunu beline dolayarak. "Şimdi sırası değil."

"Söylemezsem içimde kalırdı."

Yokuş çıkmaya başladığımızda soğuğun da etkinliği artmaya başlamıştı. Basıncı net bir şekilde hissetmeye başlamıştım ve diğerlerinin de hissettiğini biliyordum.

İlerlemeye devam ettiğimizde sanki yol bir türlü bitmek bilmiyordu ve biz artık yorulmaya başlamıştık. Hava kararmak üzereydi. Herkesin adımları yavaşlamıştı ve ilerlememiz zorlaşmıştı.

"Daha ne kadar var ?" Dedi Özgür nefes nefese.

"Epey" dedi Yağız sıkıntıyla. "İsterseniz burada kamp kuralım. Hava kararmak üzere."

"Ben de çok açım" dedi Destina. "Enerjim tükenmiş gibi hissediyorum."

Uras da omuzundaki sırt çantasını eline aldı. "Burası uygun" dedi. "Daha fazla bu şekilde ilerleyemeyiz."

"Hava da kararmak üzere" dedi Farah.

Herkes çadırlarını kurmaya başladığında Mirza da büyük bir ateş yakmıştı. Burasının güvenli olup olmadığından emin değildik ama daha fazla ilerleyemeyeceğimizin de farkındaydık.

Çadırlarımızı kurup ateşin etrafına toplandığımızda her şey sakindi. Ateşin çatırtıları sessizliği delerken Mirza'nın eli elime kapandı. "Üşüyor musun ?"

"Çok değil" dedim itiraf ederek. Elimi bırakıp kolunu omuzuma atarak beni kendine çekti. "Yaptığımız şey" dedim kısa süreli bie aradan sonra. "Gücümüzü büyütmek."

"Büyüleyiciydi değil mi ?" Diyerek kesti sözümü. "Ailemden bununla ilgili bir şey duymamıştım."

"Ben de" dedim başımı omuzuna yaslarken. "Sanki tekrar ateşini bedenimde hissetmek gibiydi. Güzeldi."

"Lisedeki kamplarımızı hatırlıyor musunuz ?" Dedi Uras. "Bu ortam bana onu hatırlattı."

Ortamın kasveti bir anda dağılırken "unutulur mu ?" Dedi Doğu. "Özgür'ün uluması yüzünden kaç kere çığlık atarak çadırını devirmiştin."

Herkes kahkaha attığında Uras Doğu'ya kötü bir bakış attı. "Seni de biliyoruz" dedi sinirle. "Her seferinde ateşi kendin yakmak isteyip sonunda giysilerini tutuşturduğunu."

Tekrar bir kahkaha tufanı koptuğunda "Neden ?" Dedi Farah gülerek. "Neden bu inat ?"

"İşte artistlik yapıyordu" dedi Yağız. "Kamp doğal ve zorlu bir ortammış. Ateş yakmak dikkat ve akıl gerektirirmiş falan."

"Lan !" Dedi Doğu. Yerden kar alıp Yağız'a fırlatsa da karlar yolun yarısında dağılmış yere düşmüştü. "Tamam kesin."

"Sen de gitar çalar şarkı söylerdin" dedi Mirza Yağız'a.

KARAKUŞ - 2 "ATEŞ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin