Onze

97 13 26
                                    


İyi okumalar❣️    

"Gel bakalım güzelim"

Min Ji'yi beşiğinden alıp aşağı indim. Mutfağa girip Min Ji saldalyesine oturttum ve bize kahvaltı kızıma mama hazırlamaya başladım. Ben masayı hazırlarken evin sessizliği beni tedirgin etti. Normalde büyük annenin çoktan uyanıp televizyonun karşısına geçmesi ve az duyan kulakları yüzünden televizyonun sesini çokça açması gerekirdi. Min Ji'yi kontrol edip hızlıca yukarı çıktım ve sessizce büyük annenin odasına girdim. Yaşlı kadın yatağında ağır soluklarla uyuyordu. Endişeyle yanına oturdum, solgun yüzü beni korkutmuştu. Sol elini ellerim arasına aldım.

"Büyük anne?"

Gözlerini ağırca açıp bana baktı.

"Büyük anne iyimisin?"

"Evet, sadece biraz bitkin hissediyorum"

Elimi alnına götürüp ateşine baktım ama ateşi yoktu.

"İlaçlarını aldın mı? Doktora gidelim mi?"

"Evet, yok bir şeyim evladım birazcık uyuyayım iyi olurum sen endişelenme. Bunlar hep yaşlılıktan"

"Olmaz bari bir tansiyonuna bakalım"

Ellerimi tutup gülümsedi.

"Hadi in kızının yanına kahvaltınızı edin"

"Ama-"

"Hadi hadi bak kızdırma beni"

Yalandan kaşlarını çattığında dudaklarımı büzüp alnından öptüm. Bu hali içimi parça parça etmişti. Birden büyük anneye bir şey olsa ne kadar üzüleceğimi fark ettim. Bu kısacık zamanda benim için çok değerli olmuştu. Kaybettiğim annem, ailem yerine geçmişti.

"Beş dakikada bir seni kontrol edeceğim"

"Tamam tamam"

Odadan çıkıp aşağı indim. Kızım bıraktığım gibi önündeki kruvasanı dikikliyordu. Çikolatalı yanaklarını öpüp karşısına geçtim. Min Ji'yi izlerken aklıma Chanyeol'u aramak geldi. Ama meşgul olabilir ve onu rahatsız etmek istemem. Ne kadar istediğin zaman arayabilirsin desede büyük annenin anlattığı kadar meşgul bir insandı. İşlerine ve büyük anneye çok önem veriyordu. Yakışıklı, güler yüzlü, bakanın bir daha bakacağı birisiydi. Ama bunların yanında mütevazı ve uzun boyunun aksine fazlasıyla ponçirik bir adamdı, benim aksime. Babam bile beni terk etmişken insanlar onu seviyordu. Sahi benim neyim eksikti ki hep itilip kakıldım, pis laflara maruz kaldım. Erkeksi görünmediğim, kırılgan olduğum, sesiz sakin olduğum içinmiydi bunca taciz ve aşağılamalar. Hor bakışlar. Sırf naif bir görüntüye sahip olduğum için pasif gay denildi, fahişe gibi bir sürü laf işittim okul hayatım boyunca. Sırf zayıf göründüğüm için bir erkekle birlikte olmamı bekliyorlardı ki kızlarında beni pek sevdiği söylenemezdi. Güzel göründüğümü düşündükleri için mi? Yoksa çevremdeki tüm erkeklerin benimle uğraştığı, sözlü ve tensel tacizleri beni bulduğu için çekemiyorlardı sanırım ve bu asla ve asla anlamadığım konuların en başında.

Bir diğeri neden her gittiğim yerde bu muameleyi görmem! Bu lafları o kadar çok duyuyordum ki, okulda dolabıma yapıştırılan kağıtlardan, defterlerime, kitaplarıma yazılan yazılardan, çalıştığım iş yerlerinde müşteri ve saygı değer(!) patronlarımdan. Artık ben bile kendimden emin değildim. Hiç erkek gibi hissetmiyordum, erkekliğim bile bu duyguyu üzerimden atmama yardımcı değildi. Ve aslında normalin biraz üstünde bir büyüklüğü olmasına rağmen. Bana bunu ilk hissettiren Mi Cha'ydı. Onun yanında kendimi daha güçlü ve erkeksi hissediyordum. Bana saygı duyuyor, asla ve asla beni kurabilecek şeyler söyleniyordu. En önemlisi bana güvende hissetiriyordu. Sanırım ona böyle böyle aşık oldum. Bana güzel oldupunu söylerdi Ama Chanyeol'un yanında bu biraz daha farklı. O da bana güzel göründüğümü söyledi ama bunu söylerken tamamen içten ve samimiydi ve ben normalde bunu duyduğumda sinirlenirken Chanyeol söylemesi rahatsız etmek yerine nasıl desem güzel hissettirmişti. Mi Chan'dan sonra ilk defa birisi üzerime titreyip beni gölgesine çektiğinde bunun bir erkek olması normal geldi ve bu aklımı deli gibi meşgul ediyor. Min Ji'nin ciyaklamasıyla düşüncelerimden sıyrılıp küçük ellerini uzattığı biberonu alıp ağzına verdim. Suyu öyle içiyordu ki üstü sırım sıkılam olmuştu. Bir 'ehh' sesiyle birberonu ağzından çıkardı ve çikolatalı parmaklarını büyük bir iştahla yalamaya başladı. Benim güzel kızımın bu huyları aynı annesi, büyük meleğimde yemek yemeği çok severdi. Gözlerim dolacak gibi olunca hemen Min Ji'yi alıp yukarı üzerini değiştirmeye çıktım. Pembe bir elbise giydirip bandanasını taktım. Oyuncaklarla onu beşiğine bırakıp etrafı toparladım. Büyük anne içinde bir tepsiye kahvaltı hazırlayıp odasına çıktım. İçeri girdiğimde yaşlı kadın uyuyordu. Tepsiyi baş ucuna bırakıp hemen yanı başına oturdum.

MİRAS [CHANBAEK] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin