14 sene önce〰
Alacakaranlığın soğuk günü. Tüyleri diken diken eden ölüm sezliğinde bozuk yolda ilerliyordu. Telefonundan saate bakıp duruyordu. Çok geç olmuştu. İçinden sessizce bir küfür savurdu. Bozuk yol iyice daralıp daha da bozulmaya başlamıştı. Ilerlemeye devam ediyordu. Ileride boğuk bir gölge gördü. Işte beklediği kişi gelmişti. Içinde aniden bir ürperti hissetti. Bunun nedeni havanın soğukluğu değildi. Karşısındaki gölgeydi. Güçlü görünmek zorundaydı. Ama yapamıyordu. Nedense tüm gücünü cesaretini emmişti.
Derin bir nefes aldı ve herşeyin iyi olacağını umarak ilerlemeye başladı. Ona doğru yaklaştıkça aslında onun bir gölge değilde insan sülüyeti olduğunu anladı. Insan bu terim ona çok zıttı. O da öyle düşünüyordu. O insan olamazdı.
Iyice yaklaştı aralarında bir kaç metre kala olduğu herde durdu. Ellerini bağladığı yerden çözdü ve serbest bıraktı. Ona duyurmadan derin bir nefes aldı. Güçlü gözükmeliydi.
"Yalnız gelmişsin?" dedi nazik ama tehditkar bir sesle. Bir insan 'pardon' dedi içinden 'o bir insan değilde herneyse nasıl nazik ama sesinde adamı deliğine sokacak derecede bir ürperti hissettiriyor?' dedi kadın içinden. Insan suliyetinin yada artık onun kavramın da her kimse ona sırtı dönük olduğundan onun görmediğini var sayarak derin bir nefes aldı gözlerini bir süre yumdu ve onun sesini duymasıyla tekrar açıp korkunç manzaraya baktı. "Sorduğum sorunun cevabını duyamadım!" sesinde ufak bur duygu bile yoktu ama sabırsızlık vardı.
Kadın ellerini iki yana açarak, "bana polisleri karıştırmamam gerektiğini söyleyen sendin." dedi adamın ufak çaplı gülüşünü duydu. Gülebildiğine şaşırmıştı doğrusu. "Ikimiz de polisten bahsetmediğimizi biliyoruz değil mi Kama.?" adam ona yüzünü dönmüştü son kelimeyi, onun ismini söylerken. Adama tiksintiyle baktı. "Ahh bana öyle bakma senin adın Kama değil mi?" dedi adam. İçinde onu öldüresiye bir istek doğdu ama gücünün ona yetmeyeceğini biliyordu.
"Sana gelirken kızını da getirmeni söylemiştim." dedi tehtitkar sesiyle. "Sana kızımı asla vermem.!" dedi kesin bir sesle kadın. Adam yine soğuk kanlı gülüşüyle etrafı gerdi. Kadın, sanki gülerek etrafa negatif enerji dağıttığını düşündü. Ama sonra düşündüğüne pişman oldu. Bu adam zaten kötuydü. Etrafındakilere zarar veriyordu.
"Diğerleri de senin gibi dediler ama... Ahh Kama..." kadın ona saldırmamak pençelerini yüzüne geçirmemek için kendini çok zor tutuyordu. "Içindeki nefreti hissedebiliyorum. Ama korkuyorsun da." adam onunla dalga geçiyordu. "Beni tahrik etmene asla izin vermeyeceğim." adam yine güldü. "Aa yapma Kama. Tabiki de seni tahrik etmeye çalışmıyorum. Sadece içindeki duygularını yüzüne vuruyorum. Tatlım o pençelerin bana işlemez." adam ona doğru bir adım attı. "Gücün bana yetmez Kama!" dedi soğuk sesiyle.
"Sen insan değilsin.!" dedi kadın. Adam ona iyice yaklaştı. Kadın korktuğunu belli etmese de korkmaya başlamıştı. "Anlamadım. Insan değil miyim? Unuttun mu Kama sende insan değilsin." dedi adam. Kadın iyice sinirleniyordu. "Beni bu hale getiren sensin lanet olası." diye bağırdı kadın. Adam, "ama mutlusun Kama. Herkezden iyi görmek hızlı koşmak uçabilmek insanın aklına gelemeyecek şeylere sahip olmak sence çok mu kötü ha?" adam kadının etrafında dönerek konuşuyordu. Kadın ise sadece yere bakıyordu.
"Söylese Kama? Memnun değil misin Kama?" "Bana Kama diye seslenme!!" dedi kadın tıslayarak. "Neden senin adın bu değil mi?" adam kadının bileğini sertçe kaldırıp sıktı. Sıkmasıyla kadının elinden rengarek ışıklar çıkmaya başladı. "Sana bu güçleri bahşettim! Çünkü sefil durumdaydın KAMA.!" diye bağırdı. Kadın aniden gelen cesaretle bileğini adamdan kurtardı ve, elleriyle bir şeyler yapıp adamın göğüsüne vurdu. Vurmasıyla büyük bir duman havası ve yüksek ses çıktı. Fakat adam ise olduğu yerde sanki bir şeyler olmamış gibi duruyordu.
Adam güldü. "Madem sert oynamak istiyorsun..." sonra sesine kalın ve korkutucu bir tonlama katarak, "oynayalım o zaman!" dedi. Kadın hızla koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki taşlaşmış pis zemin ayağının altında titriyordu. Adam, "Taşlar kalk!" diye bağırdı ve bulunduğu yerdeki tüm taşlar yerden inanılmaz bir hareketle havalandı. Kadın olduğu yerde durdu. Adam eli havada bir vaziyette duruyordu. Sinsice güldükten sonra elini kadına doğru uzattı. Uzattığı anda havadaki tüm taşlar kadına doğru ilerlemeye başladı.
Kadın olduğu yerde durdu ellerini iki yana açtı kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı gözlerini yumdu. Bunu yaptığının ardından kadının etrafında ışıklar çıktı ve kadının etrafı yuvarlak bir çember sardı. Bu bir koruma kalkanıydı. Taşlar sertçe kalkana çarptı ve yere zeminle buluştu. Kadın adama ölümcül gözle baktı simsiyah gözleri birden sapsarı oldu kadın elleriyle tuhaf sipiraller çizdi ve etrafında döndü. Havada bir şeyler yaptı. "Ölümün bekcisi kapıları aaaaaaç!!" diye bağırdı.
Bunu demesiyle havada bir kapı açıldı. Adam güldü "O kapıdan sen gireceksin ama şimdi değil. Kızın ve diğerleri benim yanıma gelince gireceksin bu kapıdan." dedi. Kadın, "hiç sanmıyorum" dedi ve yine etrafında döndü. Ellerinde bir alev topu biriktidi ve adama attı. Ama adam onu sadece tek eliyle durdurdu. "Böyle olmak zorunda değildi Kama. Ama sen bunu istedin." dedi ve kadına yine tek eliyle bir ışık gönderdi. Işık kadının tüm vücudunu sardı. Kadın direniyordu ama boşa çaba harcıyordu. Adam eliyle gel işareti yaptı ve kadın havada uçarak adamın yanına geldi. "Bırak beni lanet olası" diye bağırdı kadın. Adam, "Bırakacağım sen ve senin gibileri bırakacağım ama seçilmişleri kızını aldıktan sonra. Şimdi gidiyorsun Kama. Bir daha dönmemek üzere kızını bir daha görmemek üzere gidiyorsun. Ve bir daha geri dönmeyeceksin. Merak etme senin arkandan diğerleride gelicek ama onlar fani daha farklı bir şekilde gelecek ölümle gelecek." dedi adam onun son sözü buydu. Kadın ise ağlayarak çırpınarak haykırıyordu. Etrafındaki herseyi büyük bir hızla deliğe yaklaşırken son gücüyle bağırdı.
"On sekiz tam on sekiz yaşlarına girdiğinde alınacaklar asla zarar görmeyecekler." diye bağırdı ve üfledi. Son gördüyüyse kara bir delik.
Üflediği o duman dört yaşında ki minik kızına ve onun gibi seçilmiş iki kız ve üç erkeğe gitti. Hepsi hiç bir şeyden haberleri yok mışıl mışıl uyuyorlardı. Sadece ikisi dışında biri anne ve babasıyla ölümden kaçan kız diğeri sonsuza kadar giden annesi bekleyen kızdı. Sadece masum üç erkekle üç kızın hikayesi olacaktı bu. Şans onların yanında olacak mıydı? Kama'nın küçük kızı bekliyordu. "Anne..." dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVAR〽
Подростковая литература〽〽Kaderleri bir çizgi altında birleşmiş üç kızın ve üç erkeğin yaşam mücadelesi... onları zorlayacak görevler; canlarını yakacak görevler hayatta kalmak, yapmak istemedikleri şeyler yapıyorlar ama en önemlisi hayatla yüzleşmeleri peki onlar bunun f...