Yaşadığım şoku o kadar atlatamamıştım ki ne yazacağımı bilemeden dakikalar boyunca ekrana bakmıştım sadece.
Oğuz: Ne
Ne diyorsun Ferhat kendine gel
Ferhat: Bitirmek istediğimi söylüyorum Oğuz
Oğuz: Birden bire nereden çıktı bu
Bir şey mi oldu
Olduysa söyle bileyim
Halletmeye çalışırız birlikte
Ferhat: Bişey olmadı
Dün gece düşündüm ve hayatıma bi erkekle devam etmek istemiyom
Hevesimi aldım
Oğuz: Heves?
Ferhat: Evt
Oğuz: Dün gece biri bir şey mi dedi
O yüzden mi böyle konuşuyorsun
Ferhat: Kim ne diyebilir
Oğuz: Kendi hür iradenle bitirmek istediğini söylüyorsun
Yaşadığımız onca şeyi bir çırpıda hem de MESAJLA bitirmek istiyorsun yani
Ferhat: Aynen
Oğuz: Tamam
Bitti
Mesajıma görüldü attığında kendimi o kadar sinir olmuş hissediyordum ki ellerim titriyordu. Bu mesajları onun tek başına yazmadığına çok emindim o yüzden uzatmamıştım ama ona hesap sormam lazımdı. Bir şekilde konuşmam gerekiyordu.
Neler olup bittiğini bilmiyordum ama Ferhat'ı zar zor kazanmışken bu kadar kolay kaybetmeyi planlamıyordum. Bunlar onun cümleleri olamazdı, beni öpmeye kıyamayan çocuk bu kadar kalp kırıcı konuşmazdı. Müsait olduğunda her şeyi anlatacağına emindim. Emindim çünkü Ferhat aksini yapmazdı.
Mutfağa inip ilk kez kahvaltıyı ben hazırlamaya başladım. Tüm ev halkı uyandığında buna şok olmuştu ama kafamı meşgul tutmak ve vakit geçirmek için her şeyi yapmaya hazırdım.
"Oğuz'um büyüyor." dedi babam benimle gurur duyan bir ses tonuyla.
"Erkek evlatların övgü alması ne kadar kolay, kocaman evi ben temiz tutuyorum aferin kızıma bile demiyorsun." Ablam mırıldandığında dediğine babam da ben de gülmüştük.
"Canım kızım, sen zaten hayatımın anlamısın. Bir tanemsin." Babamın bugün çocuk sevme tarafından kalktığı belliydi.
"Sen de benim bir tanemsin babacım. Maaşımı iki katına çıkarırsan sevinirim." Ablam hemen fırsatçılığa başladığında babam, "Hadi oradan, şebek." diyerek çayından bir yudum almıştı.
"Baba valla tırnağımı önceden 150'ye yaptırıyordum şimdi 250 olmuş. Her şeye zam zaten. Sen hala aynı harçlığı veriyorsun."
"Sen de tırnağını yaptırma. Herkes kendi ojesini kendi sürüyor."
"Ojeler de 20 lira baba."
"Kızım zaten senin tırnaklarının doğal hali çok güzel."
"Ya baba!"
"Ağlayacağına işe gir de çalış." diye araya girdim. "Bak ben kendi paramı kendim kazanıyorum."
"Ben okuyorum bir kere." Çalışmak işine gelmiyordu tabii.
"Zeytin de çok güzelmiş." Babamın konuyu değiştirme çabası takdire şayandı.
"Ferhat'tan haber var mı bu arada?"
"Evet, yazdı sabah." dedim detay vermeyerek.
"Ne haberi?" diye sordu babam merakla. Yıllardır açmış gibi yiyordu kahvaltıyı. Bir tanecik oğlu yapınca tabii.
"Dün gece uyuyakalmış ben de meraklandım biraz, bir şey oldu sandım. Telefonunun da şarjı bitmiş."
"O napıyor? Nasıl gidiyor işleri?"
"İyi, çalışıyor." dedim sadece. Ablamın gözleri benim üstümdeydi. Göz göz geldiğimizde kaş göz yaptı. Sonra, der gibi bir bakış attığımda kafasını salladı. Ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı ama babamın yanında sormadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODUN (GAY)
RomanceA0 Türkçe Ferhat ve Çapkın Enayi Oğuz. texting+düzyazı (kısa bölümler)