40. BÖLÜM

7.6K 430 67
                                    

"Cahit, Emrah, Cüneyt, Hasan ve Hüseyin... Bunlar en iyi anlaştığın kuzenlerin." dediğimde kafasını salladı. "Tezcan, Ufuk, Dikmen de en yakın arkadaşların?"

"Evet." diye onayladığında isimleri tekrar zihnimde geçirecektim ki yine hepsi birbirine girdi.

"Karıştı yine." dedim ensemi kaşıyarak.

"Öğrenirsin."

"İnşallah." dedim elimdeki enerji içeceğinden bir yudum daha alarak. Şehir merkezindeki büyük parkı baştan sona yürüyerek turladıktan sonra havuzun karşısındaki banka kurulmuştuk. Yanımızdan üç tane ördek geçerken kenardaki bir kedi de onları izliyordu. Göbek üstü uzanmıştı, keyfi yerinde gibiydi.

Yakın çevrede pek kimse olmadığından alttan sol elimle sağ elini tutuyordum. "Benimkiler?" diye sorduğumda birkaç saniye düşündü.

"Asım, Yusuf, Kaya." Kafamı salladım.

"Öğrenmesi zor olmuştur senin için." dediğimde alay ettiğimi anlayarak kaşlarını çatmıştı.

"Dalga geçme benimle." dedi ve eliyle favorilerimi çekiştirdi.

"Acıdı." dediğimde eliyle çektiği saçlarımı hafifçe okşadı. Hafifçe gülümseyip kedi misali eline yüzümü sürdüm.

"Ferhaaatt." dedim son hecesini uzatarak. Tek kaşını kaldırdı. "Biraz öpüşelim." diyerek çenemi omzuna yasladım.

"Saçmalama. Millet var."

"Burada demedim zaten. Müsait bir yere gidelim." Söz konusu öpüşme olunca sakince kafasını sallamıştı. Oturduğumuz banktan birlikte kalkıp arabayı park ettiğimiz yere ilerledik. Arabaya binip yol boyunca bir ton boş yaparak merkezden uzak bir yere sürdüm.

En sonunda durduğumuzda bir elimle Ferhat'ın yanağını tutup kendime çektim. Gözleri dudaklarımdaydı. Uzanıp yavaşça dudaklarımı dudaklarına bastırıp birkaç öpücük kondurdum. Geri çekilip ifadesine baktığımda gözlerini kapatmıştı.

"Sevgilim." diye mırıldanarak bir kez daha öptüğümde bir eli boştaki elimi tuttu ve sahiplenircesine sıktı. Dudaklarını oynattığında hafifçe gülümseyip uyum sağladım.

Uzun uzun öpüşüp yavaşça dillerimizi emiyor, dudaklarımızı ısırıyorduk. Her an haz doluydu, bu yavaşlık hoşuma gitmişti. Elimi sol bacağının üstüne koyup bacağını hafifçe kavradığımda bir anlık duraksar gibi oldu ama dudaklarımdan da vazgeçmedi.

Tepkisini ölçmek isteyerek elimi biraz daha üste kaydırıp kasıklarına yaklaştırdığımda kafasını geri çekip elime baktı.

"Dokunmamı ister misin?" İşaret parmağımın ucunu fermuar kısmında gezdirdim.

"Nasıl?" dedi anlamayarak.

"31? El işi?" dediğimde birkaç saniye suratıma baktı. İfadesizdi. Ne istediğini anlamıyordum. İsteyip istemediği belli değildi.

Cevabının şekillenmesini isteyerek avuç içimi tam erkekliğinin üstüne bastırdım. Belirgin büyüklükteki aletin varlığı çok rahatlıkla hissediliyordu.

Uzanıp dudaklarından öpmeye başlayarak elimi oynatmaya devam ettim. Beni itmemesi ve giderek sertleşen aletinin hissiyle azgın bir şekilde dudağını öpmeye devam ettim.

