Geçen bölüm o kadar kelimeyi yarım bırakmışım niye kimse uyarmamış aq. Sinirlendim gene. Of çok boş yaptım bölüme geçin.
Başlayalım.
_________________________________________
Erken kalkmam gerekiyordu, ama bilin bakalım hangi salak uykusunu bölemeyip gideceği yere tam YARIM SAAT geç kalmıştır? Ups, benmişim. Gideceğim tüm yerlere geç kalma hobimden kurtulmam lazım artık, yoksa yakında başım cidden büyük bir belaya girecek.
Bugün, en son arkadaşlarımla buluşmamın üzerinden bir hafta iki gün geçmişti, ve ilk ciddi iş görüşmemi yapmak için kabul edildiğim ilk ajansa yetişmem gerekiyordu.
Resmi bir görüşme olacağı için üzerime gri bir takım, beyaz bir gömlek, ve dar, dizlerime kadar gelen bir etek giymiştim. Kısa bir topuklu ayakkabıyı da ayağıma giydikten sonra evden klasik yarı koşuş-yarı yürüyüş adımlarımdan atarak çıktım.
Kaybedecek bir dakikam dahi olmadığından bir taksi çağırdım ve geldiği dakika içine atladım. Şoförden biraz daha hızlı gitmesini rica ederek telefonumu elime aldım. Son günlerde Michelle ile bayağı kavga ediyorduk. Nedenini tam çözebilmiş değilim. Tamam belki üç buluşmamızın saatini kaçırmış olabilir, hatta hiç gitmemiş bile olabilirdim ama bu kavgalarımızı açıklamazdı. Galiba.
Her neyse, ben bu konudan cidden aşırı rahatsızdım ve aramızı düzeltmek istiyordum, fakat artık ne mesajlarıma bakıyordu, ne de evde ona seslendiğimde cevap veriyordu. Son kavgamızda ona kötü şeyler söylemiştim ama istemeden olmuştu, yani oldukça gergindim ve ne dediğimden tam olarak emin değildim.
Onun dışında pek bir şey olmamıştı. Louis ile günde birkaç saat konuşuyorduk, ama boş muhabbetlerdi. Onu Michelle' in yerine koymaya çalışıyor ve boşluğumu onunla kapatmaya çalışıyordum ancak olmuyordu. Üçü arasında hiçbir arkadaşımla bir günden fazla küs kalamıyordum, hepsi benim için ayrı değerliydi. Özellikle Michelle, onuna kardeş gibi büyümüştük ve o benim en değerlimdi bu yüzden Louis onun yerine geçemiyordu.
Ve Louis arada çok fena şekilde damarıma basıyordu, ben de onu engelliyordum. Bir saatliğine. Kabul, muhabbeti boş olsa da fena sarıyordu.
Artık Michelle'le neredeyse son iletişim kurabildiğimiz yer olan Homeless grubuna giriş yapmıştım.
Homeless🍻
Eliza: Evet artık beyiniz eve ekmek getirmek için işe başlıyor.*havalı emoji*
Millie: EeRHhKğEK YhHAaAaA-
Sadie: Aslında tek işsiz sendin-
Eliza: Yo Micchie de var.
Bunu belki Michelle yazar umuduyla göndermiştim. Yazdı da, ama cevaba bakınca yazmasaydı daha iyi olurdu diyorum.
Michelle: Ben unutulan olmaya alışığım.
Michelle: Sıkıntı yok.
Michelle: Tebrikler.
Bunları yazdıktan sonra offline oldu. Birkaç saniye boyunca kimse bir şey yazamamıştı.
Sadie: Michelle ben onu demedim.
Sadie: Yani seni de eşit şekilde seviyorum.
Michelle yine online olmuştu.
Michelle: Sadie üstüne alınmana gerek yok.
Michelle: Artık hepiniz öyle davranıyorsunuz.
Millie: Kafanda kuruyorsun Micchie, hepimizin eşit olduğunu sen de gayet iyi şekilde biliyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood/Louis Partridge
Fanfiction"Bana güvenebilecek misin?" Bunu yapmayı senden daha çok istiyorum, inan bana. Ama nasıl yapacağım?