İyi okumala~r
Vote-Yorum💜
(Hye Rin)
Saatlerce lunaparkta gezmemiz ne kadar keyifli geçse de en sonunda biraz telaşlı ve endişeli bitmişti.
7-8 yaşlarındaki iri yarı bir erkek çocuk -ailesinin yaramazlıklarını kontrol etmekte zorlandığı belli- Jungwo'yu sertçe yere düşürmüştü.
Ardından ise Jungwo iki dizini ve avuç içlerini yaralamış ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlaması bir olmuştu.
Jungkook ve ben hızla yanına eğilirken ellerini temizleyip acısını alabilmek için üflüyorduk.
" Baba~ bacayı~m!"
Dizine baktığımda yoğun şekilde kanadığını görmüştüm, belli ki derin yaralanmıştı.
" Ssh~ ağlama oğlum."
Yanaklarını silmeye çalışan Jungkook'un koluna dokunup dizini gösterdim.
" Hastaneye gitsek iyi olur, dikiş atılması gerekebilir. "
Beni yalnızca mimikleriyle onaylamakla yetinip Jungwo'yu kucağına aldı.
Ben de hemen arkalarından ilerledim. Jungwo'yla beraber arka koktuğa yerleşip kucağıma aldım ve en azından elini acısını biraz olsun alabilmek için avuçlarına üfledim.
" Öyyetmeni~m acıyo~"
Gözlerinden damlamaya devam eden gözyaşlarını silip saçlarından öptüm.
" Geçicek Jungwo, birazdan doktorlar hemen iyileştirecekler. "
Jungwo'yu sakinleştirmeye çalışırken hastanenin aciline varmıştık.
Jungkook benden alıp hızla içeri girdi.
Jungkook'a hayran kalmıştım. O iyi bir babaydı, oğluna çok değer veriyordu.
Aklımdaki düşünceleri def edip peşlerinden takip ettim.
Kenardaki yatakların birine Jungwo'yu yatırmış doktor bekliyorduk.
Doktor gelip Jungwo ile muhabbet ederek yarayı temizledi.
" Birkaç dikiş gerekiyor. Hemşire Hanım malzemeleri getirin lütfen."
Jungwo dikiş kelimesini nasıl anladı bilmiyorum ama hemen ağlamaya başladı.
Jungkook ile aynı anda sedyenin boş kalan kıısmlarına yarım oturduk ve aynı anda ellerimizi Jungwo'nun eline uzattık.
Ama o minik eli avcuma almak yerine Jungkook'un iri ve kemikli elleriyle tutuştum.
Birbirimize dönen bakışlarımızla ellerimiz hızla ayrılırken ben telaşla konuştum.
" Hiçbir şey hissetmeyeceksin Minik Jungwo'm."
~~~
4,5 yıl önce
Kız oturduğu yerden uzanarak sehpada duran telefonunu almaya çalıştı.
Çalıştı çünkü kocaman olmuş göbeği bir çok hareketini kısıtlıyordu.
Eline aldığı telefonu rehberine girip en baştaki ismi -devamında da hep aynı isim vardı- aradı.
İki çalıştan hemen sonra açılınca kadın cıvıltılı çıkan sesiyle konuştu.
" Kocacığım?"
" Karıcığım?"
" Hayatım, aşkım, canım, balım nasılsın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father ๛ JJK
Fanfiction" Jeon Jungkook." " Kang Hye Rin " ~~~ " Aslına bakarsanız Bayan Kang buraya annemin zoruyla gönderildim. Evlenmek gibi bir düşüncem yok... " " Aslında şu an o kadar rahatladım ki. Ben de annemin ısrarıyla geldim... Aynı şekilde, sizin gibi evlil...