Tek elimle pantolonunun düğmesini indirdikten sonra hızlıca aletini iç çamaşırından kurtarıp dışarıya çıkardım. Dudaklarındaki boğuk inlemeyi dudaklarımla yutup geri çekildim ve hızlı nefeslerimle elimdeki sike baktım.

18 santimin hakkını verecek kalınlıktaydı. Damarlı ve dimdikti.

Avuç içime tükürüp sıcak erkekliğini tekrar sardım. Kayganlığın etkisiyle kolayca onu çekerken diğer ellerimiz hala iç içeydi. Parmakları elimin üstündeki boğumlara sertçe saplanıyordu.

Biraz daha yaklaşıp dudaklarımı boynuna bastırdım. Ufak öpücükler, dil darbeleri ve ısırıklar bırakmaya başladım esmer teninde.

İnlemeleri giderek artarken kafasını geriye atmıştı

Ellerimin arasında deli gibi zevk alıyor olmasına bayılmıştım. Kendini kaybetmiş bir şekilde sadece inliyordu ve sadece çıkardığı sesler bile beni semsert yapmıştı.

Tuttuğum elini bırakıp kendimi pantolonumun üstünden okşamaya başladım. O kadar hassaslaşmıştım ki birkaç dokunuşla bile boşalacağımı hissettim.

"Oğuz..." dedi nefes nefese bir şekilde. Belli ki boşalacaktı.

"Ferhat..." diye sayıkladım ben de ismini... saniyeler içinde pantolonumun içine gelmiştim zaten. Titreyerek sıcak nefesimi boynuna üfledikten sonra yanağımı omzuna yaslayıp sızdıran aletine baktım. Tişörtünü ucundan tutup göğsüne doğru çektiğim sırada karnına doğru attırmaya başlamıştı bile.

Boşalırken hareketlerimi yavaşlattım. En sonunda hareketsiz bir şekilde kaldığında yukarıya doğru sıvazlayıp içindeki son menileri de dışarı çıkarmasını sağladım.

Kafamı omzundan kaldırıp gözlerine baktığımda dağılmış olduğunu gördüm.

"Güzel miydi?" diye sordum merakla. İlk kez bir erkeğin onu okşamasıyla gelmişti. Düşüncelerini merak ediyordum.

"Evet." dedikten sonra dudaklarımı öptü bir süre daha. Ayrıldığımızda torpidoya uzanıp peçete aldım. Önce elimdeki menileri sildikten sonra birkaç tane daha alıp karnını temizledim.

Camı açıp peçeteleri yere fırlattıktan sonra tekrar camı kapattım. Bu sırada Ferhat da sikini tekrar boxerinin içine koyup pantolonun fermuarını çekmişti.

Dikiz aynasında bakıp dağılan saçlarımı düzelttim. Yanaklarım kızarmıştı. Dudaklarım şiş duruyordu.

"Ne yapalım?" diye sordum uzaklara dalan Ferhat'ın dikkatini çekmek için.

"Evlere geçelim mi?" diye sorduğunda bir an kaşlarımı çatacak gibi oldum. Saat daha dokuz bile olmamıştı.

"Tamam." dedim önüme dönerek. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığımda yol boyu sessiz kalmıştık.

Evinin hemen önünde durup inmesini bekledim.

"Görüşürüz." dedi kapıyı açmadan önce. Allah'tan bunu söylemeyi layık görmüştü bana.

"Görüşürüz." dedim sadece. Birkaç saniye bana baktıktan sonra arabadan inip evine ilerlemeye başladı.

Parmaklarımla direksiyonu sıkıca kavrayıp dişlerimi birbirine bastırdım.

"Hayır, Oğuz. Şu an Ferhat'tan nefret etmiyorsun. Sadece sinirlendin." diyerek kendimi telkin ettikten sonra gaza basıp doğruca Asımlar'a ilerledim.

ŞIP ŞIP SU SESİ
DILOP DILOP VOTIR SOND
çalsın ulan şimdi aklınızda qğfoağgpalcisğglwlfpak

ODUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin