Louis: Güzel bir hediye olur diye düşünmüştüm...
Ölümün soğukluğuna bulanmış eli omzumu sıkıyordu, fakat bu titrememi durduramıyordu.
Ardından beni öne doğru ittirdi, ayakta duramayacak kadar yorgun olduğumdan yere düştüm.
Sırıtan gözlerini benden ayırmadan ayağıyla kapıyı kapattı.
Louis: Ucube gösterime hoşgeldin, canavarlarımla tanış!
Kahkaha attı, keyifli olduğu her halinden belliydi.
O, üzerime eğildi. Nefesi yüzümü donduruyordu. Bulunduğumuz ortamın soğukluğundan değil, nefesi kan kokuyordu.
Louis: K-kan grubun, s-s-sıfırdı değil mi?
Gülümsemesi hiç silinmemişti, konuşurken dudaklarına akan tükürükler onun kana karşı duyduğu ilgiyi yenemediğini ortaya koyuyordu.
Konuşmadım, konuşamadım.
Kalktı, arkasını dönüp en temiz görünen bıçağı ışığa tuttu. Gözlerinin yansımasını gördüm. Kanların üzerinde kanlardan daha kırmızı ve daha açtı.
Louis: Tüm kan profilin mükemmel... favori canavarım olacaksın.
Kolumu sertçe tutup saçlarımı çekiştirdi. Sonra bağdaş kurup boğazımı açık bırakacak şekilde kafamı göğsüne dayadı.
Bu sefer dokunuşları şevkat değil, tutku doluydu. Kan tutkusu.
Louis: Canını hiç acıtmayacağım.
Sesinin soğukluğu buz dolu odadan daha dondurucuydu.
Louis: Bana...bana güvenebilir misin?
İnan bunu yapmayı senden daha çok istiyorum, ama nasıl yapacağım, her şey bana seni gösterirken?
Louis: Ölümün arkadaşının ölümünden daha acısız olacak, buna emin olabilirsin.
Bunu dediğinde içimde kendini kendini var eden boşluk doldu, beynimdeki başıboş düşünceler birleşti, vücudumdaki kıpırdatamadığım yerler dirildi.
Sen...
Onun katilisin.
Ve şimdi bende senin katilin olacağım, hangi kişilikte veya kim olursan ol.
Sen benim her şeyimi elimden aldın.
Eliza: S-sana yardım e-edebilirim, bu-bunu yenebiliriz, beraber!
L-lütfen beni bırak ayakları ha... Haha, hiçbir zaman kötü bir oyuncu olmadın.
Saçlarımı bırakıp ayağa kalktı, delirmişcesine kahkaha atıp bir şeyler sayıklıyordu.
Ardından bağırdı. Her şey, şuan yaşanan her şey bana başrolü olduğum bir korku filmini hatırlatıyordu.
Louis: Yardım etmek mi? YARDIM ETMEK Mİ? BANA SEN YARDIMCI OLAMAZSIN, SEN HİÇBİR ŞEYSİN! SEN KURBAN EDİLMEYE LAYIK BİR KOYUNDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY OLAMAYACAKSIN!..
Farkedebileceği şekilde titremeye ve hıçkırarak ağlamaya başladım, 'Biliyorum...'
Olay 'ya rolünü iyi yap ya da ölürsün' e dönmüştü. İnsanların yüreğine dokunmayı iyi bilirdim- tabii eğer yürekleri varsa. Ki ben bu canavarın yüreği olduğuna götümü bile inandıramazdım.
Durdu, bana doğru eğildi ve en başta yaptığı gibi fısıldamaya başladı;
Louis: Bundan kurtulmana yardım edebilirim..Sen beni kurtaramazsın ama ben..ben seni kurtarabilirim. Arkadaşını özlemedin mi? Onu görmek istemez miydin?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood/Louis Partridge
Fiksi Penggemar"Bana güvenebilecek misin?" Bunu yapmayı senden daha çok istiyorum, inan bana. Ama nasıl yapacağım?