9.bölüm

3.2K 103 89
                                    

Erken yattığım için gece yarısı uyanmıştım. Yatağımdan kalkıp saate baktım. Gece 3 tü. Dışarıda yağmur yağdığını gördüm. Camın önünde ki koltuğa oturdum ve dışarıyı izlemeye başladım. O sırada yatağında uyuyan Louisi gördüm. Bir süre farkında olmadan onu izledim. Çene hatları, dağılmış saçları hatta yüzünde ki yastık iziyle bile o kadar harika görünüyorduki. Sanırım şuan ona aşık olduğumu anladım. Bir süre daha onu izledikten sonra cesaretimi toplayıp daha yakınına gittim. Yanına oturdum. Daha detaylı inceleledim yüzümde istemsiz bir tebessüm oluştu. Elimi saçlarını okşamak için kaldırdığımda korkup geri çektim.

Yanından kalkıp tekrar kendi yatağıma döndüm. Sonra bir anda 'bir daha mı dünyaya geleceğim' sözüyle kalkıp tekrar Louisin yanına gidip yattım. Ne yapıyordum ben? Aramızda çok fazla bi mesafe vardı. Sırt üstü yatarken birden bana doğru döndü. Aşırı gerilip ne yapacağımı bilemedim. Gözlerini hafif aralayıp bana baktı. Şuan hayatımın en utanç verici anını yaşıyordum. Panikle tam kalkacakken belimden çekip beni tekrar yatırdı. İyice kendine çekti. Anın şokuyla hareketsiz kaldım. Kafamı göğüsüne yaslamıştım. Başımdan öpüp saçlarımı okşamaya başladı
L: iyi misin ?
A: daha iyi olmamıştım

Ona sıkıca sarılıp gözlerimi kapattım. Hayatımda en çok güvende hissettiğim anlardan birindeydim.

Sabah alarm sesine uyandık. Halâ gece uyuduğumuz pozisyondaydık. Kalkmaya çalışırken aklıma emily'nin de bu odada kaldığı geldi ve panikle yataktan fırladım. Etrafa bakındım ama emily çoktan kalkmış ve odadan çıkmıştı
A: hasiktir !
L: ne oldu
A: emily çoktan kalkıp gitmiş sabaha bizi öyle görmüş olmalı
L: onunla konuşup kimseye bir şey dememesi gerektiğini söylememi ister misin
A: hayır hayır benim konuşmam daha doğru olur

Hemen hazırlandıktan sonra odadan çıkıp kahvaltı salonuna gittim. Telaşla emily'i aradıktan sonra onu bulup yanına oturdum.
A: şey selam
E: merak etme sabah gördüklerimi birine demem

Bunu diyeceğini beklemiyordum. Salona giren Louisi görünce emily'e gülümseyip yanından kalktım ve Louisin yanına gittim
L: ne oldu
A: söylemeyecekmiş

Kahvaltımı yaptıktan sonra odaya dönüp hazırlanmaya başladım. Maça saatler vardı. Yatağımın üstünde unuttuğum telefonu elime aldım. Millie'den 15 cevapsız arama ve bir sürü mesaj vardı. Ne olduğunu anlamayarak mesajlara girdim. Gördüğüm şeyle elimde ki telefon yere düştü. Bu sabah biz uyurken çekilmiş bir fotoğrafımız. Elim titreyerek telefonu aldım ve mesajları okumaya başladım
"Andrea nedir bu!"
"Şu telefonumu aç"
"Nerden çıktı bu"
"Bunca zamandır saklıyor muydun"
"Nasıl yaparsın bunu bana"
"Senden istediğim tek şey Louisle bir şey yaşamamandı"
"Bir de en yakın arkadaşım olacaksın"
"İki yüzlü bir yalancısın siktir git"

Ve bunun gibi bir sürü mesaj. Olduğum yere oturdum ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Millie beni affedecek mi onu bile bilmiyordum. Bu konu da hep çok katıydı. Ne yapacağımı bilmezken içeri Louis girdi beni o halde görünce hemen yanıma gelip oturdu
L: ne oldu !?

Telefonumu ona uzattım. Sinirlenmişti
L: hay sıçıyım böyle işe

Yanımdan kalkıp kapıya yöneldi
A: nere gidiyorsun ?
L: emily'e gününü göstermeye

Hemen yerimden kalkıp Louisin peşinden gittim. Onu durdurmayacaktım emily sonuna kadar hakediyordu. Asansöre binecekken koçu gördük
K: siz daha hazır değil misiniz çabuk olun hadi

Yanımızdan gitti
A: maçtan sonra onu zaten göreceğiz

Tekrar odaya girdik. Göz yaşlarımı silip lavaboya girdim. Üstümü değiştirdim saçımı ve makyajımı da yapınca tekrar odadan çıktık. Moralim yerle birdi ama bunu dışarıya yansıtamazdım. Otelin önünde bekleyen otobüse bindik. Emily en arkada diğer arkadaşlarıyla birlikte gülüşüyordu. Tüm sinirlerimle birlikte yanına gittim
A: ne halt yaptığını sanıyorsun sen !?
E: sakin ol tatlım ne yapmışım
A: dalga mı geçiyorsun bir de

Arkadaşlarına dönüp daha çok gülmeye başladı. Haddini yeterince aşmıştı. Arkama dönüp koçun burda olup olmadığına baktım burda değildi. Sonra emily'nin at kuyruğu olan saçından sıkıca tuttup saçını bileğime doladım. Hareketsiz kalmıştı bana dokunamıyordu. Arkadaşları tam müdahale edecekken attığım bakışla bir şey demediler
A: bir daha benimle konuşurken dalgaya vurursan saçın elimde değil yerlerde olur anladın mı?

Kafasını sallamaya çalıştı. Şimdilik yeterince üstüne gittiğimi düşündüm ve saçını bıraktım. Ön tarafa geçip Louisin yanına oturdum
L: işte benim kızım

Senin. Koç otobüse binip herkesi kontrol etti ve otobüs kalktı. Yarım saatlik yolculuk sonrası sahaya gelmiştik. Turnuvanın ilk günü olduğu için saha çok kalabalıktı. Bize ayrılan yere geçtik. Bir kaç fotoğraftan sonra. Sahaya çıktık. Antremanda çalıştığımız gibi tüm koreografiyi yaptık ve kenara geçtik. Maçı izlemeye başladım. Telefonu elime alıp millieye mesaj attım
"Millie gerçekten özür dilerim"
"Göründüğü gibi değil"
"Dönünce her şeyi anlatacaktım"
"Sen benim en yakın arkadaşımsın seni kaybedemem"
"Lütfen"
"Söz veriyorum Louisle görüşme bile görüşmeyeceğim yeter ki affet"

Ne kadar zor bir karar olsa da Millie'yle aram bozulmaması için her şeyi yapardım ve buna Louisi hayatımdan çıkarmak da dahildi. Telefonu bi kenara bıraktım ve maça odaklanmaya başladım. Yaklaşık bir kaç saat sonra maçı kazanarak bitirdiler. Otobüse binip tekrar otele döndük. Louisi beklemeden odaya çıktım zaten hemen peşimden girdi
L: bir şey mi oldu gene neden böyle davranıyorsun

Yanıma oturdu
A: Louis artık seninle böyle olmaya devam edemem Millie'yi kaybedemem benim için değerini biliyorsun senle eskisi gibi olabilceğimi de düşünmüyorum. Sadece Millie'yi geri istiyorum

Yüzüme umutsuz bir şekilde baktı
A: bir şey söyle

Louis Partridge | En yakın arkadaşımın abisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin