Aşırı moralim bozuk ve aşırı sıkıldım kimse beni siklemio :'). BU ARADA MAFYA VEYA VAMPİR KİTABI DEĞİLDİR.
Başlayalım.
____________________________Louis: Ne düşündüğünü sordum?
Eliza: Yani... Ne düşünebilirim ki?
Basit gibi görünse bile aslında karmaşık bir soruydu. Bana katili mi, cinayet serisini mi, yoksa olayların nasıl olduğunu düşündüğümü mü sormuştu?
Eliza: Bence korkunç . Neden böyle bir şey yaparsın ki, herhangi bir canlıya?
Louis yanıma oturdu ve telefonumda duraklattığım video sahnesine baktı. Ama aklı bambaşka bir yerde gibiydi.
Louis: O kadar kötü olmayabilir. Bazen hükümetin koyduğu kurallar çok sıkı oluyor. Belki sadece özgür olmaya çalışmıştır?
Eliza: Bu savunma çok saçma Louis. Ailesinin neler hissedeceğini bir düşünsene, ne kadar derin bir üzüntü duyacaklarını... Çocuğunu kaybediyorsun, belki eşini, belki dostunu. Yıllarca emek verdiğin kişiyi, ne kadar acı bir olay...
Louis: Katilin duygulara önem verdiğini düşünmüyorum, ben olsaydım bende vermezdim. Verselerdi zaten katil olmazlardı.
Eliza: Her insan duygulara önem verir Louis. Yani insan olan herkes.
Louis: Ama onlar insanlıktan çıkmış olan kişiler. Bu yüzden onları suçlayamayız, değil mi?
Sinirle ayağa kalktım. Bu konularda, özellikle cinayet ve benzeri gibi konularda, çok hassas ve kırılgan olabiliyordum . Sakin tutmaya çalıştığım sesimle konuştum.
Eliza: Çok haklısın, bu yüzden onlara ceza verilmemeli değil mi? Öldürdükleri insanları kim umursar ki zaten!
Derin bir nefes aldım ve devam ettim.
Eliza: Bütün bu saçmaladığın şeyleri sevgilinden yeni ayrılmış olduğun sebebine bağlamak istiyorum. Aksi taktirde seninle olan arkadaşlığımı devam ettirebileceğimi düşünmüyorum.
Louis: Bu konuda sen fikirlerini belirttin, ben de belirttim. Ben fikir ayrılığında olsak bile seni saygıyla dinledim, sen dinlemedin. Bu durumda duygularını önemsemiyorum.
Sinirim hayali bariyerini aşmış, hatta taşıyordu.
Eliza: Benim eve gitmem lazım. Görüşürüz.
Balkondan çıktım ve odaya girdim. Ben yokken Sadie ve Caleb gelmişlerdi. İçerde garip bir konuşma dönüyordu.
Sadie: Nasıl küçük bir çikolata barının içinde ismini bile söyleyemediğim bu kadar çok şey olabilir ki?
Caleb: Erken ölüm.
Michelle: Çikolata yemek için iyi bir sebep daha.
Millie: Eee- ne?
Michelle: Yani, hiçbir şey boşver. Yine de yemeğe devam edeceğim.
Noah: Topluca bir psikoloğa gitmemiz lazım.
Michelle: Sonra o psikolog da parayı kırsın di' mi? Yok ya kalsın almayayım ben.
Finn: Ama ben-
Sadie: Üstüne alınma çocuk.
Finn: Sadie aynı yaştayı-
Sadie: Ben senden büyüğüm, hem ay olarak, hem beyin olarak.
Gaten: Sadie vurdu ve gol.
Eliza: Michelle ben gidiyorum geliyor musun?
Michelle, Sadie, Millie: Ne oldu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood/Louis Partridge
Fanfiction"Bana güvenebilecek misin?" Bunu yapmayı senden daha çok istiyorum, inan bana. Ama nasıl yapacağım?